Sezon başladığı gibi sürprizlerle devam ediyor. Los Angeles Lakers her geçen maç şampiyonluktan biraz daha uzaklaşıyor. Kolay fikstürle başlamasına ve 12 maç sahasında oynamasına rağmen 8-8’lik derece tam bir hayal kırıklığı. Önlerinde çok daha zor deplasman turları var. Bu haliyle Lakers’ın doğrudan play-off yapması bile zor. Milwaukee Bucks, Lakers kadar olmasa da kötü grafik çizen bir başka favori takım. Ancak onların sakatlık gibi geçerli bir mazeretleri var. Özellikle alternatifi olmayan Brook Lopez’in sakatlığı Bucks’ı çok zorluyor. Sezona kötü giren Brooklyn Nets, ilerleyen haftalarda toparladı. Golden State gerek hücum gerek savunmada gösterdiği performansla zirve adayı olduğunu gösterdi. İstikrarlı çizgisini sürdüren Phoenix Suns ve Utah Jazz diğer favori ekipler. Şu ana kadar oynanan maçlar sürprize açık bir sezonun bizi beklediğini gösterdi.
Gelelim bireysel performanslara; MVP seviyesinde performans sergileyen üç oyuncu var. Bunlardan ilki maç başına 29.5 ortalamayla sayı krallığının zirvesinde yer alan Stephen Curry ama hemen ardında Durant var. Krallık birbirine çok yakın oranlarda skor bulan iki yıldız arasında sürekli el değiştiriyor. Curry kariyerinin son baharında muazzam oynuyor. Her zaman olduğu gibi üç sayılarda ligin rakipsiz oyuncusu. Maç başına 5.4 isabetle toplamda 85 üç sayı isabetiyle bu alanda NBA’in zirvesinde. Dün 13 sayı geriden gelip farklı kazandıkları Cavaliers maçında tam 9 üç sayı isabeti kaydetti. Hem de % 56 isabet yüzdesiyle. Bunların yanında 6.1 ribaunt ve 6.5 asist ortalaması yapıyor. Bu sene savunmada daha verimli. Stephen Curry savaşçıların yeniden zirve adayı olmasında ana etken. Bir lider nasıl olunmalı dersi veriyor. Sorumluluk alıyor, çabasıyla takım arkadaşlarını ateşliyor, paslarıyla katkı yapmalarını sağlıyor. Adeta çölde vaha gibi. Sahada bulunması bile rakip savunmalar üzerinde o kadar büyük tehdit ki ne yapsanız durduramıyorsunuz. Gerek toplu gerek topsuz oyunda mükemmele yakın bir hücum performansı var. En fazla yapabileceğiniz onu yavaşlatmaya çalışmak. Bunun için ikili hatta üçlü sıkıştırma getirmeniz ama konsantrasyonunuzu bir an olsun kaybetmemeniz gerek. Bir saliselik boşluk potanızda üç sayı görmenize yol açabilir. Curry’nin yarattığı bu tehdit Jordan Poole, Nemanja Bjelica, Damian Lee, Andrew Wiggins, Otto Porter gibi oyuncuların kolay sayı bulmasına yol açıyor. Egosuz, ayrıcalık istemeyen, asist yapan, kolay sayı şansı bulmanıza yol açan bir yıldızla kim oynamak istemez ki! Golden State’in rotasyon oyuncuları kazançlarından Curry’e pay vermeli.
Sayı krallığında zirveyi Stephen Curry ile paylaşan Kevin Durant sezona görkemli başlangıç yapan bir diğer isim. 33 yaşındaki basketbolcu maç başına 8.1 ribaunt ve 5 asist ortalamasıyla oynuyor. % 41’le maç başına 2 üç sayı isabeti buluyor. Orta mesafeden % 61 isabetle 17.4 sayı kaydediyor. Faul çizgisinden maç başına bulduğu 5.6 sayı rakip savunmalar tarafından adeta nasıl dayak yediğinin göstergesi. 2.13 boyu, uzun kolları, top hakimiyeti ve durdurulamaz şutuyla Brooklyn Nets’i tek başına sırtlıyor. Kevin Durant’ı diğer süper yıldızlardan ayıran özellik aynı zamanda iyi savunmacı olması ve savunma konsantrasyonunun yüksek olması. Nets gibi boyalı alan savunmasında çok kötü bir takım için onun katkısı vazgeçilmez. Maçın bir bölümünü 4 numara oynayarak boyalı alan savunmasına önemli katkı yapıyor.
Bu iki yıldız kadar estetik yeteneğe, şut mekaniğine, sürate sahip olmayan, kariyeri boyu katkısı oranında saygı görmeyen ve görmeyecek olan ancak Denver Nuggets için süper star katkısı veren Nikola Jokic bu sene de aynı çizgide devam ediyor. Maç başına 26.1 sayı, 13. 8 ribaunt ve 6.3 asist ortalamalarıyla Denver Nuggets’ın her şeyi durumunda. Sırp basketbolcunun takım içindeki yükü hep ağırdı ama bu sene işi biraz daha zor. Sezona zaten sakat olan Jamal Murray’den yoksun başlayan Nuggets’da Michael Porter JR da sakatlandı ve ne zaman döneceği belli değil. Takımda kapasitesi sınırlı Will Barton ve Monte Morris dışında birebirde skor üretebilen isim neredeyse yok. Denver’ın maç kazanması için Jokic’in skoru sırtlanması ve hücumu yönlendirmesi gerek. Aaron Gordon başta olmak üzere takımın geneli Jokic’in pasları veya ona gelen ikili sıkıştırmalarla boşluk bulmalarıyla sayı buluyor. Sırp basketbolcu bu görevi şu ana kadar başarıyla yaptı. Jokic’in basketbolunu tanımlamayacak en uygun söz “istikrar” olur. Özellikle 3-4 yılda belli bir çizginin altında kaldığı maç neredeyse yok. İstikrarlı biçimde katkı veriyor. Üstelik bütün bunları rakip savunmalardan adeta dayak yercesine sert müdahalelerine rağmen yapıyor. En son yaşanan Markieff Morris örneği hafızalarımızda. Savunmayla yavaşlatamayınca kasti sertlik yaparak kontrolden çıkarmaya çalışıyorlar. Bu konuda da çok sabırlı olduğunu belirtmek isterim. Markieff’e verdiği türden karşılığı hak eden çok sayıda faule maruz kalıyor ama Jokic sakin kalmayı başarıyor. Geçen yıl kazandığı MVP ödülü için bu sene de şansının olduğunu düşünüyorum. 2. turdan seçilen şişman genç geçen sene kilo verdikten sonra savunmada biraz daha iyi ve NBA’de tarih yazmaya devam ediyor.
Bu isimlerin dışında Milwaukee Bucks’lı Giannis Antetokounmpo, Chicago Bulls’lu DeMar DeRozan, Los Angeles Clippers’lı Paul George sezona formda başlayan ve sezon içinde MVP için adı geçebilecek isimler.
İSMAİL DURLANIK