Gel de isyan etme / GÖKHAN TÜRE

İstediğin kadar iyi savunma yap, eğer 18 top kaybı yapıp rakibe 19 hücum ribaundu veriyorsan “ağzınla kuş tutsan” o maçı kazanma şansın yoktur.
Üstüne üstlük rakip bir de çeyrek finalde İspanya'dan sonra eşleşmekten en çok sakındığın, basketbol mantalitesiyle 'en ters gelen' Sırbistan ise fazla söze görek yok! Tüm bunların yanında Periler'in özünde yer alan 'direniş ve pes etmeme' gibi 'karakteristik' özellikler de 40 dakika boyunca kopuk kopuk sahne alınca yenilgi kaçanılmaz oldu. Işıl baskıda bunalıp, Nevriye erken faul problemine girip, Birsel 7 top kaybı dışında ortalarda görünmeyince Periler'in 3 temel direği devre dışı kaldı. Sadece Sanders çırpınırken, Ana Dabovic neredeyse tek başına takım gibi Sırplar'ı sırtladı.
Her şeye rağmen son periyodun başında müthiş savaşımla 9-0'la farkı 7 sayıya çektik. O anda da zaten 'berbat' ve taraflı düdüklerle maçın içine eden Danimarkalı ve Kanadalı hakemler akıl almaz bir teknik faulle adeta direnişe 'dur' dediler.
Hakemler FIBA nezdinde geçmişten gelen alışkanlıklara devam ediyor anlaşılan!.. Yıllar boyu Sırp ve Yunan başkanların 'keyfine göre' düdük çalan bu hakemler artık başlarında bir Türk başkan (Turgay Demirel) olduğunun farkına varmalı. Çok şey istemiyoruz. 'Adalet' olsun; yeter!..
Dün son derece barışçıl ortamda olay çıkarmayı başaran bir avuç Sırp 'çapulcunun' salondan mutlu ayrılması ise açıkçası üzüntümüzü ikiye katladı. Buraya çifte hedefle gelmiştik. Madalya elden gitti, şimdi elimizde olimpiyat hedefi kaldı. Olimpiyat elemelerine katılabilmek için artık Periler'in hedefi arka arkaya iki maçı kazanıp turnuvayı ilk beşin içinde tamamlamak olacak.