Avrupa Şampiyonası finali ile bronz madalyanın da içinde olduğu rüya gibi yıllar yaşattı bize Potanın Perileri. O başarıları yaşatan kadronun, birlikte son sınavıydı Dünya Kupası ve ev sahibi olmamız çok anlamlıydı. Düne kadar çok da iyi mücadele etti kızlarımız, dünyanın en iyi 4 takımı arasına kalmak, asla küçümsenemeyecek bir başarıydı. Ancak İspanya yenilgisiyle sanki dünyanın sonu gelmişti. Millilerimiz, Avustralya karşısında, Dünya üçüncülüğü, yani bronz madalya, yani tarihin en iyi neticesini elde etmek için değil de, öylesine bir maça çıkmış gibiydi.
Maçın başındaki beş, bir türlü oyunun içine giremiyorken, Ceyhun Yıldızoğlu, belki de o krizden kendileri çıksın diye değişikliğe gitmedi ama Avustralya maçın bronz madalya anlamına geldiğini bizden daha iyi bildiği için çok konsantreydi, 8 dakikada skoru 17-0’a getirip maçı bitirdi. Geç de olsa yapılan değişikliklerin ardından küçük bir kıpırdanma yaşansa da bu Milli Takım’a yetmedi.
Kısacası yıllardır bize çok tatlı bir rüya yaşatan takım, bu kez 40 dakikalık bir kabus izlettirdi. Ancak ne oyunculara, ne de bu takımı yaratan isimlerden birisi olan Coach Ceyhun Yıldızoğlu’na kızacak halimiz yok, yıllardır yaşattıklarından sonra onlara bir kez çok kötü oynama kredisi de verilmeli. Belki de bizim şanssızlığımız, o kredinin kullanım anının böylesine önemli bir güne denk gelmesi. Hani bir slogan var ya ‘kazanmak kafada başlar’ diye, galiba bizim dün kafalar yerinde değildi.
Son olarak dün duygusal bir veda ile salonlara veda eden Esmeral’e teşekkürlerimizi gönderelim. Kadın basketboluna kattıklarının, sahada olmasa da, farklı alanlarda devam edeceğine hiç şüphemiz yok, yeni hayatında en az sahadaki kadar başarılı olmasını dileyelim.