Bu seviyede bir baş antrenörden beklenen şeyler nelerdir?..
Oyuncu ve rakip analizlerini iyi yapmak, rakibin eksilerini ve artılarını en iyi şekilde süzgeçten geçirip bu bağlamda sahaya en uygun, en mantıklı beşi sürmek… Kısacası o maç özelinde “kimyayı” oluşturabilmek…
Maç içinde süregelen akışta “teşhis ve tedavi” anlamında olabildiğince doğru hamleleri “zamanında” yapmak… Gerekirse taktik anlamda radikal değişikliklere karar vermek… Eğer takımın ritmi düşmüşse, oyuncuları tekrar oyuna odaklandıracak, ayağa kaldırıp silkinmelerine yol açacak mental dokunuşu sağlayabilmek…
Fenerbahçe BEKO’nun coachu Djordjevic, yukarıda saydığımız tüm detaylarda dün sınıfta kaldı!..
Maça başlayan beş de, devamında gelen oyuncu değişiklikleri de gösterdi ki, geçen haftaki CSKA Moskova galibiyetine rağmen Sarı-Lacivertli takımda roller hala net değil… Bu belirsizlik, oyuncuların motivasyonunu, sahadaki duruşunu ve dolayısıyla performansını da doğrudan etkiliyor… Vesely ve Şehmus dışında sahada canla başla mücadele eden, takım için kendini hırpalayan isim bulmak gerçekten güç… Bunun da sorumlusu herhalde tribündeki taraftar olamaz!.. Booker ve Shayok’un büyük hedefler güden takımda yeri olmadığını da dün bir kez daha gördük… Pierria Henry ise potaya hiç bakmayan, çoğu zaman da hücumda De Colo ile birlikte “el freni” olmanın dışına taşamayan bu görüntüsüyle bir başka sıkıntı…
Tamam, bu takımı Djordjevic kurmadı. İyi güzel de bunu bilerek İstanbul’a geldi ve aylardır burada… Düne kadar “doğru beş” konusundaki hezeyanlarına, geç kalışlarına çokça şahit olmuştuk. Dün, doğru beşi bulamadan maç bitti!.. Sezon bitene kadar da bulur mu, tartışılır…
Zaten “bu takıma transfer şart” (tabii hedef büyükse!) diye defalarca yazılıp çizilmiş, konuşulmuş olsa da, bu “net” saptamanın ne Fenerbahçe yönetimi ne de teknik ekipte karşılığını göremiyoruz… İş işten geçtikten sonra yapılacak müdahalenin de bir anlamı kalmayacak… 1-2 verimliliği olan bir oyun kurucu ile ribaund özelliği olan, potayı karartacak, şutu olan bir 5 numaraya fazlasıyla ihtiyaç var.
Şu detayı da atlamayalım. Djordevic, bu maça ne kadar hazırlıksız ise, AX Armani Milano coachu Ettore Messina da bir o kadar mükemmel bir oyun planıyla sahadaydı. Geçen hafta Moskova’da açık alanla birlikte 91 sayı bulan Fenerbahçe’yi 3 çeyrekte 29 sayıda sınırlayacak düzeyde, rakibine hiç alan bırakmayan, kısacası “nefes aldırmayan” bir savunma ile duvar ördü adeta… Hücumda o kadar çok kader değiştirecek nitelikte silahı var ki, oraya hiç girmiyorum…
Sonuçta dünkü mağlubiyet, “imaj zedeleyen yenilgiler serisinin” yeni bir halkası olarak eklendi. Sarı miras mum gibi erimeye devam ediyor…
Gökhan Türe