Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.” demişti Atatürk. Ahlaklı sporcu, vefalı sporcu, alçak gönüllü sporcu, hayırsever sporcu.. Bu kavramlar benim için çok önemli. Allah vergisi bir yeteneği, çok çalışarak, özveride bulunarak ve yolundan şaşmayarak geliştiren kişilere her zaman bir saygım vardır. Sezarın hakkını sezara her zaman teslim etmek lazım. Ama onları sevmem içinde, onlara kendimi yakın hissetmem içinde spor ahlakına mutlaka sahip olmaları gerekir. Dünyanın yaşına göre en potansiyelli oyuncularından birisi olan Enes Kanter’in yeni okulunun coach’u John Calipari’yi hiç sevmem. Burada Calipari’nin geçmişini ve bu geçmişe olarak niye sevmediği yazmaya başlarsam bu yazı benim ömrümü aşar. Ancak mesela merak ediyorsanız, google’a girin ve şunları arayıp, tarayın.
“John Calipari, Marcus Camby, John Lounsbury, Wesley Spears, UMass”
“John Calipari, Dan Garcia, The Star-Ledger, Mexican idiot, Fred Berger”
“John Calipari, Derrick Rose, SAT, Reggie Rose, Free Travel”
“John Calipari, Refuse To Lose, UMass football, slogan, trademark”
“John Calipari, vacated, UMass, Memphis, Final Four”
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. En azından da bu kadar çok duman çıkmaz. Calipari ile ilgili en doğru yorumlardan birisini efsane coach Bobby Knight yapmıştı. Knight “Kentucky’de bir coach var, daha önce çalıştırdığı iki okulun da büyük ceza almasına neden oldu. Halen coach olarak da çalışabiliyor. Bunu anlamıyorum.” demişti. Calipari, hem Massachusetts Üniversitesini (1996), hem de Memphis Üniversitesini (2008) Final Four’a taşımıştı, ancak daha sonra iki takımda elde ettikleri dereceleri iade etmek zorunda kalmıştı. Ancak her iki üniversitede Calipari, cezalar gelmeden daha iyi şartlarda yeni bir iş bulmuştu bile. Calipari’nin “temiz” olduğuna kimse beni inandıramaz. Karda yürüyor iz bırakmıyor. Etrafında olan yanlışlar hep onun bilgisi dışında gerçekleşiyor. Kentucky Üniversitesi çok güçlü bir üniversite. UNLV’nin efsane coach’u Jerry Tarkanian, Kentucky-NCAA ilişkisiyle ilgili olarak kinayeli bir yaklaşımda bulunmuştu yıllar önce. Tarkanian, Western Kentucky Üniversitesi NCAA’lerden ceza aldığında “NCAA’in Western Kentucky’e ceza vermesi bir suçtur. Kentucky Üniversitesi bir günde Western Kentucky’nin bir yılda çiğnediği kuraldan daha fazlasını çiğniyor. NCAA, Kentucky’e çok kızmış ve Cleveland State’e verdiği cezayı 2 yıl daha uzatmış.” demişti.
Calipari’nin kişiliği bizi ancak bir yere kadar ilgilendirir. Onun Enes Kanter üzerinde nasıl bir ahlaki etkisi olacağı ailesini, akıl hocalarını ve kankalarını esas ilgilendirir. Ancak Enes Kanter gibi bir yeteneğin basketbolu açısından Calipari’nin altında ne kadar ilerleyeceği bizi yakından ilgilendirir. Tabii ki diyebilirisiniz ki, Emre Ekim’in Hürriyet gibi bir gazetenin ön sayfasında manşet olup hiç bir gelişme göstermediği, Cenk Akyol’ların, Emre Bayev’lerin, Hakan Demirel’lerin, Barış Hersek’lerin, Oğuz Savaş’ların ve sayısız yıldız adaylarının olabileceklerinin binde biri olamadıkları bir ülkede bundan sana ne? Oyuncuların leblebi gibi yutulduğu, bozuk para gibi harcandığı, boş damacanalar gibi doldurulduğu, bir basketbol düzeninde, ne olmuş bir iki çocuk daha olabileceğinin yarısı olamazsa? Biz yine vicdanımızı rahatlatalım, görevimizi yapalım ve geçmişte olduğu gibi de söylenmesi gerekeni söyleyelim. Düzen değişecek mi? Mümkün değil.
