Fenerbahçe, ikinci çeyreğin sonundaki 5 dakikada kopardığı "kusursuz fırtına" ile ezeli rakibi Galatasaray Odeabank'ı bir kez daha eli boş yolladı Ülker Arena'dan…
Aslında Kanarya, bilindik sertliğinden uzak başlamıştı maça… Üstüne üstlük o tüm sezon boyunca, özellikle de Euroleague maçlarında izlemeye alıştığımız o tribün baskısı da yerini sükunete bırakmıştı. Ama tıpkı geçen yılki çeyrek final serisinde olduğu gibi, ateşi yakan taraf Galatasaray cephesi oldu. Ataman'ın, Sarı-Lacivertli taraftarların daha önceki derbilerden "alerjisi" olduğu Göksenin'i sahaya sürmesiyle işin rengi değişti. Tabii ki bu bilinçli bir hamle değildi. Ama tüm gözlerin üzerinde olduğu, tribünlerin adeta "yanlışını aradığı" bu süreçte Göksenin'in, Sloukas'a yaptığı sert faul sonrasında yaşanan gerginlik Kanarya'ya yaradı. Milli oyuncu adeta uyuyan devi uyandırdı. Tribünlerle birlikte Sarı-Lacivertli oyuncular da silkinince, aradaki kalite farkı da açığa çıktı. 14.29'da Sinan'ın üçlüğüyle fark iki sayıya indikten sonra, 5 dakika içinde Melih, Vesely, Dixon ve Antic'li 19-2'lik müthiş seriyle fark 19 sayıya yükseldi. Ve Kanarya, 300 saniye içinde Sarı-Kırmızılılar'ın maçı kazanmaya olan inancını dibe vurdurdu.
Kalite farkı dedik… Özellikle boyalı alanda Vesely-Udoh ikilisini eşleyecek kalitede uzunu olmayan Galatasaray'ın zaten farklı kaybetmesindeki en önemli faktör de buydu. Ama şunu da eklemek gerek. Fenerbahçe, dün o beş dakikalık dilim haricinde, 35 dakika boyunca 2. viteste oyunu rölantide tuttu. Sarı-Lacivertli oyuncular, özellikle işin savunma kısmında oyunun belli dilimlerinde sahaya çok da enerji koymadılar. Bazen de paylaşımda aşırıya kaçıp, hücumda çok eveleyip gevelediler.
Dün skor üretiminde Bogdanovic'in görevini kaptan Melih üstlenmişti. Milli yıldız, kenardan gelip, 5 dakikalık fırtınada başrolü oynadı. Dixon ve Datome de rakibin geri gelmeye çalıştığı anlarda "sigorta" görevini yerine getirince, Kanarya, çeyrek final serisinden çok da farklı olmayan, hatta "kolay" diye tabir edilecek bir derbi galibiyetiyle bir adım öne geçti.
Galatasaray cephesinde ise Eurocup şampiyonluğu sonrası bazı oyuncuların fiziksel düşüşünü, Pınar Karşıyaka serisinden sonra dün de gözlemledik. Özellikle Lasme'nin yine "çok kolay" faul problemine girmesi, Sarı-Kırmızılılar'ın zaten sıkıntılı olduğu pota altında elinin iyice zayıflamasına yol açtı. Ama neredeyse tüm sezon bu bölgede tek başına "cengaver" gibi takımı sırtlayan bu oyuncunun "biyonik adam" olmadığını da unutmamak gerek. Onun sahada olmadığı süreçte Davis'in katkısı ve McCollum'un birebirlerdeki becerisi ise Galatasaray'ı son 5 dakikaya kadar oyunun içinde tutan "yegane" faktördü.
Seri daha yeni başladı. Henüz 1 maç geride kaldı. Ancak dünkü oyun bir kez daha gösterdi ki, Fenerbahçe'nin ezeli rakibine Ülker Arena'da kaybetmesi normal şartlarda pek olası görünmüyor.
Kaynak: Habertürk



