Her takım düşüş yaşayabilir… Şutlar, turnikeler, serbest atışlar kaçabilir… Kötü bir dönemden geçiyor olabilirsiniz… Bunlar basketbolun içinde olan, uzun maratonda olağan şeyler…
AMA…
Eğer sahada dünkü kadar amaçsız, anlamsız şekilde mücadele etmekten kaçınan, direnç koyma zahmetini göstermeyen, hırsını, kazanmaya olan inancını kaybetmiş, her yönüyle “tel tel dökülen” bir takım haline gelmişseniz eğer, sorun büyüktür… Daha da önemlisi sorunu saha içinde aramak da bu görüntüde pek mantıklı durmuyor. Coach aynı coach… Oyuncular aynı oyuncular… Eğer takım kimyası üst üste gelen 1-2 sakatlık ve birkaç yenilgiyle bu kadar kolay dağılabiliyorsa ve daha da vahimi “toparlanacak gibi görünmüyorsa” sıkıntıyı sahada değil, saha dışında aramalı…
Zalgiris, en etkili silahı Keenan Evans’ı daha ilk dakika dolmadan sakatlığa kurban vermiş… Fırsat, altın tepsi ile Fenerbahçe’nin önüne gelmiş… Ama değerlendirmece “mecali” yok!.. Sarı-Lacivertliler’in ilk yarıdaki görüntüsü “içler acısıydı”… İkinci yarıda ise “korkunç”!.. Motivasyonun “yerlerde süründüğünü” görmek için devre sonundaki istatistiklere de bakmak yeterli… Bırakın 3 sayı çizgisinin gerisinden (2/10, % 20), pota dibinden (10/21, % 47,6) kaçırmayı, serbest atış çizgisinden bile (4/11 % 36,4) “karavana” atmak, maçı nasıl bir konsantrasyonla (!) çıkıldığının da en net göstergesiydi…
İkinci yarıda reaksiyonu, vermesi gereken Fenerbahçe BEKO değil yine Zalgiris gösterdi!.. 5 dakika içinde farkı 28 sayıya kadar çıkarıp, bir daha da arkasına bakmadı… Hemen her hücumda Sarı-Lacivertliler’in son dönemdeki “yumuşak karnı” boyalı alan savunmasını hedef aldılar. Sürekli potaya atak ettiler, topu çoğu zaman Birutis’e, bazen de Smits ve Hayes’e indirip, mükemmel bir pas trafiğiyle neredeyse kusursuz hücum ettiler. Zaten kapasitelerinin “sınırlı” ancak çok dengeli, savaşçı, skordan bağımsız mücadeleyi bir an olsun bırakmayan bir takım olduklarını hep vurguluyoruz… Skorda çift haneyi bulan 4 ismin de Litvanyalı olması ayrıca üzerinde durulması gereken önemli bir detay bence…
Üst üste 5., son 7 maçta 6. yenilgi sonrası sıcağı sıcağına Euroleague TV’ye konuşan coach Itoudis, oyuncularını kastederek “Aynaya bakmamız gerekiyor” dedi. Bu konuda çok haklı… Ancak motivasyonu bu kadar dibe vurmuş takımı ayağa kaldırması gereken de ta kendisi… Uyguladığı rotasyonu haftalardır eleştiriyoruz… Bence takımın bu hale gelmesi, sezon başında dağıttığı rollerin, oyuncuların aldığı sürelerinin belirgin biçimde değişmesi ile de bağlantılı… Dün yine savunmada o kadar sıkıntı yaşarken, Şehmus’un yüzüne bile bakmadı Itoudis… Ne zaman fark 28’e tırmandı, ondan sonra “kurtarıcı” olarak sahaya sürdü O’nu… Yunan coachun ne yapmak istediğini, neyi hedeflediğini çözemiyorum… Sanırım bir ayna da kendisine lazım!..
Tabii Zalgiris’in 20 farklı galibiyetini sadece Fenerbahçe’nin kötü oyununa bağlamak da haksızlık olur… Litvanya temsilcisi, dersini çok iyi çalışmış… Son derece motive bir şekilde oyuna baştan sona hükmeden taraf oldular. Her maç gösterdikleri mücadele, savaşım ve direncin yanına bu maçın ikinci yarısında biraz da Fenerbahçe’nin davetiyle “özgüveni” de ekleyince fazlasıyla hak ettikleri bir galibiyet elde ettiler. Ulanovas, Brazdeikis, Dimsa, Birutis ve tabii Lekavicius gibi yerli oyuncularıyla fark yaratmaları da bence onlar adına çok değerliydi…