Murat Özyer’in “Türk Basketbolunun 2021′e Yol Haritası” video röportaj dizisine Nihat Mala konuk oldu.
Daha önce Aydın Örs, Nur Germen, Cem Akdağ, Ercüment Sunter, Ömer Uğurata, Aziz Bekir, Dr.Cem Gökçe, Nedim Karakaş, Özhan Çıvgın, Ufuk Akyüz, Burak Bıyıktay, Doğan Hakyemez, Hayri Solmaz, Çoşkun Teziç,Tamer Oyguç, İnan Şefkatli, Levent Polat, Ömer Kart,Hakan Yavuz, Burak Gören,Hilmi Taşer görüşlerini paylaşmıştı.
Trabzonspor MP Genel Menajeri Nihat Mala hazırlık kampı yaptıkları The Green Park Kartepe’de periscope yayını yaptık.
Murat Özyer: Bu sene farklı yapıda bir takım kurdunuz. Bu seneki Süper Ligi ve Trabzonspor Medical Park'ın hedeflerini konuşarak başlayalım.
Nihat Mala: "Geçen seneden farklı bir takım kurmamızın sebebi koç değişikliği oldu. Geçen sezon Nenad Markovic vardı. Bu sezon Sergei Bazarevich ile devam edeceğiz. Şu anda Rus milli takımının başında. Avrupa Şampiyonası elemeleri oynuyorlar. Onlara da buradan başarılar diliyorum. Onun oynatacağı basketbol ve istediği oyuncular doğrultusunda takımı kurmaya çalıştık. Şu anda üç tane daha yabancı oyuncu takviyesi yapacağız. Baktığınızda geç kalmış gibi görünüyoruz. Herkes hemen hemen takımlarını tamamladı. Kulüp olarak bir projenin peşindeyiz. Avrupa'da kimsenin yapamadığı bir şeyi yapmaya çalışıyoruz. Eğer becerebilirsek ondan sonra üç tane oyuncu takviyesi yapacağız. Bu iş olumlu sonuçlanmazsa normal piyasaya dönüp oradan tekrar oyuncu bakmaya başlayacağız."
Murat Özyer: Kısa bir süre önce Harun Erdenay başkanlığındaki Türkiye Basketbol Federasyonu 1992 senesinden sonra bir Arama Konferansı yapıp basketbol camiasının içinde olan 90 kişilik bir grubu davet etti. Sen de oradaydın. Hem oyunculuk hem de idarecilik yaptığın için sürecin çok içindesin. Bu konferansı nasıl buldun?
Nihat Mala: "Gerçekten oraya gelirken nasıl bir şey yapacağımızı ya da nasıl çalışacağımızı bilmiyordum. Yani amacı biliyorduk ama içeriğini bilmiyorduk. Organize eden şirket gerçekten mükemmel organize oldu ve herkesin tecrübesinden yararlanıp, fikir aldılar. Oradaki çalıştayda gördüğüm şuydu. Basketbol ailesi ne kadar birbirine kızsa da, küsse de orada amaç basketbol olunca gördük ki herkes birbiriyle sarılıp, fikir alışverişinde bulundu. Orada herkes kimliğini bir kenara koyup iki gün boyunca 'basketbol için ne yapılabilir'i konuştu. Bence çok faydalı geçti ve aşama da kaydedildi. Çok değerli fikirler ve projeler çıktı. Duayen Aydın Örs oradaydı, Ergin Ataman'ın gelmesi önemliydi. Yalçın Granit'in de 82 yaşında oraya gelip bizimle olması müthiş bir şeydi. Federasyon başkanımızın da konferansın sonuna kadar orada kalması ve herkesle iletişim halinde olması hem kaliteyi artırdı hem de araştırılması istenen konunun bir yere kadar gelmesini sağladı. Orada ara başlıklarda 17-22 yaş arasındaki gençlerimizin nasıl basketbola biraz daha zaman bulabileceği, yabancı sınırlamasının olup olmaması tartışıldı. Basketbol kulüplerinin temsilcileri, basın, yönetici olan ya da olmayan herkesin fikirleri vardı. Bu doğrultuda üç dört başlık altında toplanıp bu çalışma federasyona gönderildi. Çalışma yapıldıktan sonra bir daha toplanacağız galiba. Artık bundan sonra top federasyonda."
