Barcelona maçına ne kadar motive ise, Valencia deplasmanında da bir o kadar “odaklanma sorunu” yaşayan bir Fenerbahçe BEKO vardı sahada…
Buna rağmen, son ana kadar maçın içinde kalmaları da sahip oldukları yetenekler sayesindeydi.
Calathes gününde olmadığı zaman O’nun sorumluluğunu omuzlarından alıp direksiyona geçme görevini üstlenen Guduric dün yine elinden gelenin en iyisini yaptı… Ama yük, haddinden fazla olunca, hem üretip hem de yaratmak kolay değil… Dün de skor 77-77 iken, en kritik anda yaptığı top kaybı, performansını gölgelemese de, işlerin bu kadar kötü gittiği gecede “ekstra” sayılabilecek bir galibiyetin önüne geçti… Tabii, o ana kadar yapılan basit top kayıplarının (toplam 16), verilen onca ikinci şans topunun (sonuncusu Webb’in maçı bitiren tipi olmak üzere 16 hücum ribaundu) hesabını yapmalı, Guduric’e yüklenmeden önce!..
Sakatlığı nedeniyle aylardır oynamayan Hermansson’un 6 dakikada neredeyse Wilbekin ve Calathes kadar skor üretip dili dışarıda kenara gelmesi, Sarı-Lacivert cepheden bakılınca hiç de hoş bir manzara değildi… Calathes, zaten bu takıma mucizeler yaratması için değil, düzene katkı vermesi için geldiği herkesçe malum… Bunu da şu ana kadar çok iyi yapıyor… O’nun da hata yapma, kötü oynama kredisi var elbette… Ama bu kadar kötü olduğu bir günde 27 dakika sahada kalmalı mıydı; tabii ki hayır…
Valencia galibiyeti, kalan maçlarda “hata” riskine yönelik bir bonus olarak cepte tutulabilecek bir artı olabilirdi. Sarı-Lacivertliler bu fırsatı elinin tersiyle itti. Armani Milano ve Zalgiris Kaunas ile arka arkaya oynanacak iki maçta artık Fenerbahçe BEKO’lu oyuncuların dünkü ve daha önceki haftalarda olduğu gibi “maç seçme” ya da “motivasyon kaybı” gibi olumsuzluklara dair kredisi olmayacak.
ANADOLU EFES’TE UMUTLAR AZALIYOR
Geçen hafta başına kadar Play-Off yarışında dizginler Anadolu Efes’in elindeydi ve Lacivert-Beyazlılar’ın evinde oynayacağı maçların fazlalığı baz alındığında sıkıntı yaşamadan ilk 8 içinde yer alabileceğini tahmin ediyorduk. Ancak bu 2 hafta içinde oynanan 4 maçta alınan 3 yenilgi, bunlardan 2’sinin Play-Off yolunda “direk” rakip olan Maccabi ve Partizan’a karşı iç sahada, “beraberinde ikili averaj da yitirilerek” kaybedilmesiyle artık dizginler el değiştirdi; maalesef… Sadece işin matematik kısmı değil, sahadaki görüntü de bu durumu fazlasıyla doğruluyor!..
Dün Beaubois yoktu. Zizic de sakatlığı nedeniyle süre almadı. Larkin bu kez 3 sayı çizgisinin gerisinden isabet bulamadı. Real Madrid maçının parlayan ismi Singleton bu kez ortalarda yoktu. Micic sakatlık dönüşü elinden geleni yapıyor… Bryant istikrarla hem hücum hem de savunmada açıkları kapıyor… Clyburn yine 38 dakika sahada ama “biyonik adam” yine 22 sayı, 8 ribaund, 2 asistle çizgisini koruyor. Ve Efes, onca krize rağmen 84 sayıyı buluyor!… Ama sorun şu ki potasında da 97 sayı görüyor!.. Dün bir kez daha görüldü ki bu sezon Efes’te sorun atmakta değil, tutamamakta; maç sonlarını “berbat” oynamakta!.. Ve Play-Off hedefi doğrultusunda kalan 5 maçta bir “mucize” dışında değişmesi beklenmemeli…