Merhaba koç, elde ettiğin bir başka Euroleague şampiyonluğu için tebrikler. Bu senin 9. zaferin, ancak 6 yıldan beri gelen ilk şampiyonluk oldu. Euroleague’i kazanma hissini özlemiş misin?
“Teşekkürler. Aslına bakarsan bunu düşünmeye zamanım olmadı. Fenerbahçe’ye 4 yıl önce Avrupa’daki en iyi takımlardan birini yaratmaya çalışma fikriyle geldim. Bence yapabileceklerimizi yaptık, son 3 sezondur Final Four’dayız, adım adım ilerledik ve sonunda şampiyonluğu elde ettik. Tüm Fenerbahçe taraftarları için bir hayal gerçeğe dönüştü.”
Takım tarihinde ilk kez şampiyonluğu elde etmek bu başarıyı özel kılıyor mu? Daha önce Partizan ve Joventut’ta yaptığın gibi?
“Bir bakıma daha özel, ancak şampiyonluğun kutlanma coşkusu her zaman aynı şekilde oluyor. Elbette herkes Euroleague olmak ister. İlk kez oluyorsanız bu her zaman için özeldir, Partizan ve Joventut’ta olduğu gibi, şimdi de Fenerbahçe için öyle.”
Fenerbahçe’nin sezonun doğru yeri ve zamanında, yani play-offlar başlamadan önce ritmini bulması, en iyi performans seviyesine ulaşması sizce ne kadar önemli ve zordu?
“Sezona geçen yıl ne olduğunun bilincinde olarak hazırlandık. Sezon başlangıcından beri olmak istediğimiz en iyi seviyede olmaya çalıştık ama bu yolda bir çok sakatlık oldu. Daha önce söylediğim gibi, normal sezonda 30 maç var ve yalnızca 7’sinde tam kadro olabildik. Şanslıyız ki herkes sağlığına kritik maçlarımızıdan yani play-offlardan önce kavuştu. Çok iyi antrenman yaptık bu iyi oyunu beraberinde getirdi. Bu durum Euroleague’in son kısmında bize oldukça yardımcı oldu, çünkü sağlıklıydık ve iyi antrenmanlar oyuncularımı en iyi seviyelerine getirdi.”
Panathinaikos serisi sezonun kırılma anıydı, Fenerbahçe mental ve fizik olarak durdurulamaz konuma geldi. Katılıyor musunuz?
“Şüphesiz öyle. Dediğim gibi o seriden önce iyi hazırlık yapma şansı bulduk, bunu antrenmanlarda da hissedebiliyordunuz. 15 oyuncunuz da bir arada olduğunda, her şekilde antrenman gerçekleştirebilirsiniz. Sezonun bu bölümünde daha yoğun ama daha kısa antrenmanlar yaparsınız ancak herkes aynı şekilde çalıştığı sürece. Panathinaikos’u üst üste iki kez yenmemiz bize çok iyi etki yendi. O noktadan sonra yükselişimiz devam etti.”
2011’deki son zaferinizde, saha avantajınız olmadan Barcelona’yı geçmeyi başardınız ve son 5 maçınızı da kazanarak şampiyonluğu elde ettiniz. Bu iki tecrübeyi nasıl karşılaştırırsınız?
“Evet bir bakıma benzerdi. Dediğin gibi ev sahibi avantajı olmadan oynadık ancak Barcelona da iyi bir takıma karşı oynuyordu. Panathinaikos’ta her pozisyonda kaliteli oyuncular vardı ve 20.000 seyircinin önünde oynuyorduk. Oraya geldiğinizde saygı duymak zorundaydınız, kazanınca özgüveniniz yerine geliyor ve kendinize inanmaya başlıyorsunuz. Bu durum bir takım için her zaman önemlidir.”
Yarı Final’deki Real Madrid maçına gelmek istiyorum. Madrid’in top paylaşımını engellemek ne denli öncelikti sizin için? 14 asist 16 top kaybı yaptılar.
“Evet oyuna bu şekilde hazırlandık. Madrid’in topu paylaşmayı seven ve buna bağlı olarak pek çok asist yapan bir takım olduğunu biliyorduk. Onları oynamaya alışık olduklarından farklı bir oyun oynamaya zorladık. Oyunu tamamen domine ettiğimizi ve baştan sona her an oyunun hakimi olduğumuza inanıyorum. Tabi ki Madrid çok yetenekli bir takım ve sertçe savaşan oyunculara sahip, bazı anlarda geri dönmeye çalıştılar ama inanıyorum ki biz maçı hakederek kazandık.”