Murat Özyer: Söylediğin gibi federasyon başkanının birinci günden son dakikaya kadar odanın içinde olması ve herkesle sıcak ilişkileri aslında o şapkaların kenara konulmasının da büyük sebeplerinden biri oldu. Efe Aydan ve Ali Limoncuoğlu da önemli rol oynadı.
Nihat Mala: "Çok değerli basketbol adamları oradaydı. Herkes fikrini beyan etti ve çok iyi oldu. Bu çalıştaya bazı insanlar neden katılmadığını ve tarihini eleştiriyorlar. Onlar adına da bir açıklama yapalım. Organizasyonu yapan şirketin boş tarihi yokmuş. O yüzden 31Ağustos -1 Eylül tarihlerinde yapılmış. Aralık ayında biraz daha geniş katılımlı olacak. Onlar da tüm antrenörler ve genel menajerlerin katılabilmesini istiyorlar."
Murat Özyer: Senin orada aslında farklı bir önerin oldu. Bundan sonraki toplantında başka bir konunun da tartışılmasını istedin. Bu da 'Kulüpler birkaç sezondur neden yabancı antrenörlere yöneldi?' sorusuydu. Bunun tartışılmasını istiyorsun. Muhtemelen belli tespitlerin var bu konuda.
Nihat Mala: "Şimdi 17-22 yaş arasındaki çocukların basketbol oynamasını istiyoruz. Ama onların oynaması için bu çocukları oynatacak antrenör gerekiyor. Bu antrenör başarı odaklı mı olacak yoksa oyuncu yetiştirmeyi mi hedefleyecek? Yabancı antrenör koyduğunuz zaman hiçbiri dönüp sizin altyapınıza bakıp 'Orada kaç tane oyuncu var? Bunların kaç tanesini A takımda oynatırım?' demiyor. Sonuç olarak adam Türkiye marketine girmiş ve burada ne kadar uzun süre kalırım diye ona bakıyor. Ona göre kadro kuruyor. Biz aslında yabancı antrenörlerle kültürümüzden uzaklaşıyoruz. Şu anda 21 tane başantrenör ve yardımcı antrenör olduğu söylendi. Türk antrenörlere baktığımızda ki sen de dahilsin. Bırakıp, uzaklaşanlar oldu. Aslında sizden başlamak lazım. Neden antrenörlüğü bıraktınız? Neden sizin yerinize yabancı antrenörler geldi? Aslında bunun da araştırılması lazım ve o yüzden ben bunu söyledim. Türk antrenörleri de denemek lazım. Şu anda boşta olan çok değerli Türk antrenörler var. Belki onların kalitesinde olmayan yabancı antrenörler kulüplerde görev yapıyorlar. Belki burada TBF, TÜBAD ile birlikte bir çalışma yapabilir. Bunun ciddi bir biçimde masaya yatırılması gerekiyor. Aydın Ağabey güzel bir örnek vermişti. 'Ben bu kadar kariyerime rağmen İspanya'ya gitsem antrenörlük yapamam' dedi. 'Neden? Birçok kritere uyuyorum ama son beş yıldır çalışmadığım için belki de yaşımdan dolayı bana antrenörlük yaptırmayacaklar. Aydın Örs bizim için çok değerli bir antrenör. Bugün 'Ben geliyorum' dese Türkiye'deki bütün takımların başına geçer. Bizim kendi ülkemizin basketbol değerini biraz artırmamız gerekiyor. Her kapıyı çalanın gelmemesi lazım. O yüzden bunu belirli kriterlere bağlamak gerekiyor diye düşünüyorum. Takımlarda altı yabancı, antrenörler yabancı… Tamamen yabancılaşıyoruz. Buna rağmen de altın jenerasyon dediğimiz 17-22 yaş arası gençlerin takımlarda oynamasını bekliyoruz. Artık bir şeylere sıfırdan başlamak gerekiyor. İspanya haricinde milli takımlarda başarılı olup kulüplerde başarılı olamayan bir sürü ülke var. Kulüpleriyle başarılı olup milli takımlarda başarı yakalayamayan ülkeler var. Biz bunun neresindeyiz? Milli Takım mı kulüpler mi? Bunu hep beraber bir dengeye getirmek lazım."
Murat Özyer: Eğer basketbol ülkesiyseniz milli takımları ile, takımları ile, hakemleriyle ve diğer unsurlarıyla hep Avrupa ve dünyanın gündemine oturmanız lazım. Biraz yabancı konusundan sonra bunu böyle düşünmeye başladık. Bence tartışılarak bu bir dengeye gelecek. Camiamızda yeterli sayıda akıllı insanlar var. Federasyon da bunu tartışmaya açarak gerekli bir adımı attı.
Nihat Mala: "Ben yabancı sayısını düşürmeye tamamen karşıyım. Sayıyı düşürerek o çocukların oynayabileceğini düşünmüyorum. Biz yabancı oyuncunun var olduğu sistem o oyuncuları sistemin içerisine nasıl koyup, nasıl oynatabiliriz ona bakmamız lazım. Biz buraya bir yabancıdan geldik. 1, 1+1, 2, 2+1, 3, 3+2, 4+1… Buralardan geldik. Hep deneye deneye geldik. 3+2 olsun ve kıta dışı kuralı olsun dedik. Bütün Amerikalılar kıta dışı pasaportu almaya başladılar. Bir sürü Amerikalı'nın elinde şu anda bile Bosna-Hersek, Azerbaycan pasaportları var. Yani onlar yine gelecekler. Seneye diyelim ki dört yabancıya düşürdük. 4+1'de oynayacak oyuncular yine belli."
Murat Özyer: Şu anda altyapı milli takımları dahil herkes oyuncudan çok takıma yatırım yapıyor. Bu da yetenekleri gelişmiş oyuncuların yukarıya gelirken sayısının azalmasına sebep oluyor.
Nihat Mala: "Bir de şöyle bir şey var. Altın jenerasyon dediğiniz oyunculara baktığınızda yıldız yetiştirmemiz lazım. Hidayet Türkoğlu, Mehmet Okur, Ersan İlyasova birer yıldız. Bu oyuncuları çıkarmamız lazım. Bir takımda 10 kişi birden yıldız olmuyor. Yardımcı oyuncular oluyor. Bunu yapmak için yabancıları keselim, yabancı antrenörlerin hepsini atalım. Türkler oynasın. O zaman rekabet azalacak. Buralara kademe kademe geldik. Biz lig kurulu toplantılarında Avrupa'da başarılı olabilmek için yabancı oyuncu almanın şart olduğunu söylüyorduk. Buralara bu yüzden geldik. Tabii kötü mü oldu? Olmadı. Yabancı oyuncuların katılımı kulüpler bazında başarı getirdi. Bunu milli takıma taşımak lazım."
Murat Özyer: Bu söylediğin şey planlamaya giriyor aslında. Yetenek havuzu var ama nasıl bir kariyer planlaması yapacaksın? Federasyondan her zaman kulüpler bir şeyler istiyor. Federasyon bir kısmını veriyor, bir kısmını vermiyor. Bu planlamayı yapacak bir basketbol aklının da olması gerekiyor. Bir yön verecek, 'Biz dört senelik planlamayı yapıyoruz. Hedefimiz de şu şampiyona ve şunlar' gibi.
Nihat Mala: "Seçimler var. Seçimlerden sonra federasyonun dört yıllık master projeyi hayata geçirmesi lazım."
Murat Özyer: Yabancı antrenör konusunda bir şeyler söylemek istiyorum. Sen iki senedir yabancı antrenörlerle çalışıyorsun. Türk ve yabancı koçlar arasında anlayış olarak bir farklılık görüyor musun?
