Galatasaray Basketbol Takımı, Kanarya Adaları’ndan, “Eurocup’ta final oynama hakkını alarak” döndü!..
“Şampiyonluğun kulpuna yapışılan” bu maç için, yazı üstüne yazı, yorum üstüne yorum yazmak mümkün; ama maçın ertesi sabahı İzmir’de, hemen hemen bütün gazetelerimizin baskı yaptığı İzmir’de, spor sayfalarına bakıyorum, görebildiğim kadarı ile “bir tanesinde bile” ne yazık ki, “böyle bir maçın yorumu” yok; sadece “kupkuru” bir “haber” yazı; hatta bazılarında “oyuncu ve sayı tablosu” bile yok!..
Diyelim ki, “maç geç saatlerde oynandı”, çok geç bitti, “yorumlar ancak İstanbul’daki baskılara yetiştirilebildi” (Bilmiyorum yetiştirildi mi???), iyi de ya gazetelerimizin WEB siteleri; günün 24 saati bilgisayarımızda olan WEB siteleri; “onların “baskı derdi” var mı; yok; eee peki, “basketbol maçları için uzun yıllardır yorum koymayanları” bir yana bırakıyorum, ama “devamlı yorum yazdıranlar ve sayfalarına koyanlardan” da, neden “sadece bir tanesinde, evet bir tanesinde yorum bulabiliyorum”; neden?..
Soruyorum; bir yorumcunun bilgisayarına yazdığı ve gazetesine tıkladığı yorumun “WEB sitesine konması” kaç dakika, pardon “kaç saniye” sürer ki?..
Ama nerde; bizi “Türkiye’de artık spor basını yok, futbol basını var” diye yazdığımız için topa tutanlar ve de “İşte basketbol maçlarını, hem de yorumlarıyla veriyoruz ya, kör müsünüz” diyenleri “mahcup edecek” bir tablo var ortada!..
“Böyle bir maçı, mesela bir Fenerbahçe, bir Galatasaray, bir Beşiktaş, bir Trabzonspor, bir Bursaspor futbol takımları oynasa ve finale yükselse idi”, böyle bir “acı tablo” ortaya çıkar mıydı?..
“Eurosport gibi” bir dünya kanalının “gecenin en önemli spor olaylarından biri” olarak canlı yayınladığı bir basketbol maçına, bir de “bizim spor basınımızın bakış açısı ile bakın” ve de gelin de “Spor basınımız neden ve nasıl bu hâle düştü” diye düşünmeyin ve de üzülmeyin bakalım, mümkün mü?..
Daha da “garip” ama “çok da örneği olan bir başka gerçeği ortaya koyan” bir soru sorayım, ”önemli maçlarda basketbol yorumları da koyan” spor sayfalarımızın sorumlularına:
“Eğer böyle bir maçı, Fenerbahçe basketbol takımı oynamış ve Eurocup finaline yükselmiş olsa”, bu “yorum yoksulluğu” böylesine “çarpıcı bir tablo ile” ortaya çıkar mıydı?..
“En büyük” ve “her gün 6-7 sayfa spor veren” ve de sınırsız imkanları olan bir WEB sitesi sahibi gazetemizden örnekleyeyim; Mehmet Arslan ve de Ünal Özüak kardeşlerim, elinizi “meslek vicdanına koyun” da cevap verin bu soruma; haksız mıyım?..
Şaka!..
“Galatasaray’ı mâli bakımdan bu duruma düşüren ve UEFA cezalığı yapan” Ünal Aysal’ı yeniden Galatasaray başkanlığında görmek için haber üstüne haber yapan gazetelerimizden birindeki “son” haberi özetleyeyim; “Duygun Yarsuvat, Abdurrahim Albayrak, Cem Kınay yemekte buluşacaklarmış. Bu dev zirvede, Galatasaray Genel Kurulu’nun olağanüstü toplanmasının ve yeni seçim yapılmasının, Dursun Özbek başkan kalsa bile, hiç olmazsa yönetimin değişmesinin, kısacası genel sekreter Fatih İşbecer’in yönetimden çıkarılmasının yol haritasını çizeceklermiş…”
Sevgili Fatih kardeşim, yüreğini ferah tut ve yoluna devam et, “son 10 yılın mali denetlenmesini” yaptırt; eğer “bu yolu açacağın için seni değiştirtmek isteyen” muhalif cephenin zirvesi “bu” ise; bilesin ki, “Başkan’ın da, sen de istediğiniz sürece o görevlerde kalır” ve işinize bakarsınız!..
Kutla ama gerçekleri de gör!..
Kutluyorum, Ergin Ataman ve talebelerini, Kanarya Adaları’ndan “final hakkı alarak” döndüler ve de “Eurocup’ta şampiyon olma fırsatını” elde ettiler!..
Eğer “şampiyon olurlarsa”, elbette bugünden çok, binlerce defa daha çok kutlanacaklar ve sadece Galatasaray tarihinde değil, Türk spor tarihinde de yerlerini alacaklar!..
Buraya kadar tamam, tamam da, “14 sayı avansla gidilen” bir “kanarya avında, neredeyse av hâline düşmek” ne oluyor?..
Ya maçın normal süresinde Miçov bitime 2 saniye kala o basketi atmasa ve maç uzamasa, dahası uzatma bölümünün son saniyelerinde, adamlar “birbirlerinin elinden top kapma mücadelesine gireceklerine, potamıza doğru dürüst bir ikilik şut atabilseler” ne olacaktı?..
Neydi o, “McCollum ve Sinan başta” savunmamızın perişan hâli pürmelali öyle; Canaria gibi bir takımdan “normal sürede” 90 sayı yemek?..
Lasme ve Chuck Davis’le bu kaçıncı defa “faul problemine düşerek”, maçın en kritik sürelerini “uzunsuz” oynamak?..
Sevgili Ergin Hocam, kaç yıldır Galatasaray’dasın; neden hâlâ “şu pota altı ve boylu poslu, kapı gibi gerçek 5 numara (pivot) sorununu halledemiyorsun?..”
Avrupa Kupaları’nın ve Lig’in son dönemecine girilirken, “Sezon başında kadrona dahil ettiğin ama yola getiremediğin ve doğru dürüst yararlanamadığın, dahası, dengesizlik defoları yıllardır bilinen ve görülen” Dorsey’in gidişinden sonra, “Avrupa Kupalarında oynamayacağını, sadece Türk Ligi’nde yer alabileceğini bile bile” ve de “boyu 2.08 olan” bir pivotu neden aldın?..
“Bu pota altı ve pivot ve de pivot rotasyonu eksikliği”, takımın “zorunlu olarak (Yoksa gönüllü olarak mı?) Sallabol oynamasının önünü açmıyor mu?..
Galatasaray basketbol takımına da, sana da, talebelerine de ve de salonları dolduran taraftara da yazık değil mi?..
Şimdi sırada Fransız takımı var; bu takım, gerek oyuncu kalitesi ve gerek oyun bakımından “Canaria’dan da geride”; yani “şampiyonluğun favorisi” Galatasaray!..
Canaria maçları gösterdi ki; “Galatasaraylı basketbolcular, maçlara ‘sinirsel’ olarak tam hazırlanamamışlardı”; bu defa “öyle olmasın” bari!..
Kaynak: turkiye