Bir devrimin adı Erman Kunter… 60 bin nüfuslu Cholet’i Fransa’da şampiyonluğa taşıyıp müzesini kupalarla dolduran Kunter, THY Euroleague’de son 16 takım arasına kalmayı ikili averajla kaçırdı. Bunca başarının ardından Kunter’le ‘işin sırrı’nı konuştuk.
• THY Euroleague’deki ilk sezonunuzda TOP 16’yı son maçta kaçırdınız. Grupta kırılma anı sizce neydi?
Erman Kunter: Biz Euroleague’de yeni büyüyoruz. İçeride kaybettiğimiz Siena maçı çok önemliydi. Hakemin iki tane çok kritik hatası oldu. Bitime 2 dakika kala, iki kasti faul verilmedi. O sırada oyun berabereydi. Belki o düdükler çalınsa maçı kazanacaktık. Biz itiraz ederken hakem ‘göremedim’ diye söyleniyordu, sonra üçlük yedik ve kaybettik. Barcelona maçı da aynı şekilde geçti. 4. sırayı kaptırdığımız Rytas çok iyi bir takım. Evlerinde Barcelona’yı yenmeleri benim için sürpriz değildi. Rytas çeyrek final yaparsa şaşırmayın. Bizim grupta Siena’yı evimizde yenmemiz gerekiyordu. Bu yıl yine Fransa şampiyonu olursak bu sefer kesin TOP 16 yaparız.
• Böyle genç bir takımla THY Euroleague’de Fransa’yı temsil etmek ülkede büyük bir heyecan yaratmıştır kuşkusuz…
E.K: Başıma gelen bir olayı anlatayım. Fenerbahçe Ülker’e 30 sayıyla kaybettiğimiz ve TOP 16’ya kalamadığımız maç sonrasında Fransa Federasyonu yöneticisi bana e-posta yolladı ve, “Fransa Basketbolu ve Cholet’e kattıklarından dolayı sana teşekkür ederiz. Tüm gücümüzle yanınızdayız” dedi. Bu kaybettiğimiz maçtan sonra atılan bir mesaj. Ünlü Fransız koç Alain Weisz, “Dinlen, bunu hak ettin. Fransa’nın imajına kattığın her şey için teşekkürler” dedi. Fransa Sağlık Bakanı bizim maçlarımıza gelir. Soyunma odasına girip, başarı dileyip çıkar.
‘Federasyon var mı yok mu bilmem’
• Türkiye’de federasyondan ya da antrenörler derneğinden size teşekkür veya tebrik geliyor mu?
E.K: Hayır. Türkiye’den beni çok arayan olmaz. Mesela federasyon dediniz. Ben federasyonun bir kurum olarak Türkiye’de olduğunu biliyorum. Ama varlığını hiç hissetmiyorum. Fenerbahçe Ülker maçından önce veya sonrada kimse aramadı, kimse bir ihtiyacın var mı demedi. Hiçbir antrenör veya yetkiliden Fransa’daki ilginin yarısını bile gördüğümü söyleyemem.
• Fransa’daki bu ilgi size ulusal takım antrenörlüğü yolunu açar mı?
E.K: Size bir şeyi ilk kez söyleyeyim. Ben Fransa vatandaşlığı aldım. Bu benim Fransa Milli Takımı’nın başına geçmem için önemli bir detay. Şu anda Fransa’nın başında Vincent Collet var ve kendisinin sözleşmesi sürüyor. Eğer antrenör ayrılırsa, o göreve bir sürpriz olmazsa büyük bir ihtimalle ben geçerim.
Avrupa Zarar, biz kâr ettik’
• Bu kadar yıldızı nasıl buluyorsunuz?
E.K: Biz altyapımıza büyük yatırım yapıyoruz. Avrupa kriz yaşarken biz yılı kârla kapattık. Bütçemiz 5 milyon Avro, harcadığımız para 1.8 milyon Avro. Bu paranın 450 bin Avro’su sadece altyapıya harcanıyor. Biz gençleri üç aşamadan geçiririz. Altyapı maçlarını yardımcım Jim Bilba ile beraber izleyip 2 oyuncuyu idmana çıkarırız. Sonra bakarız. İdmanlarda hayatta kalabiliyor mu diye. Çünkü çok sert idman yaparız biz. Bunu aşarsa kadroya girer ama maçı izler. Havayı yaşar. Ondan sonraki yıl da artık takımın parçası olur.