Nihat Mala: "Markovic bize geldiğinde çok tecrübesi olan bir antrenör değildi. Trabzon'a geldi ve iyi kurulmuş bir takımla başarılı olduk. Tarihimizde ilk defa playoffa kaldık ve yarı final oynadık. EuroChallenge'ta Final Four ve finale kadar gittik. Geçen yıl da ligde kötü başladık ama EuroCup'ta ciddi maçlar oynadık. Başarısız bir antrenörlük dönemi geçirmiş gibi değil. Geçtiğimiz dönemde kendi kulübümüz açısından baktığımızda bazı dönemlerde bir takım sıkıntılar oluyor. Oyuncuların uyumu, oyuncu Trabzon'a adapte olamıyor. Antrenör ile oyuncu anlaşamıyor. Bunları gidermeye, minimuma indirmeye çalışıyorsunuz. Bazen başarıyorsunuz ama yine de işler tıkanıyor ve sonunda ayrılıklar başlıyor. İşin içine ekonomik sıkıntılar da girdiğinde artık süreç ızdırap haline dönmeye başlıyor. Bu süreçte antrenör – oyuncu ilişkileri yıpranıyor ve bu noktadan sonra geri dönmek çok zor oluyor. Geçen sene böyle sıkıntılar yaşadık. Şimdi 'Niye Markovic'ten sonra Bazarevich?' dersen… Şimdi basketbol geçmişi olarak baktığınızda çok daha iyi bir kariyeri var. Biraz da yaşadığımız kültere yakın antrenör seçmeye çalışıyoruz. Bir İtalyan koç getirsek kültür şoku yaşayacağını düşünüyorum. Rus, Yugoslav, Sırp bir antrenör getirdiğinizde buraları daha iyi biliyor."
Murat Özyer: Trabzon futbolla yaşayan bir şehir olarak konuşulur. Herkes futbolu nefes almak, su içmek gibi görüyor. Son dönemde basketbol organizasyonu da son derece ciddi bir yapılanma sürecine gitti. Avrupa'da bir takım başarılı sonuçlar geldi. Artık basketbol da futbolun peşinden gelip Trabzon'u bir spor şehri haline getirmeye başladı. Geçen sezon bir takım sıkıntılar yaşandı. Yeni sezon başlarken benzer sıkıntıların yaşanmaması adına ne gibi mesajların olacak?
Nihat Mala: "Trabzon büyük bir spor şehri. İnsanlar kulübü çok yakından takip ediyorlar. Futbol daha ön planda görünüyor ancak şöyle bir örnek vereyim. Kulübümüz voleybol ve hentbol şubesini kapatma kararı almıştı. Bunu niye söylüyorum? Trabzon halkının sporu ne kadar yakından takip ettiğini belirtmek için… İnanılmaz bir baskı geldi. Zannediyorsam kulüp de voleybolu kapatmaktan vazgeçti. Trabzon hem şehir olarak güzel bir şehir ve insanları spora aşık insanlar. Trabzon'un sıkıntısı biraz uzakta olması ve medyanın alakasının az olması. Trabzon'da bir sürü spor organizasyonu var ama medyanın ilgisi yeterli değil. Trabzon'a karşı ön yargı var. Geçen sezon bir Efes maçımız var. Maçtan sonra arayıp özür dilemek, hata yaptık demek başka bir şey. Maçın içerisinde o hataları yapmak başka bir şey. Kazandığımız maçı elimizden aldılar. Bunu bilerek mi yaptılar? Tabii ki bilerek yapmadıklarını düşünüyoruz ama biz orada ciddi puan kaybettik. Salonu dolduran insanlar da haksızlık olduğu zaman agresifleşiyor. Trabzon taraftarı hakemlere, rakiplere saldıran taraftarlar değil. Onlar sahada mücadele eden bir takım istiyor. Trabzon'a maç yönetmeye gelen hakemlerin de ön yargılı olduğunu düşünüyorum."
"Kartepe bugüne kadar geldiğim en iyi kamp yerlerinden bir tanesi"
"Ayrıca Kartepe'deki bu organizasyonla ilgili şunu söylemek istiyorum. Ben Kartepe'ye ilk defa geldim. Bundan önce gittiğimiz başka kamplar vardı. Bugüne kadar geldiğim en iyi kamp yerlerinden bir tanesi. Otelin organizasyonu ve salonlar çok güzel. Kondisyon salonu olsun, basketbol salonu olsun buradaki her şey kamp için iyi düşünülmüş. Fırsat olursa önümüzdeki yıl yine buraya gelmek isteriz."
Röportaj: Murat Özyer
Metne Çeviren: Murat Köse
Kaynak: Basketfaul