Olympiades ile oynadığınız Final maçında ise herkes çok iyi oynadı. Geçen yılki tecrübeniz bu maça sert ve odaklanmış başlamanızda kritik bir etken miydi?
“Evet bence öyleydi. Geçen yıl kazandığımız tecrübe takıma yardımcı oldu. Başlangıçtan itibaren tamamen odaklandık ve sert bir maç oldu. İkinci çeyrek seviyemizde biraz düşüş yaşadık. Çok enteresan bir durumla karşılaştık, çünkü çeyrek boyunca faul yapmamıştık ve bu savunmada daha agresif olmamızı sağlayabilirdi ancak bu avantajı kullanamadık. Diğer yandan, ikinci yarı oyunumuzu her yönden geliştirdik ve rahatlıkla kazandık, özellikle Olympiacos’a karşı oynamanın ne denli zor olduğunu düşünürsek. Onlar asla pes etmeyen ve sonuna kadar savaşan bir ekip, kazanmayı gerçekten hakettik.”
Bir çok oyuncunuz harika bir Final Four geçirdi, ancak özellikle Ekpe Udoh tam anlamıyla durdurulamazdı, herşeyi doğru yaptı. Onun bu şampiyonluktaki katkısı ne kadar önemliydi?
“Evet, Yarı Final ve Final maçlarındaki performansı ve index ratingi etkileyiciydi ve bence hak ederek MVP ödülünün sahibi oldu ama diğer oyuncularım da iyi iş çıkarttılar. Bu tek oyuncunun gösterisi değildi, Kalinic’in iki maçta yaptıklarına da şapka çıkartırsınız, çalışma azmi ve takıma yardımı harikaydı. Aynı zamanda point guardlarımız, Bogdanovic, Vesely, Gigi Datome… sahaya adımını atan herkes. Pero Antic Final’de 8 güzel dakika oynadı, bize tecrübesini verdi. Bu bir takım emeği, ama tabi ki biri Ekpe gibi oynarsa, MVP ödülünün de kazananı o olur.”
Bu Fenerbahçe’deki 4. sezonunuz. İyi bir takımdan Euroleague Şampiyonu olmaya giden süreç ne kadar zordu?
“Büyük adımlar atmaya ihtiyacınız var, biz de öyle yaptık. Herkes geçen sezon bizim iyi bir takım olduğumuzu, şampiyonluğu az farkla kaçırdığımızı söyledi, hatta çoğunluk sadece 1 hücum ribaundu diyordu. Geçen yıl oynanan Final Four Yarı Finali’nde uzatmalarda kazandık, Finali de uzatmalarda kaybettik. Bu küçük detayların kimin şampiyon olacağını, kimin final oynayacağını belirlediği anlamına gelir. Bu yıl ise bence Real Madrid’i ve Olympiacos’u domine ettik. İşte olan şey buydu, takımım yeteneklerini tam anlamıyla sahaya yansıttı. Bu yüzden hepsini tebrik ediyorum.”
Bu aynı zamanda Türkiye Basketbolu için ilk Euroleague kupasıydı. Ülkedeki basketbolu yükseltme adına yaptığınız katkıdan gurur duyuyor musunuz?
“Evet bundan çok gururluyum. Final Four’dan önce söylediğim gibi, İstanbul’un her köşesinden insanın Final Four hakkında konuştuğunu duyuyordunuz. İstanbul bir basketbol şehri oldu. Dediğim gibi, Euroleague’i kazanmak sadece Fenerbahçe taraftarları için değil, herkes için bir hayalin gerçeğe dönüşmesiydi. Euroleague şampiyonluğunun nelere mal olduğunu biliyoruz ama şimdi Türkiye Lig play-offlarına hazır olmalıyız ve sonrasında da yeni sezona aynı istekle hazırlanmalıyız. Eğer istek ve hayalleriniz varsa, hepsi gerçeğe dönüşebilir.”
Bir takımla üst üste hiç Euroleague kazanamadınız. Kariyeriniz için yeni bir mücadele başlıyor, herhangi bir kulüp, koç veya oyuncudan önce 10. şampiyonluğa ulaşmak?
“Tabi ki, ancak benim antrenmanlara gelirken ana motivasyon kaynağım sahada olabilmek ve oyuncularımla birlikte çalışmak. Bu benim için en büyük motivasyon, çünkü yaptığım işe aşığım. Bu işi yaptığım için çok mutluyum ve ekstra bir motivasyona ihtiyacım yok.”
Çeviri ve Düzenleme: Kaan Baytur – Basket Dergisi
