Öyle bir atmosfer ki…
Pionir, OAKA Arena imrenir…
Real Madrid serisinde Fenerbahçe ve şimdi de Eurocup serüveninde Galatasaray… Türkiye’nin bir basketbol ülkesi olduğunu, futbolun tahtının iyiden iyiye sallandığını görmemek için ‘bakmamak’ gerek…
Böylesine bir ortamda da Galatasaray’ın kupayı kazanmaması mümkün olamazdı. Üstelik o başlangıçtan sonra… İlk şutların girmesi bu tip maçlarda çok önemlidir. Lasme’nin de bloğuyla kıvılcımı çakması kısa sürede yangına dönüştü. Sinan’ın karar verici olduğu, Göksenin’le baskının arttığı maçın başındaki o ilk 7 dakikada skor 25-9’a geldi. Sinan 11 sayı 2 asist üretti bu bölümde…
Ancak ne zaman ki Sinan karar vericilik görevini devretti; Strasbourg maça döndü. Şampiyonun belirleneceği bu karşılaşmalarda psikolojik etmenler ‘gücün’ önüne geçer. Her koşulda ayakta kalabilmek çok önemlidir. Bunu son periyotta farkın 6 sayıya indiği son 3 dakikada yapmak ise ayrı bir karakterdir. McCollum kendi şutunu yaratıp, faulleri alarak takımının sıkışan hücumda rol aldı ama Sinan apayrı bir duruş ortaya koydu. En önemli ribauntları toplayıp kaçırdığı faulün ardından topu çalmak Sinan Güler’i Sinan Güler yapıyor…
Herkesi ayrı ayrı tebrik etmek gerek.
Ama Ergin Ataman’a bir paragraf açmazsak olmaz…
Ataman kasım ayında, ‘Eurocup’ı alıp, direkt Euroleague’e gideceğiz, bakalım onu nasıl engelleyecekler’ demişti.
Dediğini yaptı. Biz sözünün eri olduğunu biliyorduk ama şimdi Avrupa da daha yakından öğrendi.
Tebrikler coach.. her türlü zorluğa, bütçe düşürülecek açıklamalarına göğüs gerip, hedefinden şaşmadığın için tebrikler…
