Galatasaray Odeabank büyük iş başardı. Ergin Ataman da kendi adına büyük bir işe imza atıp ‘Türkiye’de en çok Avrupa kupası kazanan antrenör’ unvanını aldı. En önemlisi bu şampiyonluk Türkiye’ye de çok şey kazandırdı.
Çünkü FIBA’nın bu kupayı ‘tehdit ve şantaj’la kendine bağlaması sonucu G.Saray ikilemde kalacaktı. Şimdi şampiyon olarak kapağı Euroleague’e attı ve hepimiz kurtulduk.
Maç öncesi Ergin Ataman’ın ‘tempolu oynayacağız’ mesajını duyunca “eyvah” dedim. “4 sayı fark ne ki kontrol et skoru, nasılsa maç sonu bitirirsiniz” diye de düşündüm.
Yanılmışım!..
G.Saray öyle bir tempoyla başladı ki maça; ilk periyotta yakaladığı farkla (27-16) şampiyonluğun sinyalini vermişti bile.
Sinan yorulup McCollum da istenilen seviyeye çıkamayınca 2. periyotta tempo top kayıplarına dönüşmeye başladı ama Ergin Ataman zamanında hamleler yaparak momentumu Strasbourg’a kaptırmadı.
Devre arasına avantaljı bir skorla (43-35) giden G.Saray, panik periyodunu kazasız geçmiş oldu.
İkinci yarıya topun bizi seveceğini hissederek başladık. Göksenin’in bir sağdan bir soldan 3’lük basketleri farkı bir anda 12 sayıya çıkarttı. Ama aynı senaryo yinelenecekti. Fark açılınca ya G.Saray baskıyı azalttığı ya da Strasbourglu oyuncular ‘bitti bu iş nasıl olsa’ rahatlığıyla stresten kurtulduğu için periyot sonunda fark kapandı. Son çeyrekte McCollum müjdesi vardı. G.Saray’ın MVP’si devreye girince Strasbourg şanzımanı dağıttı; zorlama atışlara başladı ve maçın bitmesine 6 dakika kala (70-59) bizim için şampiyonluk gelmişti bile… Sonuçta o kadar kolay olmasa da şampiyonluk Galatasaray Odeabank’ın oldu ve çok da yakıştı.