Çok genç yaşlardan itibaren A Mİlli Takım formasını giydiği için artık tecrübeli isimlerden bir tanesi olan Fenerbahçe Ülker’in dev pivotu Oğuz Savaş, iyi bir şampiyona yaşayacaklarına inandığını söyledi.
‘İyi bir turnuva geçireceğimizi en azından hissediyorum’ diyen Oğuz, “Yeni bir antrenör, yenilenmiş bir kadro ile yola çıkıyoruz. Kulüp takımlarında, sezon ortasında bile yaşanan kan değişikliğinin faydaları görülmüştür. Burada herkesin çok çalıştığını, Ergin abinin gözüne girmek için çaba harcadığını görüyorum. Bu takıma da pozitif yansıyacaktır” dedi.
‘Temkinli olmak iyidir’
10 senelik sistemin, takımda kimlerin forma giyeceğinin aşağı yukarı belli olmasının, geçmişte kendilerini etkileyip etkilemediğini sorduğumuz tecrübeli oyuncu, “Tabii ki etkiliyordu. Bu forması garanti gibi gözükenlerin rahatlığından çok, diğer isimlerin nasıl olsa kadroda bulunamayız düşüncesiyle demorilize çalışmasını beraberinde getiriyordu. Sonuçta herkes insan. Bir motivasyon lazım. Ama aslında ben kadroya giremem diye tempo düşürme lüksümüz olmamalı. Burada herkes kendisine yatırım yapıyor. Kulüp takımları için de iyi bir hazırlık süreci bu kamp” yanıtını verdi.
İspanya’daki Dünya Kupası’nda geçtiğimiz yıl canımızı çok yakan Finlandiya ile ABD gibi bir devle ayrı grupta olduğumuzu hatırlattığımız yıldız basketbolcu, “Temkinli olmak her zaman avantajdır. Finlandiya ile geçtiğimiz seneden acı bir tecrübemiz var ama sonuçta iki ülkeyi karşılaştırdığınızda arada ciddi bir güç farkı olduğu ortada. Biz eski hatalarımızdan ders aldığımızı göstermeliyiz. Sonuçta ne Amerika’ya karşı ‘nasıl olsa kazanırlar’, ne de Finlandiya gibi ekiplere karşı da ‘nasıl olsa kazanırız’ diyerek sahaya çıkamayız . Sahada mücadele eden kazanıyor ve biz herkese karşı mücadele edeceğiz” diye konuştu.
Oynamayı ben istedim
Final serisi devam ederken annesini kaybeden ancak üzüntüsüne rağmen sahaya çıkan ve takımını yalnız bırakmayan Oğuz, “3. maç sonunda kötü olduğu haberi gelmişti. Coachtan izin alıp Balıkesir’e annemi görmeye gitmiştim. İyi ki de gitmişim, son kez görmüş oldum. 5. maç sonunda vefat haberi geldi. 6. maça çıkmak istemesem kimse birşey demezdi ama oynamak istedim ben. Hem takımı çok önemli bir anda yalnız bırakamazdım, hem de benim için de daha iyi oldu sanırım. Orada kalsam, eve girsem, annemi görmeye alıştığım evde onun yokluğuna sürekli şahit olsam daha çok zorlanırdım, her tarafta o anılar varken bunu atlatmak kolay olmazdı” diye konuştu.
Ataman benim için önemli
Ligdeki final serisinde yaşanan gerilimlerin milli takıma yansımasının mümkün olmadığını söyleyen Oğuz, “Biz yıllardır birlikte forma giyen isimleriz. Şimdi yine birlikteyiz. Gelecekte belki aynı takımlarda oynayacağız. Her şeyden önce de iyi arkadaşlarız. Sahada yaşananların milli takıma yansıması imkansız. Milli formayı kimse için giymiyoruz. Bu formanın ne kadar önemli olduğunu, ne kadar büyük gurur olduğunu bilerek buradayız” derken, bazı taraftarların Fenerbahçeli oyuncular Ergin Ataman’ın olduğu takımda oynamasın çağrılarına da, “Ergin Ataman da benim kariyerimde çok önemli yere sahiptir. Ben Ülker’deyken ve o dönemde de şimdi olduğu gibi antrenörler gençlere çok fazla güvenmezken kendisi beni A Takıma alan, oynatan ve bugünlere gelmemi sağlayan kişidir. Ergin Ataman’ın antrenör olduğu yerde bulunmama gibi bir düşüncem asla olamaz. Benim için önemli bir kişidir” sözleriyle açıklama getirdi.
Yeni kural çözüm değil
Türkiye Ligi’ndeki yabancı kuralı değişikliği hakkında da düşüncelerini açıklayan Oğuz, “İnşallah hesapladıkları gibi faydalı olur. Türk Basketbolu’nun bir şeye ihtiyacı vardı ama bence bu değildi. Türk oyuncular çalışmadan para kazanıyor dendi. Ne yani 7 yabancılı sistemde oyuncular daha mı çok çalışacak. Belki forma şansı azalacağı için biraz daha az paraya imza atacak ama umutları daha da azalacak.
Bu karar tüm oyuncuları olumsuz etkileyecektir. Ne yani, büyük bütçelerle yola çıkıp başarılı olamamanın sorumlusu yalnızca oyuncular mı? Ben buna ilanmıyorum. Gelecek senelerde art arda final-fourlar, milli takımda madalyalar gelirse, demek ki doğru yapmışlar deriz. Bizim Türk oyuncular olarak yapmamız gereken kendimizi haklı çıkarmak. Bugün yabancı kuralı hatalı dediğimizde ‘siz ne yaptınız?’ sorusuna yanıt veremiyoruz. 2010 yılındaki başarı dışında istikrarlı başarılar yok. Demek ki bizim de söyleyecek sözümüzün olması için daha çok çalışmamız lazım” ifadelerini kullandı.