Kuranın azizliği nedeniyle Türkiye dışında madalya hedefiyle yola çıkan İspanya, Litvanya, Sırbistan, Fransa, Almanya daha çeyrek finale gelmeden ilk iki turda kozlarını paylaşacak…
KURALAR her zaman içinde küçük cilveler barındırır. Her dönem, her sporda eşleşmeler belli olunca “Ölüm grubu” veya “Gönlümüze göre” kalıplarında bir genelgeçer yaklaşım yapılır. Ancak bu seneki Avrupa Şampiyonası’nda taraflı-tarafsız, iyimser veya kötümser olun en uygun kalıp herhalde “Mantıksız”.
LİTVANYA’DA takımların gruplara dağılımı o kadar dengesiz ki hakikaten mantık sınırlarını zorluyor. Elbette parke üzerindeki performans son sözü söyleyecek ama kağıt üzerinde en güçlü görünen, en iddialı 7 takımın 6’sı daha sonra 2. turda E Grubu’nda birleşecek olan A ve B gruplarında yer alıyor. Yani daha çeyrek finale gelmeden kozlarını paylaşacak çok iddialı takımlar var ve madalya hayâli kuran bu ülkelerden 2 tanesi son 8’i bile göremeden evine dönecek. Final oynayan iki takımın olimpiyat vizesi alacağı, 3-6 arasında yer alan 4 takımın da olimpiyat elemesine gideceği Avrupa Şampiyonası’ndaki rakiplerimize biraz daha yakından bakalım.
FIRSAT KOLLAYANLAR
YUNANİSTAN: 2003’ten beri takımın belkemiğini oluşturan Papaloukas, Diamantidis ve Spanoulis bu defa yok ama Yunanistan oyun karakteri ve disiplininden bir şey kaybetmediğini hazırlık döneminde ispatladı. Calathes yeni kısa yıldız oldu bile. Takım oyunu ve disipline rağmen oyuncu kalitesi açısından madalyanın bir gömlek gerisindeler. Yukarıdan birilerinin teklemesini bekleyecekler. Ama şansları kuranın kolay tarafında oldukları için çeyrek finale kadar hayat çok kolay.
ALMANYA: Takıma geç katılan Nowitzki ve Kaman’ı entegre etmekte hayli zorlandıkları görüldü. Ve ‘Alman disiplini’ olmadan işleri kolay değil. Ama iki NBA oyuncusu da egosu düşük isimler olduğu için turnuvada daha verimli olacaklardır. Ayrıca Nowitzki ile Eurobasket’in en iyi oyuncusuna, işler her ters gittiğinde mucizevi bir kurtarıcıya sahipler.
RUSYA: Andrei Kirilenko’nun gelmesi ve Khryapa’nın sağlıklı olması zaten onları bir savunma canavarına dönüştürüyor. David Blatt de bu çekirdekle 2007’deki şampiyonluktan beri çalışıyor. Tecrübeli ve birbirine alışmış bir kadroya sahipler. Hazırlık dönemini de iyi geçirdiler ama sorun halen aynı. Onları madalyadan uzak tutan tek şey oyun kurucu.
İTALYA: 2004 Atina’dan beri sürekli kan kaybediyorlardı ama takıma katılan üç NBA yıldızı Belinelli, Gallinari ve Bargnani yeni kadroyu sürüklüyor. Yunanistan’ı iki kere devirdikleri harika da bir hazırlık dönemi geçirdiler. Ancak kura öyle tuhaf ki ilk turdan çıkmak için bile Sırbistan, Almanya veya Fransa’dan birini geçmek zorundalar.
MADALYA FAVORiLERi
İSPANYA: 2006’da dünya şampiyonu olduktan beri her turnuvaya favori olarak gidip 2010 Türkiye hariç sürekli final oynadılar. Bu başarıları kazanan çekirdek ekip bu sefer tam kadro hatta devşirilen Serge Ibaka ile tam kadroya ek bir güçle geliyor. Turnuvanın kadro olarak 1 numaralı takımı İspanya. Hazırlık döneminde de 8 maçın 7’sini kazanıp bunu parkeye yansıtma yolunda önemli de yol kat ettiler. Ne hücum, ne savunma, ne uzun ne kısalarda hiçbir zayıflıkları yok. Tek rakipleri kendileri.
