Anadolu Efes, Bayern Münih ile giriştiği ‘skor yarışında’ hedefi tutturmayı başardı ve evinde 3 maç sonra kazanan taraf oldu.
‘Atan kazanır’ tadında bir 40 dakika izledik. Efes adına, üst üste kaybettiği 2 maçtan farklı olan kazanma iştahı ve hücumdaki akıllı hamlelerle bu maç özelinde oluşan istikrardı. Savunmada, özellikle de boyalı alanı savunmada sorun yaşayan Bayern’in hep bu yönünü işledi, ya ikili oyunlarda potaya gidip ya da penetre-paslarla uzunları topla buluşturup sonuca gittiler. Oyun sıkıştığında ise çözüm üretecek el bu kez 1-2 oyuncudan fazlaydı. Tam 6 ismin çift haneli skor bulduğu Lacivert-Beyazlılar’da direksiyonda olan Thompson bu kez mükemmel iş çıkardı. El yakan topları potaya gönderdiği gibi yanındaki kısaları da rahatlatıp, saha içinde istikrarlı üretime önayak oldu.
Bayern gibi kapasiteli bir takıma iki kez çift haneli farktan geri dönüş şansı tanıdı Efes… Üçüncü çeyrekte yanlış şut seçimleri ve top kayıplarına Weiler-Babb, Edwards ve Booker üçlüsüyle yanıt veren Alman ekibi, son periyoda girilirken farkı tek sayıya indirdi. Ancak Efes, bu kez kırılma yaşamadan sakin kalmayı başarıp, 4-5 dakika da olsa gösterdiği savunma sertliği ile maçı kazanmayı başardı, çift maç haftasına galibiyetle girdi.
PERŞEMBENİN GELİŞİ!
Fenerbahçe BEKO, geçen hafta Armani Milano’ya evinde kaybettiği maçta, çift maç haftasının nasıl geçeceğine dair sinyalleri vermişti aslında… Karakteristiğine uygun olmayan bir biçimde sahaya enerji koymayan, çaba göstermeyen, sanki yenilgiyi kabullenmiş hali hiç hoş görünmemişti… Dün gece de Baskonia deplasmanında kaldığı yerden (!) devam etti Kanarya… Hafta sonu ACB’de evinde Valencia karşısında bozguna uğrayan Baskonia, Sarı-Lacivertliler’in karşısına öylesine yüksek motivasyonla ve kararlılıkla çıkmıştı ki, bu halde karşılık vermek hiç de kolay değildi. Haftalardır çizgi gerisinden ‘karavana’ atan Howard maça 3/3 isabetle girdi. O’na Sedekerskis, Kamar Baldwin, Raieste ve Rogkavopoulos da eşlik edince daha devre sonunda 20 sayı geriye düşmüştü bile Kanarya… Enerjisini savunmadan alan ve sahada öyle büyüyen bir takım Fenerbahçe… Ortada enerji olmayınca işlerin yolunda gitmesi de mümkün olmuyor… Hele de hem saha içi organizasyonuna hükmeden bir guard ve hem de iki pota altında da ‘caydırıcı’ bir uzunun eksikliği mevzusu artık ‘kabak tadı’ vermişken!.. Üçüncü çeyreğin başında 25 sayıya kadar çıkan farkın ardından ‘nafile’ geri dönüş çabalaması ve bu çabanın sonuçsuz kalması safhasını izledik.
Tabii ki, hem de çift yönlü eksikken (sakatlıklar ve beklenen transfer hamlesi ya da hamlelerinin gelmemesi) böyle kayıplar olabilir… Her maçı kazanamazsınız… Ama son 2 maçtır coach Jasikevicius’un, takımının mental direnci ve kosantrasyonu ile ilgili yaptığı eleştirilerin yönünün yanlış olduğunu düşünüyorum. Takımın mental direnci ve kosantrasyonu çoğu zaman kendiliğinden oluşmaz… O havayı yaratması gerekenler genelde coachlardır. Aynı şey, dünkü maça dair kastettiği ‘profesyonellik dışı davranışlar’ için de geçerli… Sonuçta 2 maçtır oyun kalitesi olarak böylesine aşağıya savrulan bir takımı kafaca toparlaması gereken kişi kendisi… Real Madrid deplasmanı daha kolay geçmeyecek…
Efes 3.kez üst üste 90+ sayı yedi , Bize 97 atan Asvel bakın Real’e kaç attı!!!İsmail Şenol’un işi zor eğer sezon başı olsaydı Efes daha farklı olurdu gibi geliyor!? Mijatoviç ve staff hala çalışmıyor, bakın Bayern 3.periyot baskı yaptı biz yine darmadağın!?!? Demek ki Asvel maçını izlemişler!!! Bizim koç ise Bayern hızlı hücumlarına tek kelime etmemiş sanırım ilk yarı 16 sayı buldular, daha vahimi biz faul hakkımızı bile doldurmadık??!??!?! Wilis ve Hollatz’ın bu takımda olmaları Türk oyunculara hakarettir. Koç ne iki dört numaraya(rakip uzun kariyer rekoru kırarken) ne 4 kısaya dönmeyip aslında yine maçı vermek için epey uğraştı ama hücumda işler iyi gidince maçı vermedik. Ama kaç kişi son düdük çalana kadar rahat maç izledi!?!?!