Maçın başında Efes, boyalı alanı kullanmak isterken, Galatasaray da rakiplerine oranla daha hareketli olan Macvan-Ersin ikilisiyle skor bulmayı hedefliyordu. Ancak iki takımın da planları, biraz da ucuz çalınan faullerle bozuldu. Özellikle Efes kanadında daha ilk yarı dolmadan hem Semih, hem de Barac’ın 3 faule ulaşması, bu alanın yeterince kullanılmasını engelledi. Ama iyi savunma yaptı Efes, son haftalardaki gibi. Hücumda da yine formda ismi Vujacic devreye girince, ilk yarıda istediği skoru elde etti.
İkinci yarıda Efes, Kerem Gönlüm-Savanovic ikilisiyle başlayarak hem uzunlarının faul probleminden etkilenmemeyi, hem de rakibin hareketli uzunlarını durdurmayı hedeflemişti. Bunda da uzun süre başarılı oldu. İki takım da kısaların performansına kalınca, Galatasaray adına Arroyo-Gordon ikilisi maça damgalarını vurdu. Gordon oyunun her iki tarafında da mükemmel oynadı. Biraz sertlik görünce hemen teslim bayrağı çeken Farmar, Gordon tarafından etkisiz hale getirilmişti. Ancak Oktay Mahmuti, Galatasaray’ın kontrolü ele geçirdiği 3. çeyrekte, Kerem’i kenarda tutarken, Farmar’la oynamayı seçti, zaten maçı da orada kaybetti!
Tebrikler Galatasaray’a ve Ergin Ataman’a… Takım çok önemli iki sakat verdi, Hawkins sorunu yaşadı… Kadrosu da değişti, sistemi de. Ama belli ki hedefler değişmedi. Dün Galatasaray bunu gösterdi. Efes ise uzunlarını kullanamayınca istediği hiçbir şeyi yapamadı. Bir dönem Vujacic devreye girmişti ama onu da Cenk düzenden çıkardı. Ancak Efes için daha önemlisi, takım geriye düştüğünde yüzlerin bir anda asılması, yanlış da olsa hakem kararlarına oyuncuların fazla takılması ve adeta maçı bırakmasıydı.