30 Aralık 2025, Salı
spot_img
Ana SayfaDİĞERARŞİVTripkovic'in getirdikleri

Tripkovic'in getirdikleri

TOP 16 öncesinde Fenerbahçe Ülker son hamlesini yaptı.

Sarı – Lacivertliler, öncelik olarak belirlediği 1-2 rotasyonuna Uros Tripkovic'i ekledi, JR Bremer'in yerine…
Herkesin yapılan transferle ilgili bir yorumu var. Kimileri doğru, kimileri yanlış bir hamle yapıldığını savunuyor.
Açıkcası ben, Pianigiani'nin 4 oynayıp 5'e de sertlik katabilecek atletik bir ismi kadrosuna katacağını düşünüyordum. Böylece hem Emir 2-3 rotasyonuna kayacak, hem Bogdanovic daha çok 2 oynayancak hem de  Euroleague'de neredeyse dibe vuran ribaunt alanına da denge gelecekti.
Ancak Fenerbahçe Ülker teknik heyeti farklı düşündü.
Tripkovic transferi sonrası Emir bu sezon daha çok 4'ten süre alacak. Ömer'i yedekleyecek , şutu olan bir isim eklenecek. Ve McCalebb ile Barış yokken şutuna güvenebileceğiniz bir 1 numara silahınız olacak.
Ben çok da kötü bir hamle olarak görmüyorum Tripkovic'i… Özellikle 1-2'de şutunun riske edilmeyeceğini düşünürsek içeriye biraz daha alan kalacaktır.
Ne var ki ben başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Galatasaray Medical Park maçı sonrası Pianigiani basın toplantısında, “Oyuncularım farklı yerlerde oynamaya alıştıkça ve bu esnekliği kabul ettikçe daha iyi bir takım olacağız” demişti.
Gerçekten de Emir her geçen gün 4 numaraya biraz daha ısınıyor gibi… Hatta Bogdanovic-Sato-Emir sahada olduğu zaman kısalan takım uzun bile kalabiliyor.
Buradan yola çıkarak Pianigiani'nin yeni sisteminin sahaya yansımasını biraz daha takip edelim. Ribaunt dengesi kurulunca, 4 kısanın 5 numarası yerini kabul edince sanki taşlar iyiden iyiye yerine oturacak gibi.

Bu arada enteresan olan bir konu da Tripkovic'in 1.5 yıllık sözleşme imzalaması… Sezon sonuna kadar tamam; ama yaz döneminde daha iyisi bulanamaz mıydı?

Hiç beklemiyordum

Ne yalan söyleyeyim… Sasha Vujacic’in bu denli bir katkı vereceğini, Mahmuti’nin sistemine bu kadar çabuk uyum sağlayacağını, hatta böylesine inatla bir savunma yapacağını hiç beklemiyordum.
Baksanıza…
Sasha Vujacic guarda baskı yapıyor, pas kanallarına sürekli elini sokarak top çalıyor, agresif bir şekilde potaya gidiyor, faul alıyor, sertlikten geri adım atmıyor, sorumluluk alıyor, en kritik yerde elini taşın altına sokuyor.
Yani.. Bu sezon bence Efes’in en iyi ‘transferlerinden’ biri Sasha Vujacic…

Ufku açık!

Bana göre Ufuk Sarıca ileride ülkenin en iyi coachlarından biri oldu/olacak.
Bunu Anadolu Efes’in başındayken de düşünüyordum. Ama kariyeri çok yanlış başladı genç antrenörün…
Düşünsenize; antrenörlükte ipleri başından itibaren elinize alacağınız ilk yılınız… Türkiye’nin en büyük basketbol geleneğine sahip takımın başına geçiyorsunuz. Takım baştan kuruluyor ve o yıl Final Four İstanbul’da…
Baskıya bakın… Bunun altından kalkmak mümkün değil.
Sonunda Ufuk Sarıca Pınar Karşıyaka’nın yolunu tuttu ve 12 maç 9 galibiyet… TOFAŞ ve Banvit mağlubiyetleri hep kafa kafaya.. son yenilgi ise Anadolu Efes gibi bir deplasmandan…
Evde; Beşiktaş, Fenerbahçe Ülker ve Galatasaray mağlup edilmiş.
Hatta sonuçları boş verin; oyuncular büyük keyif alıyor sahada mücadele etmekten. Coach ile oyuncu arasında müthiş bir bağ var. Tüm bench maçı yaşıyor. Çalışılan setten sayı gelince kenardan gelen mutluluk görülmeye değer. Bence esas başarıya taşıyan etkenler bunlar.

Ben'den

Haftasonlarının en büyük keyfi eşle-dostla birlikte gidilen salaş meyhanedeki sohbettir bence… Her hafta bunu aksatmamaya çalışıyorum kendi adıma…
Asmalımescit'te dışarıdaki masaların kaldırılmasının ardından ortaya keyifsiz bir tablo çıksa da yavaş yavaş bu duruma alıştık sanırım. Kuşkusuz Asmalı'ya gidince ilk tercih Yakup, yoksa Refik oluyor yıllardır. Ancak ben listeye üçüncü bir yeri ekledim ve size de öneriyorum.
Rakıcı, yeni dizaynı, salaşlığı, sıcak atmosferiyle keyifli bir yer.
Hatta benim bir teorim var; dükkanın ortasında sizi ısıtması için kabloyla kalorifer çekilmişse orası samimidir. Dürüsttür, sıcaktır, keyiflidir.
Bir ara Florya'da gittiğimiz küçük bir meyhane vardı. 5-6 masası olan, brandalarla kapatılmış bir barınaktı. Ortada eski tip bir soba ile ısınıyorduk. İsmi bile yoktu dükkanın. Bize ve herkese bakan bir şef bir de komi vardı. İçeride de aşçı. Topu topu 3 kişi. 'Mahsun'un yeri' diyorduk oraya… Eğer hala varsa, mutlaka gidin.
Rakıcı'ya dönelim; mezeler güzel, sarıkanat tazeydi… Ciğeri bir 'Birtat' değil ama hoştu. Yüksek sesle çalan Zeki Müren ve duvarlara istediğinizi yazabilme şansınız da geceye renk katıyor. Tavsiye ederim…

CAN İŞBAKAN

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler