HER zaman kimin attığı, kimin tuttuğundan önemlidir. Sporun doğası bu. Çünkü amaç atmak. Karşıdakinin attırmamak için yaptıkları genelde ikinci planda kalır.
ANCAK bu takımdan bahsederken ilk önce işin savunma tarafında neler yaptıklarını konuşmak gerek. Çünkü bu takım savunma temelli bir kadro. Dün de savunmada uzun süre duvar oldu. 2. çeyrekte yenen 7 sayı değil mesele. İlk yarıda 6 basket atmıştı Rusya. Ve açıkçası 20 dakikada 6 kere bile net şekilde göremediler potayı. 22 sayı attılar devrede. Ama hani baştaki 2 üçlük dışında neredeyse her sayı tesadüflerle geldi.
RUSYA çok sınırlı bir hücum takımı. Dün Türkiye gibi bir duvara çarpınca tamamen sıfırlandı hücumları. Oyuna mutlak şekilde Türkiye savunması hükmetti. Hücumda olanlar ondan sonra çok önemli değil. Form durumu sorgulanan Ender ve Hidayet’in hayata dönüşü ve maçın kırılma anında yaptıkları. Ö.Aşık’ın etkisi hep önemli ama ikincil konular.
RUSYA’NIN sınırlı hücumunun en zayıf noktası ise dış atıcıları. İstikrarlı dış skorerleri yok. Bu yüzden 2007’de Holden, 2009’da da McCarthy’yi devşirmişlerdi. Bu takıma karşı 2. çeyrekte yapılan alan savunması çok işe yaradı. 7 sayıda tuttu rakibi. Ancak alan, Rusya gibi atıcısı olmayan bir takıma dahi olsa uzun süre kullanılmamalı. İyi yapılsa dahi Türkiye’nin en önemli silahı topa baskıyı yapmasına engel oluyor. Ayrıca savunma durağan olduğu için takımın beslendiği enerjiyi düşürüyor. Ve rakip alıştıkça etkisi azalıyor. Rusya son çeyrekte 4 tane üçlük atınca oyunu neredeyse krize sokuyordu.
SONUÇTA çok daha kuvvetli bir takım olduğumuzu net bir şekilde ortaya koyarak kazandık. Detaylardaki dikkatimiz ve başarımız bu madalya şansı çok büyük olan takımın oraya ulaşıp ulaşmayacığını bu detaylar belirleyecek.
Hidayet gördüm sanki
HİDAYET geçirdiği operasyondan sonra hazırlıklara en geç katılan isimdi Milli Takım’da. Fiziksel olarak %100’e ulaşacak zamanı olmadan turnuvaya girdi. Fildişi Sahili maçında 0/6 attı. Rusya önünde ise ilk 7 atışını kaçırdı. Ancak bu takımın merkezinde onun olduğu gerçeğini değiştirmiyor bu. Takım arkadaşları da sürekli destek verdi Hido’ya bu dönemde. O da şut sokamasa bile oyunun diğer alanlarına katkı yaptı.
DÜN 3. çeyrekte, basketsiz geçen 6 çeyrek ve 13 atıştan sonra atmaktan asla çekinmeyen Hido, o sıkışık oyunda bir basket buldu. Daha sonra bir tane daha. Bir tane daha. Sonra dışarı çıkan bir topu cansiperane bir gayretle oyunda tuttuktan sonra geri pası alıp ilk üçlüğünü de gönderdi. Sonda bire birde attığı ise üzerinden kalkan yükün ispatıydı. İlk 13 şutunu kaçırdıktan sonra şanssızlığı kırdı ve 6/9 attı Hido. Maç sıkıştığında, oyun kritik toplara kaldığında gözler ve top hep onu arıyor. Ve Türkiye büyük hedeflere yürüyecekse dünkü Hido’ya çok ihtiyacı olacak.
