Boşuna çabalamayın ey kulüp yöneticileri! İşte şuraya yazıyorum: Siz şu Kulüpler Birliği’nizi kuramayacaksınız. Ve… Efes ile Fenerbahçe Ülker dışında kalan kulüplerin başkanlarına buradan sesleniyorum: Tümünüz, bugüne kadar olduğu gibi Turgay Demirel tarafından “hak ettiğiniz şekilde yönetilmeye” devam edeceksiniz. Kendi apartmanınızda, kendi seçtiğiniz apartman yöneticisi tarafından itilip kakılarak yaşamınızı sürdüreceksiniz ama… Bundan bana ne! Deveye diken iyi gelirmiş. Bunu siz istiyorsanız buyrun alın: Patronu olduğunuz basketbolda şamar oğlanı gibi tartaklanın. Birleşmeyin, bölünün ve yönetmek yerine yönetilin…
Hayır! Kehanet değil benimkisi. Parçaları birleştirin, siz de anlayacaksınız Kulüpler Birliği’nin neden kurul(a)mayacağını. Önce Turgay’a yakın olan Tofaş ve Trabzon Medical Park gibi kulüpler, Birlik sekretaryasına isim bildirmediler. Sonra… Aaa! O da ne? Birliğin kuruluş aşamasında başkanlığı yürütecek olan Çetin Çeki, nedensiz bir şekilede Efes’teki asbaşkanlık görevinden “affedildi” ve hemen ardından Tuncay Bey ile Turgay (yeniden) yan yana görülmeye başladılar… “Son Mohikan” Aziz Yıldırım’ı da Fenerbahçe Ülker-Zalgiris Kaunas maçında Turgay ile aynı locada görünce “tamam” dedim, “bitmiş bu iş!”
Helal olsun Turgay kardeşime! Bu tehlikeyi de atlattı ya… Karada ölüm yok artık ona: Haziran ayında yeniden aday olup, bir kez daha seçilip, yürütmeye devam eder gemisini. Rüzgârı bol olsun dostumun! (Ah! Hazır “rüzgâr” demişken.. Sayın başkan! Şu rüzgâr enerjisi işine bir başla da, bazı densizlerin (!) “20 yıldır neyle geçiniyor bizim işsiz başkan?” sorularına, geç de olsa bir yanıt ver artık.)
Pardon, dağıldık! Nerede kalmıştık? Geyik mi? Ne geyiği? Ah tamam anımsadım. Turgay kardeşimin uzattığı zeytin dalının etkisiyle onu okşuyordum; yeni seçimlerde ona şans diliyordum çünkü. Besbelli: Aday olacak bu adam. Yıllardır selam bile vermediği kişileri (buna ben de dahilim) özel uçakla Ankara’daki All Star şenliklerine götürmeye, orada lüks otellerde misafir etmeye, kırmızı koltuklarda oturtmaya çalıştığına bakılırsa, aday olacaktır Turgay Demirel… Ne diyelim? Vatana millete hayırlı olsun adaylığı! “Poli-tika”yı (Latince poli = çok, tika = surat) iyi öğrenmiş bizim çocuk. Seçimler yaklaşırken faça değiştirmek her babayiğidin yapabileceği bir şey değildir. Ayrıca… Eskiyi unutup hiçbir şey olmamış gibi onunla kol kola girmek, localarda yan yana oturmak, kulüpler birliği işini bir anda silip atmak da kolay bir iş değildir…
Neyse! Vardır herkesin bir bildiği… Ben, Bilgin Gökberk’in dediği gibi: “Şu anda böyle sahte bir ilişkiye hazır değilim.” Bu nedenle de Turgay’ın nazik davetini kabul etmedim. Ankara’ya gitmiyorum ama gidenleri de tutmayayım. Eğlenceli olabilir orası. Bizim asık suratlı başkanımızı ancak seçim öncelerinde gülümserken görebilirsiniz. Böyle zamanlarda hem güler Turgay hem de… Şlap, şlap, şlap!.. Bu günlerin tadını çıkartın beyler! Çünkü… Seçimden sonra değişir bizimkinin davranışları. Ve… Sıra size gelir: Şlap, şlap, şlap!..
