Galatasaray Kadın Basketbol Takımı’nın yeni transferi Pınar Demirok, tbf.org.tr için yeni takımı ve kendisi ile ilgili soruları içtenlikle yanıtladı.
Son yedi senedir Kayseri’de oynayan 25 yaşındaki Demirok, bu süre zarfında üç sene önce yarım sezonluğuna B.G.D. çatısı altında İstanbul’da forma giymişti. Florya Metin Oktay Tesisleri’nde gerçekleşen antrenmanından sonra bizimle buluşan Pınar Demirok, heyecanını paylaşırken sezondan ve kendisinden beklentilerini aktardı.
-Sohbetimize başlarken, Galatasaray ile bir senelik sözleşmeyi imzalama sürecini ve antrenmanlara başladığın bugünlerde hissettiklerini öğrenebilir miyiz?
Pınar Demirok: Galatasaray’dan teklif geldiğinde çok heyecanlanmıştım, imza sürecinde de aynı heyecanı yaşamaya devam ettim. Bu hafta başında da Galatasaray çatısı altında ilk defa idmana çıktım ve son derece yoğun, farklı duygular içindeyim. Ne kadar büyük bir camianın parçası olduğumun bilincindeyim ve sorumluluklarımın farkındayım. Sezon boyunca elimden gelenin en iyisini yapacağım.
-Sen kendini oyunun en çok hangi kısmında rahat hissediyorsun? Galatasaray’a en çok ne noktada katkı vereceğine inanıyorsun?
Pınar Demirok: Kendime en çok hızlı hücum noktasında güveniyorum. Yine de bu özelliğimin takımıma üst düzey katkı sağlamama yetmeyeceğini biliyorum. Önemli olan kendimi en rahat hissettiğim şekilde oynamak değil antrenörümün benden ne beklediğine ve takımımın bana olan ihtiyacına göre performans sergilemek olmalı. Bunun için çaba sarf edeceğim.
“Savunmamı Geliştirip Şutumu Daha İstikrarlı Hale Getirmek Amacındayım”
-Peki, bu sezon mevcut özelliklerinin yanında kendine katmak istediğin neler var?
Pınar Demirok: Savunma yönümü geliştirmek istiyorum. Hücum ağırlıklı oynamaktan çok savunma yönünden tehlikeli bir oyuncu olmak amacındayım. Şutumu daha istikrarlı hale getirmek de hedeflerimden biri…
“Yeni Antrenörüm Maljkovic ile Aynı Dili Konuşuyoruz”
-Bu sezon başantrenörün Marina Maljkovic olacak. İlk defa bir kadın başantrenör ile çalışacaksın…
Pınar Demirok: Evet, kendisi ile aynı dili de konuşuyoruz… Benim ailem Yugoslav göçmeni olduğu için ve gerek evde, gerek İstanbul’da ailem ile beraber oturduğum Yıldırım Mahallesi’nde sürekli Sırpça konuşulduğu için onunla kendi dilinde de anlaşabilecek olmak beni daha da rahatlatıyor. Zaten biliyorsun Maljkovic Sırbistan Milli Takımının da antrenörü. Milli Takım ile beraber onlarla hazırlık maçı yaptığımızda kendisini görmüştüm ama tanışmamıştık… Antrenörümüzün kadın olması sadece biz oyuncuları için değil herkes için alışılmamış bir durum, ben bunun heyecanını yaşıyorum açıkçası. Çok mutlu oldum onunla beraber bir sezon geçireceğim için. Böyle başarılı bir antrenörün beni izleyip bu takımın bir parçası olarak seçmesi de ayrıca gurur verici tabii…
-Yeni takımında daha önce birlikte forma giydiğin hangi oyuncular var?
Pınar Demirok: Milli takımda Işıl Alben ve Cansu Köksal ile beraberdik… Deniz Çolakoğlu ile de altyapı seviyesinde, Yıldırım Bosna’da beraber oynuyorduk. Basketbola yeni başladığımız yıllardı…
-Basketbol seni fiziksel ve zihinsel olarak yorduğu zaman, sana en çok kim destek olur?
Pınar Demirok: Nişanlım, ailem ve arkadaşlarım…
“Basketbola Olan Konsantrasyonuma Güveniyorum”
-Uzun zaman sonra ailenin de yaşadığı İstanbul’a döndün. Kayseri basketbola odaklanmak için daha kolay bir şehir. İstanbul’da şehrin kalabalığından trafiğine, dikkatini dağıtabilecek birçok etken olabilir. Bunu senin de düşündüğün oldu mu?
Pınar Demirok: Söylediklerinde haklısın… Geride kalan yedi yılda üç sene önce B.G.D. forması giymek için yarım sezonluğuna İstanbul’a gelmiştim. Yine de ben zaten İstanbul’dan ayrılıp Kayseri’ye gitmiş olduğum için bu durumun beni etkileyeceğini düşünmüyorum, tedirginlik yaşamıyorum. Günün saatlerini doğru planlamak ile alakalı bence biraz da bahsettiklerinden etkilenmemek… Basketbola olan konsantrasyonuma zaten güveniyorum ve günün saatlerini doğru planlayarak İstanbul’un dezavantaj yaratabilecek hallerinin bana sıkıntı vermeyeceğine inanıyorum.
“Avrupa Arenası’nda Mücadele Etmek Ayrıcalıktır”
-Bu sezon Bilyoner.com KBL ve Eurocup’ta mücadele edeceksiniz. Haftada iki maç yapmak senin zaten alışık olduğun bir durum. Yıllar içinde haftada iki maç temposu seni besledi mi yoksa yordu mu diye öğrenmek isterim…
Pınar Demirok: Her zaman besledi. Haftada tek maç yapmak istemezdim açıkçası. Belki de buna alışık olduğum için… Sanki tek maç olursa boşluk yaşarmışım gibi geldi şimdi sen sorunca… Belli olmaz tabii ki, içinde bulunduğumuz şartlar ne gerektirirse onun için hazırlıklarımızı yapmamız gerekir ama ben iki maç temposundan memnunum. Avrupa arenasında mücadele etmenin ayrıcalığının da farkındayım.
-Türkiye Ligi ve Avrupa Arenasında oynadığın maçlar arasında büyük farklardan bahsedebilir misin?
Pınar Demirok: Bazen… Türkiye’de gerçekten kaliteli ve üst düzey oyuncular forma giyiyor. Teknik ekipler de çok profesyonel ve başarılı, haliyle ligimizde maçlar son derece çekişmeli geçiyor. Öbür taraftan mesela Euroleague’de Ekaterinburg karşısına çıktığınızda bir fark hissediyorsunuz, zorlanıyorsunuz. Neticede dünyanın en iyi oyuncularından kurulu bir takım. Bazı çok kuvvetli takımların böyle etkileri olmuyor değil…
-Fiziksel olarak narin bir yapın var. Bu aslında sana dezavantaj olabilirdi ama sen hızlı bir oyuncu haline gelerek bunu avantaja çevirdin. Bu süreç nasıl şekillendi?
Pınar Demirok: Kendiliğinden şekillendi diyebilirim. Küçükken de hep zayıf olduğum için babam bile başlarda benim basketbol oynamak için fiziğimin müsait olmadığını düşünmüştü. Çalıştıkça ve kendime inandıkça bu özelliğim de avantaja dönüştü ve hızlı bir oyuncu haline geldim…
Röportaj: Şansın Tokyay
Fotoğraf: Ahmet Tokyay
Kaynak: TBF