Efes’te başarısız ilerleyen ve umut vermeyen sezonda beklenen oldu: Perasovic’in görevine son verildi. Yerine kulübe son lig şampiyonluğunu kazandıran ve yakın dönemde NBA takımlarının çalışmalarını yakından izleyen Ergin Ataman geldi. Ataman’ın gelişi, getirileriyle birlikte, her tercih gibi, bir fırsat maliyeti de barındırıyor.
Güncel durumda en iyi Türk koç olarak nitelendirebileceğimiz Ataman Hoca benim gözümde Perasovic’ten maç önü hazırlığı ve maç içi hamleleriyle açık ara öndedir. Başka bir ifadeyle “winner” olan Ataman ile Efes en azından PAO ve Baskonia maçlarını hediye etmezdi diyebiliriz. Özgeçmişinde ulusal ve uluslararası birçok kupa bulunan Ataman birkaç transfer sözü almış olabilir. (Çünkü onun gibi otoriter bir koç bile Efes’in bu dağınık kadrosunu kolayca yönetemez.) Bu olası yeni transferler ile Efes EuroLeague’de birkaç flaş galibiyet alıp ligde de yeniden forma girecektir. (Hatta bazen otorite konusunda Ivanovic’le yarışabilecek seviyeye gelen Ataman’ın ilk iş Ledo ile yolları ayırmasını bekliyorum.) Bu açıdan bakılırsa bu sezonun bilançosu Ataman’ın gelişiyle biraz makyajlanmış olacaktır. Bununla birlikte genel menajer Alper Yılmaz, Ataman’ın medyayı kontrol edebilme yeteneği sayesinde eleştiri odağı olmaktan da kısa vadede kurtulacaktır. Zira Ataman bir şekilde kendisini ve takımını manşetlere taşımayı iyi bilen – gündemde kalan bir koç. Yani Efes maç içi koçluk ve medya yönetimi konusunda Perasovic’ten çok daha iyi bir koç ile yola devam edecek. Ancak bazı deplasmanlarda doğrudan Ataman’a yönelik olacak taraftar şiddetinin Efes için yaratabileceği olumsuz ortam da unutulmamalı.
Öte yandan sözleşmenin bir buçuk yıllık olduğu unutulmamalı. Ataman gibi kariyerli bir hocayı yarım sezonluğuna getirmek imkansız olduğuna göre hocaya kendi kadrosunu yapacak yeni bir sezonu yönetme şansı da verilmeliydi. İşte fırsat maliyeti de tam olarak burada başlıyor. Hedefi her zaman tepede tutmayı seven Ataman bunun için bütçe kullanmayı da seven bir koç. (Başarılarına bakıldığında bunu hak ettiğini düşünüyorum.) Ancak Ataman’ın son sezonlarını incelediğimizde hocanın koçluk meziyetlerinin sezon planlamasına yansımadığını görmekteyiz. Transfer ettiği oyuncuların birkaçı ile Aralık – Ocak döneminde yollarını ayıran, kadroyu sezon içinde sürekli yenileyen ve istikrar/kimya problemi yaşayan Ataman, bu sezonki krizi çözse bile gelecek sezon yeni bir kadro krizi yaratabilir. Bu nedenle Ataman aslında idari işleri çok iyi yönetecek bir genel menajere (Gherardini gibi) ihtiyaç duyuyor diyebiliriz. Genel menajerin performansı Ataman’ın performansına geometrik olarak etki ettiği için bu noktada Alper Yılmaz da aslında perde arkasında önemli bir görev üstlenmiş durumda.
Koçluk yetenekleri ve sezon planlaması dışında önemli olan bir nokta daha var. Herkesin bildiği gibi Ataman (Obradovic gibi) rotasyonu 7-8 kişi ile sınırlayan ve güvendiği oyuncuları parkede 30 dakikadan fazla tutan bir koç. Bu da Muhaymin, Yiğitcan, Onuralp, Arda ve Berk gibi genç oyuncuların Perasovic dönemine göre muhtemelen daha fazla şans bulamayacağı anlamına geliyor.
Ataman’ın kariyerini veya koçluğunu eleştirmek kimsenin haddine değil. Hoca pür başarı anlamında Mahmuti’nin, Siyavuş’un ve hatta Örs’ün önünde görülebilir. Ancak koçun Efes’in aktüel durumuna ve gelecek planlarına uygunluğu noktasında soru işaretleri var. Perasovic yerine Ataman’ı getiren Alper Yılmaz bu hamle ile sanki bu sezonu kurtarmış gibi görünüyor. Bu açıdan bu sezonu bir şekilde atlatıp yeni sezonda Sarıca, Ene, Jasikevicius, Radonjic veya Trinchieri gibi yeni jenerasyonun yükselen koçları ile yola çıkma şansı da ortadan kalkmış oluyor.
Sonuçta Ataman, winner yapısı ve vizyonuyla Perasovic’ten birkaç adım öndedir. Ancak Ataman’ın gelişi ile kulübün yukarıda adını saydığım bazı genç koçlara sezon sonu teklif götürme şansının ortadan kalktığını ve gelecek planlarının da alternatif bir tarihsel akış içerisinde ilerleyeceğini de unutmamak gerek.
Tüm bunlara ek olarak, son 10 sezonda sürekli koç değiştiren Efes’in sadece bir kez genel menajer değiştirmiş olması, yapısal sorunları konjonktürel müdahalelerle çözmeye çalıştığının net bir göstergesidir. Bu açıdan başarısızlık durumunda oyuncuları ve koçları suçlarken işin yönetim boyutunu da gözden kaçırmamak gerektiği unutulmamalıdır.