Calipari NBA’e oyuncuları hazırlıyor. İşte Calipari ile ilgili en büyük yanılgılardın en büyüğü. Geçen sezon Derrick Rose En İyi Çaylak Oyuncu ödülünü kazandı ve bu sezonda Tyreke Evans bu ödüle en yakın isim. İkisinin de NCAA’lerdeki coach’u Calipari’ydi. Böyle bir coach’u eleştirmek benim haddime mi? Bir kere Rose’u çok yakından takip ettiğim için söyleyeyim, liseden direk NBA’e girebilseydi ve o kural değişmiş olmasaydı, Rose yine en iyi çaylak seçilirdi. Memphis Üniversitesinde Rose’un oyununun zayıf yönlerinden hiç biri gelişmedi. Calipari bu oyuncunun kuvvetli yönlerini kullandı ve NCAA’de final oynadı. Tabii ki yapılanlar ortaya çıktıktan sonra okulun apoletleri söküldükten önce. Evans için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. İkisi de fizik olarak çok üstün oyunculardı ve Calipari bunu en iyi şekilde kullandı. Onlar Memphis’e değil de, her hangi başka bir okula da gitselerdi değişen bir şey olmayacaktı. İkisi de henüz lisedeyken bile o kadar büyük oyunculardı.
Calipari zamanında Memphis, bu iki oyuncu dışında 12 tane “blue chip”, “can’t miss prospect”, “thoroughbred” gibi sizin anlayacağınız çok büyük yetenek olan, hatta NBA olamaması bile zor gözüken lise oyuncusunu (Antonio Burks, Rodney Carney, Joey Dorsey, Chris Douglas-Roberts, DaJuan Wagner, Shawne Williams, William Kemp, Antonio Anderson, Robert Dozier, Sean Banks, Scooter McFadgon, ve Galatasaray’da forma giyen Darius Washington) transfer etti. Bunlardan altı tanesinin (% 50.0) NBA’e ulaşmasını sağladı Calipari, ancak hiç biri ses getiremedi. Bazılarının saha dışı rekorları (polisle problemler) saha içi başarılarından gazetelerde çok daha fazla yer aldı. Bazıları (McFadgon) Calipari’nin egosundan çabuk sıkıldı ve başka üniversiteye transfer oldu. Sonuçta Calipari bu oyuncuların hiç birini alıp yukarılara taşımadı. Onlardan faydalandı, onları maç kazanmak için kullandı, ama onların kendisinden faydalanmasına izin vermedi.
