TOPLAM 3 eksik vardı maçta. F.Bahçe Preldziç ve Ukiç’ten, G.Saray ise Ender’den yoksun çıktı karşılaşmaya. Bu oyuncuların ortak noktası takımlarının en yaratıcı isimleri olması. Oyun sıkıştığında, hücum sistemi teklediğinde kontrolü ele alıp bire bir yetenekleriyle yoktan var etmeleri.
G.SARAY bireysel yaratıcılığa sırtını dayayan bir takım değil. Sarı-kırmızılılar Ender’in yokluğunda asıl silahlarına, kolektif üretimlerine güvendiler. Büyük oranda da sonuç verdi bu tercih. Karşılaşmayı 31 basketin 20’sini asist üzerinden bularak tamamladılar. Sistem sonucu verdi büyük oranda. Hele bir ara tepeden oynanan ikili oyunda F.Bahçe uzunlarını çapraza çekip geri gelene kadar içeriyi besledikleri aynı oyundan üst üste bomboş basketler buldular. O hücumlar 10 basket yaratmış olabilir.
RİTMİ KAYBEDİNCE…
F.BAHÇE ise “Madem yaratıcı olamıyoruz, yırtıcı olalım” parolası ile çıktı maça. Baştan sona daha saldırgan oynayan, daha çok çaba gösteren, daha çok kendini parçalayan F.Bahçe Ülker’di. Ancak bu savunma için iyi de hücumda düzen olmadan kendini yırtmak yetmiyor. Koca ilk yarı sadece 2 asist yapabildi sarı-lacivertliler. Savunmada kapılan toplardan gelen hızlı hücumlar sayesinde skora tutundular.
G.SARAY düzen içinde kontrolü ele alırken son 5 dakikada farkı 11’e kadar çıkardı: 73-62. Ne olduysa ondan sonra oldu zaten. Son çare 4 kısaya döndü F.Bahçe. Gerilen atmosferde agresif savunmanın dozajını iyice arttırdılar. G.Saray ise buna felaket yanıt verdi. Maç boyunca kısalar düellosunda kazanan taraf olan sarı-kırmızılılar son bölümde skor üstünlüğü ile oyunu yavaşlatmaya çalışırken tamamen ritmini yitirdi. 4 kısanın zaaflarını zorlamak yerine baskıya takıldı, üst üste tam 4 top kaybı geldi. Yırtıcı oyunun savunmadaki ödülünü ise hücumda o ana kadar 5/24 üçlük atmışken üst üste daha hiç form tutamamış Tomas’dan gelen 2 üçlükle aldılar. Sonuç: Maçın kazanılma noktasında gelen 18-3’lük akılalmaz bir seri!
F.BAHÇE kolektif yırtıcılığı ile kazandı ama bir oyuncuyu farklı yere koymak şart. Engün Atsür karmaşaya akıl getiren, agresifliği savunmanın ilk hattı olarak başlatan, en kritik atışları sadece gerekli olduğunda ama eli titremeden atan isimdi. Dün o çok ağır sakatlığın etkilerini attığını ve oyun karakterini ise asla kaybetmediğini bir kez daha gösterdi.