‘Ulusal Takım yolu kişiselliğe takılmasın’
• Tanjevic’in danışman olarak devam edeceği açıklandı. Sizin Ay – Yıldızlılar için adınız neden geçmiyor?
E.K: Bunu bilmiyorum. Ancak şunu söyleyebilirim. Eğer ben Türk Milli Takımı’nın başına kişisel sebeplerden dolayı getirilmiyorsam çok yazık. Ben sebebin bu olduğuna inanmak istemiyorum. Ben hep aynı insanım. Beni en çok mutlu eden şey, Avrupa Şampiyonası’nda iki farklı takımı iki Türk antrenörün çalıştırması olur.
‘TÜRKİYE’YE BAKIŞLARI FARKLI’
• Dünya Şampiyonası’nın ev sahibiydik ve ikinci tamamladık. Bu başarı Avrupa’nın Türkiye’ye bakış açısına nasıl bir katkı yaptı?
E.K: Ben size tüm gerçekliğiyle bir kere bakış açısını anlatayım. Türkiye’ye sadece kendi evinde başarılı olan, dışarı çıktı mı hedefe çok zor giden bir takım gözüyle bakılıyor. Biz evimizdeki iki turnuvada da ikinci olduk. Final oynadık. İşte bizim bu önyargıyı kırmamız için mutlaka Avrupa Şampiyonası’nda podyum yapmamız gerekiyor. Böylece dünya şampiyonasındaki madalyanın altını doldurabiliriz.
‘IVERSON’I ELBETTE İSTERDİM’
• Beşiktaş Cola Turka Allen Iverson’ı renklerine bağladı. Bunun Avrupa’da etkisi nasıl oldu?
E.K: Müthiş. Keşke Beşiktaş Cola Turka, Avrupa’da bir üst tura çıkabilseydi. Ama Iverson hamlesi gerçekten müthiş. Avrupa ayağa kalktı. Bizim kafilemizdeki yöneticiler dükkânlarda gördükleri Iverson formalarının resmini çekip bana gösterdiler. Koleksiyoncular kartlarını bana verip Iverson’ın imzalamasını istediler. Bunlar hep çok önemli detaylar.
• Siz takımınızda Iverson’ı ister miydiniz?
E.K: Hiç düşünmeden, evet, kesinlikle isterdim.
‘kulüpleri oyuncak sanmasın’
• Türkiye’de kurulmak istenen Kulüpler Birliği basketbolumuzda neleri değiştirir?
E.K: Federasyonu çok rahatlatır bu oluşum bana göre… Fransa’da bu oluşum ligler kurulu olarak düzenleniyor ve çok ciddi bir yapılanma. Başkanı da profesyonel bir kişi, sadece bu işe bakıyor. Federasyonun kendi işini yapması, milli takımlar, altyapılarla ilgilenmesi için kulüpler birliği çok olumlu. Ancak federasyon ‘bunlar benim oyuncaklarım, kimseye vermem’ diye bir yaklaşım sergiliyorsa bu yanlış.
EFES PİLSEN’LE NEDEN ANLAŞAMADI?
Anlaşamadığımız konular oldu. Bunun ilk nedeni kontrat süresiydi. Ben 2+1 yıllık sözleşme istedim, onlar kabul etmedi. Tabii Efes Pilsen kısa vadede başarı istiyordu. İkinci konu maddiydi. Detayına çok girmeyeyim ama duyduğum, şu an çalışan Perasovic’e bana önerilenden daha fazlası verilmiş. Ki ben para konusunda hiç pazarlık yapmadım. Efes Pilsen buna karşılık bana prim vermeyi teklif etti. Oyuncuya prim verirsin performansı artsın diye ama antrenöre neden prim verilir anlamadım. Daha çok mola aldığım zaman mı prim alacağım. Zaten antrenör heyecanlı olmalı. Bunu primle sağlayamazsın.