Tel Aviv'de hesap şaştı / GÖKHAN TÜRE
09.03.2023 - 14:46

Fenerbahçe BEKO, bir hafta önce Virtus Bologna karşısında çizgi gerisinden estirdiği kusursuz fırtınanın Maccabi gibi zor bir deplasmanda tekrar etmesini beklemek hayalcilik olurdu… Ancak isabet yüzdesinde böylesi bir uçurumu (20/40 % 50 – 7/34 % 20) da kimse hesap etmemişti…
İlk 5 dakikadaki Pierre&Hayes bazlı 15-2’lik serinin böylesine zor bir
deplasmanda bir şey ifade etmediğini de ilerleyen dakikalarda
tecrübe ettik. Rakibin Nebo ile birlikte Sorkin ve Dibartolomeo’yu
sahaya sürüp savunma sertliğini arttırıp alan savunması ile frenlediği
Sarı-Lacivertliler, buna “akılcı” çözüm üretmek yerine, dünün
özelinde “karavana” attığı dış atışlara bel bağlayınca maçın yörüngesi
doğal olarak değişti. Pierre ile Hayes’in sırtı dönük oyunla ürettiği
çözümler bu savunma karşısında rafa kalkarken, üretim, rakibin
F.Bahçe’yi “ittiği çizgiye”, 3 sayı çizgisinin gerisine endekslendi.
Aslında ilk yarı sonundaki 3/17 (% 17) 3 sayı isabeti, Fenerbahçe
BEKO’nun “neyi değiştirmesi” gerektiğine dair önemli bir veriydi.
Ancak Sarı-Lacivertliler, üçüncü periyotta da bu gidişatın değişeceği
yanlışıyla hareket edince (bu çeyrekte de 1/8 isabet!) Maccabi
dizginleri iyice eline aldı. Maccabi ise çizgi gerisinden daha iyi yüzdeye
sahip olsa da daha akılcı yolu tercih edip, çoğunlukla birebirleri
zorladı. Bunda da başarılı oldu. Sadece 10 asistle tamamladıkları maçı
Fenerbahçe BEKO gibi bir rakibe karşı kazanmalarının da sebebi
buydu.

Itoudis’in, maçın son bölümünde Bjelica&Jekiri ikilisini aynı anda
sahaya sürüp oynadığı kumar, Guduric’ten gelen 2 üçlükle tuttu
tutmasına… 13-2’lik seriyle maç yeniden avuçlarının içine geldi
Kanarya’nın… Ancak maçı çeviren Guduric’in yapılmaması gereken
andaki basit hatası mucizenin önüne geçti.
* * *

Oyuncu psikolojisi farklı bir şey… Yönetmesi, öngörmesi gerçekten
zor… İstediğiniz kadar maç önü hazırlığı yapın, eğer sahadakilerin
kafasında dönen “tilki” sizinki ile paralel değilse yapacağınız çok da
bir şey kalmıyor… Bir önceki maçta 20/40 isabete neden olan
motivasyon, yerini bir sonrakinde 7/34 gibi berbat bir istatistiğe
bırakabiliyor… Ve doğal olarak insanın aklına şu soru geliyor?.. Acaba
akıllar, 2 gün sonra oynayacakları Barcelona maçında mıydı?..

* * *

Zor bir deplasmandı. Ancak kaçan balığın büyük olduğunu
düşünmüyorum… Bardağın dolu tarafına bakacak olursak da
Bjelica’nın son çeyrekteki geri dönüşte sorumluluk alması, dünkü
kaybın yanında açığa çıkan olumlu detaydı.
EFES’İN AVANTAJI FİKSTÜR
Anadolu Efes, Micic’ten sonra Larkin’in de yokluğunda Kızılyıldız
deplasmanında sahadaki “iki karar verici” isminden yoksundu. BSL
hariç neredeyse Avrupa’da hiç süre almayan Buğrahan’ın bu noktada
“ana unsur” olduğu Lacivert-Beyazlılar, Vildoza’dan sonra
Campazzo’yu da sahaya sürme lüksüne sahip olan Kızılyıldız karşısında
3. çeyrek sonunda hala maçın içindeydi. Buğrahan, sahada kaldığı 32
dakikada olabildiğince elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı ama
yetmedi. Bryant, M’Baye, Beaubois, Zizic ve Clyburn’le toplam 6 kişilik
Efes direnişinin yetmeyeceği de ortadaydı. Coach Ergin Ataman’ın son

periyodun başında oyundan atılışı ile birlikte yaşanan çözülme, son
çeyrek skoruna 26-8 olarak yansıdı.
Tüm olumsuzluklara rağmen Efes’in kalan 8 maçın 6’sını evinde
oynayacak olması, Play-Off hedefine ulaşma yolunda önemli bir
avantaj… Tabii bu avantajı kullanabilmek, Micic, Larkin ve hatta
Kızılyıldız maçında sakatlanan Beaubois’nın sağlıklı bir şekilde sahada
olması ile mümkün… Bu bakımdan, Play-Off’u kovalayan bir başka
takım olan Maccabi ile oynanacak maç hem bu hedef hem de ikili
averaj açısından büyük önem taşıyor…

Yorumlar


Bu haber'e ilk yorumu bırakan siz olabilirsiniz.

Yorum Yazın


Tweetlerimiz