SIRBİSTAN: 2009’da başlayan yenileme hamlesi ile genç bir çekirdek oluşturdular. Üçüncü yılındaki bu projede neredeyse kusursuz bir takım oyunu oynuyor, bireysel yeteneklerinin çok üzerinde performanslara çıkıyorlar. Ancak hücum açısından sınırlı bir takım Sırbistan. Yıldızları Milos Teodosiç kontrolden çıkmaya müsait ve sınırlı hücumu taşıyan oyunu o.
LİTVANYA: Her zaman kağıt üzerindekinden çok daha iyisini parkeye yansıtıyorlar. Bu defa da özellikle evlerinde benzer bir tablo bekleyebiliriz. Geçen sene 3. olan takımın yıldızı Kleiza’nın yokluğu önemli bir eksik olsa da istedikleri yüksek tempolu oyunda adeta rakipsizler. Hazırlık döneminde İspanya’yı bile devirdiler. Tek zayıf yönleri oyun kurucu. Jasikevicius eski günlerinden uzak ama tempo bulamadıkları maçlarda ikili oyunlarda Kalnietis’in yapamadıklarını yapacaktır. Ama yarı sahaya kalırlarsa güçlerinin yarısını kaybetmişler demektir zaten.
FRANSA: Harika bir hazırlık döneminde 10 maçta sadece İspanya’ya yenildiler. NBA yıldızlarının pek çoğu geldi. Batum, Parker, Diaw ve Noah’la kadrodan adeta yetenek fışkırıyor. Açık ara en atlet takımlar ve bu sayede savunmada rakibi boğuyorlar. Ancak organize hücum ettiklerini söylemek zor. Moral olarak da kolay düşüyorlar. Oyun sıkıştığında her şey Parker ve Diaw’ın yaratıcılığına kalıyor ve iyi savunmalara karşı oyunları hep sıkışıyor.
SÜRPRİZ ARAYANLAR
SLOVENYA: Smodis’in iki yıl aradan sonra görece sağlıklı olması bir anda şanslarını artırdı ama artık yaşlanan çekirdek kadroya aşağıdan fazla destek alamadılar. Şuta dayalı oyunlarında günlük performans çok belirleyici. Ters bir günde çok can yakabilirler ama her zaman aynı potansiyeli beklenmemeli.
HIRVATİSTAN: Ukiç’in sakatlığı nedeniyle kadrodan çıkmasıyla çok zor durumda kaldılar. Sertliği pek sevmeyen bu kadro daha çok temastan kaçarak, yaratıcılık ve bire bir üzerinden rakiplerini avlıyordu. Şimdi topa yön veren en önemli isim yok. Oyun yapıları tehlikeli olsa da sertlikle baş etmeleri çok zor görünüyor.
BÜYÜK BRİTANYA: Ben Gordon gelemedi belki ama yine de çok tehlikeli bir takım durumundalar. Zaten atlet bir çekirdek vardı. 2009’dan beri olimpiyat için yeniden organize olan atlet ve tehlikeli bir kadroya, Luol Deng gibi bir yıldıza sahipler. Tempolu bir oyunda ayak uyduramayan rakiplerini çok zor durumda bırakabilirler. Ama aynı İtalya gibi kura azizliğiyle Türkiye, Litvanya ve İspanya ile eşleştiler ve sadece 3 takım çıkacak.
Diğerleri
KARADAĞ, Makedonya, Gürcistan, Bosna Hersek, İsrail, Belçika, Ukrayna, Polonya, Bulgaristan, Letonya, Finlandiya ve Portekiz herhangi bir şekilde tehdit olabilecek düzeyde değil. Sürpriz 1-2 galibiyet kovalayacak C-D gruplarındakiler 2. tur için şanslarını zorlayacaklar. Ancak bu takımların zaafları uzun soluklu bir turnuva geçirmelerine engel olacak gibi görünüyor.
