Sakatlık, hastalık, diskalifiye edilen, yasaklı madde kullanan derken; Galatasaray’ın dev maça çıkarken, kağıt üzerindeki tek forveti, takıma son katılan isim Markoishvili’ydi. Ama dedik ya, bu sadece kağıt üzerineydi. Markoishvili’nin 5. dakikada 3 faule ulaşmasıyla forvetsiz kaldı diye düşündüğümüz Galatasaray’da bu görev 2.06’lık Macvan’a verildi.
Galatasaray üç uzunla sahadaydı ve bu düzen bir iki dakika içinde, ribauntlardaki ezici bir üstünlükle birlikte 10-0’lık seriyi getirdi. Macvan, ya risk edildiğinde dışarıdan cezayı kesti, ya da kendisinden 15-20 santim kısa savunmacılarını da sırtına alıp, potaya kadar gitti. Zaman zaman alan savunmasına dönerek rakibin hızını kesmeye çalışan Efes, her defasında da Arroyo’nun ustalığına karşı teslim bayrağını çekti. İşte o anda, maç öncesi çoğu kişinin şans tanımadığı Galatasaray, galip gelebileceğini gösterdi, hem oyuncular inandı, hem de tribünler oyunun içine girdi.
3 uzun çok riskli bir seçimdi belki ama savunmada önlemini almıştı Ataman. Geçtiğimiz sezon Beşiktaş’ın başındayken Oktay Mahmuti’li Galatasaray’a karşı yaptığı değişmeli adam savunmasını bu kez Galatasaray’ın başında, yine Oktay Mahmuti’nin Efes‘ine karşı uyguladı, topu içeriye sokturmadı.
Efes bu düzende ribauntları tamamen rakibine teslim ederken, hücumda da topu dolaştırmak yerine, hemen potaya atmaya başladı. Belki son dakikalarda yapılan baskı, daha erken düşünülseydi, bu düzen cezalandırılırdı ama Efes, uzun süre kaderine razı oynadı.
Ergin Ataman, şartlar ne olursa olsun, bir çözümün olabileceğini, geçtiğimiz sezonki Beşiktaş mucizesinin ardından bu sene de Galatasaray’da gösterdi. Tabii ki onun taktikleri kadar, oyuncuların da kendilerinden istenenleri harfiyen yerine getirmeleri çok önemliydi. Ndong boyalı alanda rakiplerini adeta ezdi. Macvan çok yabancı olduğu bir pozisyonda devleşirken, Arroyo, Engin, Ender, Ersin ve Furkan mücadelenin kralını gösterdi. Bu zor şartlar altında kazanan Galatasaray, tebriklerin en büyüğünü haketti.