Bu yıl yaptıkları transferlerle Euorleague için iddialı takımlar kuran Fenerbahçe Ülker ve Anadolu Efes'i, Gloria Cup'da sezonun başlamasına az bir süre kala canlı izleme fırsatı bulduk.
Geçen yıl Final-Four hatta şampiyonluğun en güçlü adayı olarak gösterilen ancak büyük hayal kırıklığı yaşayan Fenerbahçe, bu sezon çok geniş ve alternatifli bir kadro kurdu. Goudelock, Bogdanoviç kendi pozisyonlarını üretebilen ve hücumların tıkandığı anlarda ki geçen yıl bunu bol bol yaşamıştık, çözüm üretebilecek kapasitede yıldızlar. Bunlara, Melih, Serhat, Emir, Hickman, Bjelica, Veselj, Semih, Oğuz ve Zoriç'i eklediğimizde ortaya müthiş bir hücum takımı çıkıyor. Ama zorluk burada başlıyor bence. O yıldızları kim oynatacak? Hickman, Euroleague şampiyonu unvanı ile bu takıma geldi. Ama kabul edelim ki, Euroleague'in A sınıfı oyun kurucuları arasında değil. Bir Teodosiç, bir Spanoulis, bir Diamantidis, bir Huertas performansı beklemek zor olur kendisinden. Maccabi'nin düzeni içinde büyüdü, parladı. Geçen yıl en büyük sorun oyun kurucudaydı, bu sorun kesinlikle çözüldü diyemiyoruz henüz. Sorunların bir başkası kalın, savunmada gedikleri kapayan, ribauntçu uzunların olmayışıydı. Zoriç ve Oğuz yeterli sertlik düzeyinde değil. Buraya Semih takviyesi yapıldı. Basketbola motive olmuş bir Semih, boyu, uzun kolları, çevikliği, çabukluğu ve atletizmi ile pozisyonunda Avrupa'nın en iyilerinden. Ama son iki yılki performansını gözönüne aldığımızda Semih'e ne kadar güvenilebilir? Oynanan Semih kumarı, Fenerbahçe'nin kaderini belirleyecek fakkörlerden biri olacak. Tam bir hücum takımı diyebileceğimiz bu kadroyu mutlu etmek de zor olacak gibi görünüyor. Eğer hücumda işler iyi gitmez, oyuncular mutlu olmazsa, Emir, Hickman, Goudelock, Bogdanoviç, Kenan, Serhat, Melih, Bjelica, Semih, Zoriç ve Oğuz gibi iyi savunmacı diyemeyeceğimiz oyunculardan kurulu bu takımın savunmayla maç kazanmasını beklemek de biraz hayalcilik olur. Veselj'nin de bu turnuvada savunmada pek takılmadığını gözlemledim. Fenerbahçe'de işler yolunda giderse bu müthiş potansiyelli takım attıkça coşar, coştukça atar. Ama burada belirleyici olacak faktör, işlerin kötü gittiği zamanlarda takımın nasıl reaksiyon göstereceği? Bunu da yaşayıp göreceğiz.
Efes'e oyun kurucu şart
Fenerbahçe Ülker ile beraber, bir çok transfer yapan Anadolu Efes de yaz döneminin en dikkat çekici takımıydı. Efes için kafadan şunu söyliyeyim, eğer gerçek bir oyun kurucu transferi yapmazlarsa, yine o milyon dolarlık yatırımlar çöpe gider.
Alınan oyunculara bakıyoruz, Jennings, Perperoğlu, Sariç, Lasme ve Krstiç, düzen içinde faydalı olabilecek, kendi pozisyonlarını yaratmakta çok başarılı olmayan isimler. Ama oyun kuruculardan ne Draper'ın, ne de Doğuş'un, bu düzenleri oturtacak ve oynatacak saha görüşü yok. Gelelim Efes'in olumlu yönlerine. Bu yıl Efes için milad olabilir. Yıllarca Avrupa'yı kasıp kavuran Efes, kendi yetiştirdiği oyunculardan kurulu bir takım iskeleti ile bu hedeflere ulaşmıştı. Yıllar geçti, aşağıdan oyuncu gelmedi, o ruh da ortalarda gözükmedi. Bakıyorum, 17 yaşındaki Furkan, 19 yaşındaki Cedi bu takımın sahibi gibi oynuyorlar. Furkan, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından biri olma potansiyeline sahip. Hem şut atıyor, hem potaya gidiyor, hem de müthiş bir atlet. Bir de inanılmaz bir özgüvene sahip. Keza Cedi ve Okben. Bu altın madalyalı isimlere fazla süre bulamayan Efekan, Emircan'ı da eklersek, Efes eski kimliğine kavuşabilir. Hepsi çok cesur, bazı ağabeyleri gibi potayı gördüklerinde şut atmaktan zerre kadar korkmuyorlar.