Rüya, dün gece Litvanya karşısında son buldu. Son derece heyecanlı, son derece keyifli bir Dünya Kupası oynadı Türk Milli Takımı. Eksiklere rağmen, mücadelesiyle, hırsıyla, asla geri adım atmamasıyla yarı finale kadar dayandı 12 Dev Adam ama son adımı atamadı.
Savaşarak, savunma yaparak oyunu bir yere kadar getiriyoruz ama bu seviyelerde maç kazanmak için daha farklı şeyler de yapmak gerekiyor.
Dün maalesef Litvanya üç sayı çizgisinin gerisinden 19’da 10’la şut atarken, biz 18’de 3’te kaldık. Aşağı yukarı aynı basketbolu oynadı iki takım. Savunmalar son derece sertti, pozisyon bulmakta zorlanıldı. Ama onlar boş kaldıklarında soktu, biz potayı dövdük.
Maça iyi başladık. Oyun kurucuları yetersiz olduğu için hiç organize olamadılar. Bu anlarda savunma ribauntlarını alamayınca, Litvanya’nın ikinci şans toplarıyla oyunda kalmasına izin verdik.
Maçın dönüm noktalarından biri de Darius Lavrinoviç savunmasında yaptığımız hatalardı. Skoru önde götürürken, üçlük atan pivotu, Oğuz ve Furkan’la savunmaya çalıştık. Bizimkiler o kadar yukarı çıkamadığı için aynı üçlüğü üç kere üst üste yedik eski Fenerbahçeli’den. Burada grup maçlarında yaptığımız değişmeli alan savunması ya da iki dört numara ile oyunda kalmamız, Lavrinoviç savunmasında fark yaratabilirdi.
Bu üçlüklerle hayata döndü Litvanya, gerisini de 3/3 atan Darüşşafakalı Seibutis, 3/5 atan Galatasaraylı Pocius’la getirdi.
Maçın karar periyodunu ise çok kötü oynadık. Burada yaptığımız 4 top kaybını Litvanya çok iyi değerlendirdi.
Çeyrek finale kadar gelmemizdeki en önemli faktörlerden biri de, dakika alan herkesin skora katkı yapmasıydı. Zaten kapasitesi sınırlı bir takımız. Skorumuzu artırmak için herkesin taşın altına elini sokması gerekiyor. Dün Litvanya benchi 24 sayı atarken, bizim kenardan gelen oyunculardan sadece Oğuz 4 sayı üretebildi. Cenk Akyol, Kerem Tunçeri, Barış Hersek, Cedi Osman ve Furan Aldemir 0 sayı attı. Sadece 6 oyuncudan skor katkısı alarak da Dünya Kupası’nda çeyrek final maçı kazanılmıyor.
Dünya Kupası’nda çeyrek final başarı mı? Evet. Daha iyisi olabilir miydi? Evet.
Ergin Ataman’a ve Ay-Yıldızlı formanın hakkını sonuna kadar veren, terinin son damlasını akıtan, kendini yerden yere atan oyunculara teşekkür ediyorum.
Denedik, mücadele ettik ama olmadı…
Sağlık olsun…
Artık önümüze bakacağız.
Alt yapılarda altın jenerasyonlara sahibiz. Onların gelişimini sağlayabilirsek, daha üst seviyelere çıkabiliriz.