Sene 2006… Milli Takımımız Japonya’da Dünya Şampiyonası'nda mücadele ediyor ve maçları NTV kanalı yayınlıyor. Maçı anlatan spiker sevgili Murat Kosova. O tarihte ben de faal hakemim. Maçı izlerken Murat Kosova’nın bilip-bilmeden aşırı hakem eleştirilerinden o kadar rahatsız oluyorum ki, dayanamayıp NTV spor müdürü Fuat Akdağ’ı arıyorum.
Ve Akdağ’a diyorum ki, takım hepimizin takımı, hepimiz kazanmak istiyoruz. Ancak sorumlu kişiler sorumluluklarının bilincinde hareket etmeli. Murat Kosova maçları anlatırken olayı sadece hakemlerin bizim takımımıza / takımlarımıza düşman olduğu ve tek şansımızın hakemleri yenmekten geçtiği algısı yaratma çabalarının Türk sporuna zarar verdiğini, bu çoğunluğu eğitimsiz ve sadece aidiyet duygusu ile toplumda var olmaya çalışan cahil ve fanatik insanların, maçı anlatan ve o an için konu ile ilgili kanaat önderi olan kişinin yarattığı algıdan etkilenerek, yarın yurt içindeki müsabakalar sırasında da ait olduğunu zannettiği kulübü için en ufak bir olumsuzlukta olay çıkardığını, dolayısı ile bu anlamda o an için kanaat önderi olan kişilerin ağzından çıkanı ölçüp biçmeleri gerektiği hususunda bir görüşme yapıyorum.
Ve sevgili Fuat Akdağ (ki kendisi ile tanışmam, şimdiye kadar da bu telefon görüşmesi dışında hiç bir kontağım olmamıştır) diyor ki; “Hocam hassasiyetinizi anlıyorum ve size hak veriyorum. Bu konuda arkadaşlarımla konuşacağım ve kendilerine ileteceğim. Bize önemli bir uyarıda bulunduğunuz için teşekkür ediyorum. Belirttiğiniz konu kesinlikle bizlerin de dikkat etmesi ve hassas davranması gereken bir durum, tecrübeli bir hakem olarak yapmış olduğunuz uyarı için teşekkür ederim." Bende nazik yaklaşımı için kendisine teşekkür ediyorum ve konu kapanıyor.
Ancak bu sezon NTV tekrar maç yayınlarına başladığında Murat Kosova ile birlikte eski oyuncu, antrenör ve yorumcu arkadaşım İhsan Bayülgen maç anlatırken, yine aynı davranışları sergileyince, onlara da, yeniden göremedikleri bir pencere açmak için uyarı dolu bir yazı yazıyorum. Netice ise doğruyu bulmak adına tartışmak yerine koca bir alınganlık..!
EUROLEAGUE FİNAL-FOUR
Ve geliyoruz Euroleague finaline. Fenerbahçe’nin tarihi bir başarı kazanacağına olan inancımız ile buna canlı şahitlik yapmak için kalkıp Berlin’e gidiyoruz. Ancak takımımız oynadığı her iki maçta da gerçek performansının yarısını bile sergileyemiyor ve maçlardan birini kazanıp diğerini saliselerle kaybediyor. Her iki maçta hakem tekniği açısından iyi yönetilemiyor ancak final maçının sonundaki hatalar takımımız aleyhine olunca Fenerbahçe bu hatalardan daha çok zarar görüyor. Hakemleri eleştirirken gözden kaçırılan nokta, salonda maçı canlı izleyen ve bu işi bilen birisi olarak, fark 21 sayı aleyhimize iken de aynı hakemlerin maçı yönettiği ve benzer hataları rakibimiz için de yaptığı… Ancak sonrasında duyuyorum ki, maçı anlatan sevgili Murat Murathanoğlu ve sevgili Murat Didin de aynı hataya düşerek, sorumluluklarının bilincinde davranmayıp, toplumu geriyorlar ve negatif bir algı yayıyorlar. İş öyle abartılıyor ki, eski hakem arkadaşlarımdan birisi, eleştirisini baş hakemin “emeklilik ikramiyesi aldığı” noktasına kadar getirerek, bilerek ya da bilmeyerek hem ayıp ediyor, hem de toplumda yanlış bir algı oluşturuyor.
Sorum şu, “Tribünlerdeki cahil kesimi bir yere kadar anlayabiliyorum da, sizleri ne yapacağız..?"
DEMEÇLER-GALATASARAY- KARŞIYAKA VE BASKETBOL FEDERASYONU
Lafı-sözü uzatmaya gerek yok. Basketbol Federasyonu öyle ya da böyle rakipsiz bir dönem yaşıyor. Dolayısı ile icraatlar sırasında “seçim-oy” kaygısı ile davranacağı hiçbir endişeye gerek yok. Hal böyle olunca yanlış giden şeyleri düzeltebilmek adına adım atılabilecek en uygun ortam hazır.
Bazı başkan ve yönetici demeçlerinin en ağır biçimde cezalandırılabileceği, seyirci olayları nedeni ile bazı takımların en ağır şekilde cezalandırılabileceği bir duruş acilen sergilenmeli.
Özellikle Galatasaray ve Karşıyaka takımlarının ülkemiz basketboluna bu kadar katkı verdikleri bir dönemde bile seyirci olayları ile oksijen gibi diğer takımlara göre açığa çıkması ve kendilerine verilen cezaların olayları önleyecek ağırlıkta olmaması acilen gözden geçirilmeli ve gereği yapılmalı.
Önceki sezon Galatasaray’ın sahasında yönettiğim derbiden sonra “görevini yapmayan” Galatasaray kulübünün anlaşmalı özel güvenlik şirketi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulanarak bazı konularda dikkat çekmeye çalışmama rağmen verilen takipsizlik kararı ile bu işlerin yasa çıkararak değil, yasaları uygulayarak yapılabileceği gerçeğini bir kez daha gördüm.
Sakın ola ki kimse bu işi hakemler üzerinden sulandırmaya kalkmasın, bu problemlerin çözüm mercii hakemlik kurumu değil. Şimdi görev sırası sevgili başkan Harun Erdenay da, ya en sert tedbirleri çekinmeden alarak olaylara son verebilecek miladi kararlığı gösterecek, ya da görmeyecek, duymayacak, bilmeyecek…
Hep birlikte izlemeye devam…
Kaynak: Basketfaul