NCAA coach’ları eskiden “teacher” (öğretmen) olurdu. Oyuncuların gelişmesine, eksiklerini tamamlamalarına yol gösterirdi ve onlara destek olurlardı. Birçok eski toprak NCAA coach’u için oyuncu yetiştirmek, maç kazanmak kadar önemliydi. Zaten ilkini başardığında, ikincisi de zaman içinde geliyordu. Ancak şimdi kullanılmış araba satıcıları gibi coach’lar üredi. “Teach” değil “Preach” yaparak maç kazanıyorlar. Calipari’yi hiçbir kategoriye koymadan, Memphis’de burs teklif ettiği şu kalburüstü, ancak yukarıdaki kategorinin biraz altında kalan oyuncu listesine bir göz atın. Tanıdığınız oyuncu var mı? Calipari’nin sınıf atlatarak Türkiye’ye kadar ismini duyurduğu oyuncu var mı? İşte size liste;
Modibo Diarra, Arthur Barclay, Duane Erwin, Almamy Theiro, Ivan Lopez, Jeremy Hunt, Keena Young, Simplice Njoya, Andre Allen, Kareem Cooper, Tank Beavers, Doneal Mack, Pierre Niles, Hashim Bailey, Trevon Willis, Shawn Taggart, Jeff Robinson, Wesley Whitterspoon, ve Earl Barron. Evet, Barron’ı duydunuz değil mi? Tuborg’da bir sezon oynamıştı, sonra da Miami Heat ile üç sezon Shaquille O’Neal antrenmanda kendi fiziğine yakın biriyle oynasın diye forma giymişti. Barron üç sezonda toplam 82 maçta forma giydi. Yani Calipari oyuncu yetiştirme konusunda da öyle parlak bir karneye sahip değil. O sadece istediği oyuncuları görev yaptığı okula getirmekte başarılı. Enes Kanter özel bir yetenek. Özel bir oyuncu, özel bir sporcu ve özel bir insan olmasını diliyoruz. Enes zaten ilk turda seçilecek. Buna kimse engel olamaz. Enes zaten bu sezonu boş geçirdi, gelecek sezonu da boş geçirse yine ilk turda seçilecek. Milli takımlarda o kadar isim yapmış ki, aldığı yanlış kararlar (3 ay boyunca bir turist gibi ABD’ye gezip okul araması gibi) ve güvendiği yanlış akıl hocaları bile onun ikinci tura veya draft dışına düşmesine yetmeyecek. Ancak halen bardağın önemli bir bölümü boş, gönül isterdi ki onun o boş bölümü de iyice doldurup NBA Draft’ine öyle katılması. NBA draftine erken yaşta katılıp seçilebileceğin altında bir yerde seçilmek marifet değil.
Bunları yazdık, ancak Enes’in Kentucky forması giyip giymeyeceği bile kesin değil. Enes’in “recruitment” macerası bir yılan hikayesine döndü. Nike ile anlaşması var mı, yok mu? Okul ararken, Enes’in yolculuklarını, yediğini, içtiğini, kaldığı yerleri kim finans etti? Fenerbahçe Ülker onun hiçbir para almadığına dair gerekli belgeyi verecek mi? Draftexpress sitesinde geçtiğimiz günlerde Enes’in dört yıl boyunca $ 600.000 aldığı haberi yayınlandı sonra da mucizevi bir şekilde kayboldu. Her ne kadar Kentucky’nin kural değiştirtebilecek kadar NCAA’lerde gücü olsa da, birileri şu işe bir yakından göz atalım, masaya yatıralım demeyecek mi? Ben halen Enes’in bu maceraya neden girmiş olduğunu anlamış değilim. Bundan 4-5 ay önce ailesi NCAA isteğinin eğitim için, üniversite diploması için olduğunu söylüyordu. Kuşkularımız vardı, ama inşallah doğrudur ve doğruysa üniversitede dört yılını tamamlayıp diplomasını aldığında havalimanında biz karşılayacağız diyorduk. Şimdi bir yıl NCAA’lerde oynayacak ve NBA Draft’ine girecek deniyor. O zaman niye Calipari, niye gereksiz bu risk? Fenerbahçe Ülker’de bu sezon ve gelecek sezon aslanlar gibi oynar, Euroleague ve Beko Basketbol Ligi vitrinini de en iyi şekilde kullanır ve 2011 Draftinin ilk seçilen oyuncusu olurdu. İlk beş seçilmesi gereken, Enes yaşındayken kendi yaş grubunda Dünyanın en iyi 1-2 yeteneğinden birisi olarak gösterilen Ersan Ilyasova’yı ikinci tura sarkıtan zihniyet yine hortladı. Ersan ile birlikte oturup 3-4 yılda kaybolan paralarını birileri hesaplasa, yıldız oyuncumuz bunalıma girer. Çok özel yeteneklerimiz oluyor, bunları çok özel yıldızlara çevirmekte zorlanıyoruz. Hatta boşa kürek çekiyoruz. Bu çocuklarımızı kimlere teslim ettiğimiz konusunda niye bu kadar dikkatsiz, önemsemez ve hovarda davranıyoruz. Hem ülkemizde hem de yurt dışında!