ING Türkiye Kupası’nda final heyecanı Fenerbahçe Beko ile Anadolu Efes arasında yaşandı.
İki takımında yay gerisinden atışlarla skor ürettiği ilk çeyreği Fenerbahçe Beko 26-20 önde tamamladı.
İkinci çeyreğin başında savunmada vites arttıran sarı lacivertliler, rakibinin uzun süre skor üretmesine izin vermeyerek farkı çift hanelere taşıdı; 35-23. Devrenin son bölümünde peş peşe serbest atışlardan faydalanamayan Anadolu Efes, skora ortak olma şansını geri çevirdi. İlk yarı 42-35 Fenerbahçe Beko üstünlüğü ile geçildi.
İkinci yarıda da ribauntlardaki üstünlüğü ile dikkat çeken sarı lacivertliler oyunun hakimi olan taraftı. Final periyoduna Fenerbahçe Beko’nun 63-49 üstünlüğü ile girildi.
Son çeyreğe 6-0 seri ile başlayan Anadolu Efes farkı tek haneye çekti ancak Jasikevicius’un molasından güçlü dönen ve kontrolü elden bırakmayan Fenerbahçe Beko, karşılaşmayı rahat bir tempo ile 80-67 kazandı.
Fenerbahçe Beko adına Scottie Wilbekin 18 sayı 6 ribaund 4 asist, Johnathan Motley 15 sayı 3 ribaund, Nick Calathes 10 sayı 11 ribaund 7 asist ile oynadı.
Aandolu Efes’te Shane Larkin 17 sayı 5 ribaund 6 asist, Will Clyburn 16 sayı 7 ribaund 1 asist, Elijah Bryant 15 sayı 6 ribaund 1 asist üretti.
Bu sonuçla Fenerbahçe Beko, Türkiye Kupası’nı 8. kez müzesine götürdü. Fenerbahçe Beko Başantrenörü Sarunas Jasikevicius, oyuncu olarak kazandığı Türkiye Kupası’nın ardından başantrenör olarak da Fenerbahçe Beko çatısı altında Türkiye Kupası’nı kaldırdı.
Sarı lacivertliler son 4 Türkiye Kupası’nın 3 tanesini müzesini götürerek organizasyona damga vurdu.
Bir Fenerbahçe taraftarı olarak her branşta kendi taraftarı olduğum Fenerbahçe’yi desteklemekten büyük mutluluk duyuyorum. Bir düşünsenize, erkek basketbolda Anadolu Efes, kadın voleybolda Vakıfbank, futbolda ise bambaşka bir takım taraftarı olmak ne kadar zor, tutacağı takımı şaşırır insan.
Aynen öyle, dünya’nın tartışmasız en büyük spor kulübü Fenerbahçe’de her branş var ,hepsi bir kulüpte. Kıskananı da çok haliyle. Windy City’e selamlar…
Şimdi bazı derin konulara girmenin tam zamanı… Bir “SPOR”kulübü olarak Fenerbahçe şu ana kadar herhangi bir takımı ile temsil edildiği hiç bir yurtdışı turnuvasından elenmedi!!! Her spor dalında büyük bir mücadele vermeyi sürdürüyor, peki bunun bir karşılığı var mı? Evet var: futbolda ikinci diye sabah akşam hakarete uğruyor… Adında spor yazan iki üç kanal olan televizyonlarımızda (ki bunlardan biri DEVLET’e ait olanı) bilemedin 1 dakika yer bulabiliyor, Fenerbahçe’lilerin bile bu yapıt bir taraftar filmi değil, kurtuluş savaşımızın şanlı bir kesiti diye nitelendirdiği film için zamanında bize de fanatik suçlaması yapan zihniyet bunu da beğenmiyor, sayfalarca yazıyla filmi bile karalamaya çalışıyor. Mesela ülkemizi sporda en üstün başarılarla onurlandıran kadınlarımız yere göğe sığdırılamazken geçen yıldan beri toplamadık kupa bırakmayan Fenerbahçe Alagöz kadın basketbol takımı haberleri bir iki satırla medyamızda yer alırken HİÇ BİR, EVET HİÇ BİR basketbol sitesinde kendine YER BULAMIYOR… Yıllardır sabah akşam uyduracak başka bir şey bulamadıkları için “Genç Oyuncu” yetiştirmiyor diye karalanan basketbol takımı, Milli Takımımıza geleceğin ve Avrupa’nın en iyilerinden biri olacak Tarık Biberovic’i armağan ediyor, 21 yaşında İnşaat Mühendisliği 1. sınıf öğrencisi Mert Emre Ekşioğlu gibi bir yıldız adayını lanse ediyor… Peki bu “sen yapamıyorsun” lafından başka ezberi olmayan cahil trollerde tık var mı? YOK, olmayacakta. Çünkü maalesef bu ülkenin tek tür bir rekabet anlayışı var: Ben beceremiyorum, ama terörle, ama baskıyla, ama küçük görme çabalarıyla ne olursa olsun farketmez, “sen de becereme” ve benimle eşit ol… Şimdi bugüne kadar olduğu gibi 86 milyon insanın yaşadığı bu koca ülkede sorularıma cevap verebilecek “TEK BİR İNSANOĞLU ARIYORUM” NEDEN? FENERBAHÇE NEDEN VAZGEÇMİYOR? Hiç bir şekilde karşılığını almadığı, sözde ezeli rakiplerinin yaptığı gibi boşverip, yılda 60 milyon euro az harcayıp, sağa sola çöp değerinde futbolculara lotarya usulü milyonları harcayıp arada kalanlarla şampiyon olup herkesi susturmak varken o vazgeçmeyip yolundan dönmüyor? Çünkü eleştirenler ne kendi tarihini biliyor ne de geleneklerine sahip çıkıyor, her alanda adalet denen kavram hak ile yeksan olmuş, oysa ki orta Asya’daki Türk devletlerinde bile bir prensip varmış: Bir ülkeyi yöneten bir “Hakan” bile olsa olsa törelere, adalete karşı davranamaz… 21. Yüzyıl Türkiye’si ise ne yazık ki tüm değerlerini yitirmiş, sonbaharda dökülen yapraklar misali döküm döküm dökülüyor. Ama en azından biz Fenerbahçe’li mutlu azınlık farklı bir yolda ilerliyoruz, ne mutlu bize ki en kötü zamanında bile vazgeçmeyen bir yapımız var. Umarım bu sonsuza kadar sürer, diğerleri ise utanıp, titreyip özlerine dönüp en azından “Yiğidi öldürürler ama HAKKINI DA VERİRLER”