Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan? Horozun bu soruya yanıtını biliyoruz da.. Konu basketbol olunca, bu sorunun benzerine kim nasıl bir yanıt verecek bakalım: “Medya mı habere koşar, haber mi medyayı çeker?” Ne… Hayır efendim! Bu soruyu Turgay Demirel’e sormadık. O burada tavuk oluyor. Polemiğe girmeyelim…
Biz yalnızca şunu merak etmiştik: “Fenerbahçe Ülker-Efes Pilsen serisinin haber olması için ne gereklidir?” Lütfen biri söylesin bize: “Böyle bir tablo futbolda olsa, medya bir hafta öncesinden işlemeye başlamaz mıydı bu konuyu?” Ve.. Doğal olarak da kamuoyunun ilgisi bu maçlara yönelmez miydi? Sonra.. Salonlar dolar, sorular peş peşe gelir, düdük, hakem, atama, federasyon falan filan.. derken, ilgi bir sonraki maça kayar ve bu iş böylece büyüyerek giderdi. Haber-ilgi… Daha çok haber-daha büyük ilgi… Tavuk yumurta, yumurta tavuk…
Tabloyu daha anlaşılır kılmak için yine futboldan örnek verelim. Bu sezonun sonunda Fenerbahçe ile Bursaspor’un yedi maçlık bir ‘play-off’ oynadıklarını düşünün. Ve.. Şu anda da durumun, bugünkü Fenerbahçe Ülker ve Efes serisindeki gibi bıçak sırtında gittiğini düşleyin. Maç öncesini iki satırla mı geçiştirirdi medyamız? Hasan’ın kılı döndü, Hüseyin’in karnı ağrıyormuş, o ona şunu dedi, bu buna bunu dedi… Hakem ataması üzerine yorumlar yapılır, o hakem ile filanca takımın kaç maçta kaç galibiyet aldığı irdelenir, komplo teorileri gırla giderdi… Ah! Doğrusu bu mu? Bilemiyoruz.. Ama ilgiyi çekenin bu olduğu açıkça ortada. Yoksa… Basketbol gibi satır aralarında kaynayıp gidersiniz!
Burada bir suçlu aramıyoruz. Biz, yalnızca tabloyu ortaya koyduk. Basketbolun ‘raiting’ düşüklüğünün nedeni haber yaratamaması mı yoksa haber olmaması mı? Seyirci, maç oynanmadan önce maçın saatini bile medyada bulamıyorsa nasıl maça gidecek? Hangi saatte televizyonun başına geçeceğini bilemiyorsa, maçın raitingi nasıl artacak? Oyuncularla ilgili magazinsel bilgileri önceden gazete ve dergilerden alamamışsa, nasıl ‘biliyormuş gibi’ ukalalık edecek maç sırasında? Fikir yürütemezse nasıl zevk alacak o maçtan? İşte bu nedenle basketbol salonları dolmuyor, basketbol yayınları yaşamı durdurmuyor…
Ah! Bakmayın siz ağladığımıza. Skytürk’ün Genel Müdürü Barış Tümay’dan aldığımız bilgiye göre, play-off sırasında kanalın ratingi 6 misli artıyormuş ama dedik ya.. Biz futbol gibi bir ilgi bekliyoruz çünkü.. Basketbol hak ediyor bunu…
Evet! Hak ediyor da.. Olmuyor işte. Ratingimiz yanına bile yaklaşamıyor futbolun. Neden mi? Hımm! Bu soruyu Dr. Freud’e sorsak şöyle derdi herhalde: “Boşuna uğraşmayın! Futbolla yarışamaz basketbol çünkü sizin skorlarımızda giriş, gelişme ve sonuç bölümleri çok hızlı oluyor.” Evet doğru! Üstelik sayının hemen ardından da ‘aman molla..’ bölümü geliyor, Yani daha ‘ooh, oh!’ diyemeden geri dönüp arkamızı kollamamız gerekiyor. Üstelik sayı da çok. Kısacası… Basketbolun erotik mesajları gerçek hayatla pek uyuşmuyor. Bu nedenle.. Çarşaf çarşaf da yer alsak medyada; hava cıva galiba…
Öff! Kıskançlıktan pisleştik yine. Maç haberinden geldiğimiz yere bakın? Futboldan bize ne! Biz basketbolla ilgilenenlere seslenelim: Bu gece Skytürk’te yayınlanacak olan ‘Basketbol Panorama Final’ programını kaçırmayın. Sonuncusu çok kaliteliydi. Sanırım bundan sonrakiler de aynı güzellikte ve öğreticilikte olacaktır…
Bu arada.. Polemik yaratmak istemem ama.. Ehm.. Şeyy! Vakit bulursan sen de izle Hıncal Abi! Bir şeyler öğrenirsin…
