11 Kasım 2025, Salı
spot_img
Ana SayfaEUROLEAGUEİyi, kötü, çirkin / Gökhan Türe

İyi, kötü, çirkin / Gökhan Türe

Anadolu Efes, bu sezon rakibini 80 sayının altında tuttuğu ikinci maçı da kazandı…

Olympiakos deplasmanı, Euroleague’in en zor, en sert deplasmanlarından biridir ve Pire’de kazanmak hiç de kolay değildir… Böylesine zor bir atmosferde sezon başına denk gelen bu galibiyet, henüz ritmini bulamayan Efes’e ilaç gibi geldi…

Efes için henüz cevabını bulamayan üç başlıca soru ve sorun var… Birincisi, geçen sezon Larkin’le birlikte skor üretiminde ‘ana unsur’ olan Elijah Bryant’ın yokluğunda o rolü kimin üstleneceği… İkinci sorun da bununla bağlantılı ve genel olarak sadece Efes için değil, henüz hazır olmayan neredeyse tüm takımlar için geçerli olan ‘rollerin netleşmesi’ meselesi… Bu anlamda coach Kokoskov’un arayışları sürüyor… Üçüncüsü ve aslında geçen sezonun büyük bölümünde de baş ağrısı olan boyalı alan savunması ve tabii genel takım savunması…

Dün Olympiakos karşısında, rollerle ilgili kısım hariç – ki onun netleşmesi için hala zamana ihtiyaç var – ‘ihtiyaç duyulan skorer ve takım savunması anlamında ilk kez bu kadar ‘verimli’ bir maç çıkardı Anadolu Efes… Maccabimaçında 1 dakika 47 saniye, Partizan maçında 4 dakika 37 saniya sahada kalan, Hapoel’e karşı süre almayan ColeSwider, dün 14 dakika 9 saniye gibi bir süreye 4/7 üçlük isabetiyle 20 sayı sığdırdı, 3 de ribaund ve 20 verimlilikle MVP oldu. ABD’li uzun forvetin bu verimliliği hem de bu kadar kısa bir sürede yakalamış olması potansiyelini gösteriyor. Bunu istikrarlı bir şekilde yaparsa da Efes’e sınıf atlatır… İstikrar demişken, Jordan Loyd ve Weiler-Babb’ınhiçbir şey üretemediği, uzunlardan üretimin de sadece Ercan’a endeksli kaldığı gecede Pire’den böyle bir galibiyet çıkarabilmek, ancak dünkü savunma seviyesi ile mümkün olabilirdi; öyle de oldu. Efes, 51 sayı yediği ilk yarının ardından ikinci devrede Ercan Osmani ve Smits’in bir arada olduğu evrede, PJ Dozier başta olmak üzere kısaların da özveriyle yardım getirmesiyle çemberi Olympiakoshücumlarına adeta kapattı.  Koca ikinci yarıda 27 sayıda kaldı ev sahibi… Swider’ın çizgi gerisinden 4/7 isabetine Larkin4/4 ve Cordinier de 2/4 ile destek verince Efes, çok önemli bir deplasman galibiyetini cebine koymuş oldu.

Dünkü galibiyette Swider skor olarak ön plana çıkmış olsa da aslan payı kesinlikle Ercan Osmani’nin idi. Ercan, Eurobasket’te Milli Takım’la bıraktığı yerden devam ediyor… Dün oyunun iki yönünde de müthişti Ercan… İki pota arasında mekik dokuyan milli uzun, 5 numarada müthiş verim sağladı, yeri geldi rakibin hızlı hücumlarını bile kesmeyi başardı. Kısacası Efes, önümüzdeki maçlar için ivmelenme sağlayabilecek, özgüveni yukarı taşımaya yarayacak önemli bir galibiyete imza atmış oldu.

FENER’İN İŞİ KOLAY DEĞİL

Feberbahçe BEKO, Paris galibiyetiyle girdiği sezonda arka arkaya gelen yenilgilerle adeta dibe vurdu. Daha kötüsü olabilir mi, tasvir edemiyoruz ancak Dubai karşısındaki manzara hiç ama hiç hoş değildi… Geçen haftaki Kızılyıldızyenilgisi sonrası bu maçla toparlanması beklenen Sarı-Lacivertliler, bırakın toparlanmayı, daha da kötü bir görüntüye bürünmüşlerdi… Şampiyonluk ruhu gitmiş,  özgüvenini tamamıyla yitirmiş, kazanmayı unutmuş, sahada ‘hayalet’ gibi gezinen, amatörce hatalar yapan bir takım kalmış geride sanki… Tamam; geçen sezondan önemli eksikler var, sakatlıklar var, uyum süreci devam eden isimler var, pota altına transfer ihtiyacı var; var da var… Ama ruhunu kaybetmek de ne?.. Dünyanın en güzel, en karakterli takımı olmak kolay değil… O unvanı omuzlarında taşımak, o ruhu canlı tutmak, Avrupa’da ekol olmayı başarmış bir kulüp olarak Fenerbahçe’nin ve o takımdaki her bireyin en önemli misyonuolmalı… Bayrağı hep yukarıda tutmak, kaybetse de dünkü gibi ‘hayalete dönüştüğü’ için değil, kötü gününde olduğu için kaybetmek esas olan… Mücadele etmemek, boş vermek, oluruna bırakmak Fenerbahçe’nin lügatında olamaz; olmamalı!..

Sahaya gelecek olursak; Fenerbahçe’nin ilk etapta ‘pansuman’ isteyen yarası boyalı alan!.. Nigel Hayes sonrası pota altında ‘sırtı dönük’ üretecek tek isim yok şu aşamada!..Koca son şampiyonun, hemen her takımda bu anlamda 3-4 opsiyona sahip olduğunu hesaba katarsak nasıl bir eksiklik yaşadığını varın siz düşünün!.. Şut atmak ya da potaya gitmek (kısalarla) dışında opsiyonu bulunmayan bir takımı savunmak için taktik dehaya ihtiyaç yok!.. Dolayısıyla eli bu kadar zayıflayan Fenerbahçe’nin çözmesi gereken ilk sorun bu… Bacot ile Boston JR’ın sakatlık dönüşü takıma ne verebilecekleri de önemli… Avrupa’ya ve takıma ne kadar çabuk ısınırlarsa o kadar iyi… Fenerbahçe’nin kaybedecek fazla zamanı yok… Horton-Tucker’ın geri dönmesi, Wilbekin’in ritm yakalaması, Tarık’ın ve Onuralp’in ‘telaşı’ bir kenara bırakıp, sakin kalmaları, krizin kısa sürmesi için şart… Tarık’tan kimse Nigel Hayes ya da Guduric olmasını beklemiyor, beklememeli de… Kendisi de böyle bir çaba içine girmemeli… Ekstra misyona gerek yok… Geçen sene verdiği katkıyı devam ettirip, verimini bir tık yukarı çıkarsa yeter… Onuralp’in de kendisini ispat etmek için sarf ettiği müthiş çabayı görüyoruz. Ancak bu çaba, akıl ve sabır ile birleştiğinde ödül alır. O da biraz daha oyunun kendisine gelmesini beklemeli, hayatı akışına bırakmalı…

Evet; artık her maç rakibin uzunlarının yıldızlaşmadığı, daha doğrusu ‘madeni bulmadığı’ bir seviyeye evrilmeliFenerbahçe pota altı… İşe buradan başlanmalı… İşler daha kötüye gidip, sezon arap saçına dönmeden…

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler