Günümüz basketbolunda tüm oyuncuların olduğu gibi gardların da rolü değişti. Geçtiğimiz günlerde forması emekli edilen Naumoski’nin oynadığı basketbolun artık günümüzde yeri yok. Modern basketbolda gardlar topu elinde fazla tutmadan hemen karar verip üretken olmak zorunda. Bu durum ilgili takım temposuz oyunu tercih ediyor olsa bile geçerli. Kuşkusuz Avrupa basketbolu da dünyadaki dönüşüme ayak uydurmuş (hatta bazı noktalarda önayak olmuş) durumda. Bu sezon ligdeki gardları konuşurken şüphesiz öne çıkan oyuncu Milos Teodosic. Bu sene biraz John Stockton biraz da Jason Williams havası taşıyan Teodosic ligin de MVP’si olabilir. Ancak Teodosic’le birlikte konuşulan diğer süper yıldızların yanında bence yeteri kadar değer verilmeyenbir oyun kurucu var: Stefan Jovic. (Evet, Jovic bazen övgü alıyor ama bence yeteri kadar değil.)
Jovic’in oynadığı Kızılyıldız olağanüstü galibiyet serisinin ardından iki maç üst üste kaybederek düşüşe girmiş gibi görünse de takımın çok düşük bütçe (yetenek seviyesi belli bir kadro ile) ve yarı saha oyunuyla mucizeler yarattığına şahit oluyoruz. Bu takımın oyun kurucusu olan ve geçen sezonu da oldukça iyi geçiren (ABA Ligi’nin 2015-16 final-four MVP’si olan, o sezon EuroLeague’de de oldukça iyi maçlar çıkaran) Jovic’in aktüel istatistiklerine; EuroLeague, overbasket, basketball-reference ve real-gm’den derlediğim veriler eşliğinde bir bakalım.
1990 doğumlu gösterişsiz oyun kurucu Jovic EuroLeague’de 21 maç sonunda (Son maçta oynamadı.) 8 sayı, 5.7 asist, 2.2 ribaund, 1.2 top çalma ve 2.1 top kaybı istatistikleri ile 9.8PIR (EuroLeague’nin basit verimlilik puanı hesabı) oynuyor.Bu veriler ortalama bir performansa işaret etse de (Örneğin asist ortalamasında Jovic ligin ilk beşinde değil artık.) aslında Jovic’in oyununu ve değerini eksik yansıtıyor. Örneğin PIR’ın bir ileri versiyonu olan PER’e bakarsak Jovic maç başına 13.7 PER (J. Hollinger’ın geliştirdiği ve dakikaya uyumlu gelişmiş bir verimlilik hesabı) ile oynuyor. Yine Jovic asist / top kaybı oranında %270 ile ligin altıncısı durumunda. Fakat dahası var.
Şüphesiz elimizde hangi gardın topu ne kadar tuttuğunun verisi veya mevcut basit istatistiklerinin gerçek değerlerini ölçecek detaylı ileri çalışmalar yokken “Bir gardın değeri analitik olarak nedir?” sorusuna net bir cevap veremeyiz. Bu nedenle gardın veya gard gibi oynayan oyuncunun şut yüzdesine ve sayı ortalamalarına, asist ve top kaybı verilerine bakmak da yanıltıcı olabilir. Yine de EuroLeague için tutulan bazı ileri istatistikler üzerinden bu soru için anlamlı bir referans noktası oluşturabiliriz.
Oyun kurucunun takımını ne kadar organize ettiğini asist sayılarının yanında asistin pasını vermesi ve dolayısıyla o oyuncu sahadayken sayıların ne kadarının asist üzerinden gelmesinden de okuyabiliriz. Bu noktada Jovic sahadayken Kızılyıldız’da sayıların %40,9’u asist üzerinden geliyor. “Assist percentage” olarak bilinen bu istatistikte Jovic ligin üçüncüsü.
Öte yandan bir oyun kurucunun gerçek değerini en iyi gösteren istatistik bence Pure Point Rating istatistiğidir.“Pure Point Rating”, asist/top kaybı oranı istatistiğinden türetilmiş ve o istatistiğe göre çok daha anlam ifade eden bir istatistik. Formülü şöyle: 100 x (League Pace / Team Pace) x ([(Assists x 2/3) – Turnovers] / Minutes). Şöyle açabiliriz: Pure Point Rating istatistiği top kaybının yarattığı negatif etkiyi, asistin yarattığı pozitif etkiden mutlak olarak fazla görüyor ve bu istatistiği takımın temposuna ve görev alınan dakikalara göre uyumlulaştırıyor. Böylece “saf oyun kurucular” daha iyi ayrışıyor. İşte bu istatistikte Jovic 7.2 puan ile ligin lideri!
Üstelik Jovic tüm bunları topu domine etmeden yapıyor -Jovic sahadayken topların %20.4’ünü kendi kullanıyor. Bu veri Jovic’in ortalama bir oyuncu kadar top kullandığını gösteriyor. Aslında Jovic’in rakiplerine baktığımızda durum daha da netleşiyor. Teodosic, Spanoulis, De Colo, Heurtel, Calathes gibi oyuncuların top kullanma oranı %24-%28bandında değişiyor. Şüphesiz bu veri tek başına topu domine edip etmemeyi göstermez. Ancak izleyenlerin rahatlıkla süzebileceği şekilde Jovic asist yaparken de Westbrook gibi son pas üstünden istatistik kağıdına asist yazdırmaya çalışmıyor, aksine takımının yarı sahada bütünsel olarak üretken olmasını sağlamaya çalışıyor.
Yine +/- istatistiğinde de (ilgili oyuncu sahadayken takımın genel averajı) Jovic ligin üst sıralarında. 21 maç sonunda Jovic sahadayken Kızılyıldız yediğinden 82 sayı fazlasını atmış. Bu noktada Jovic gardlar arasında lig yedincisi. (Bu istatistiğin takımın genel gücü ile direkt alakalı olduğu da unutulmamalı.)
Son olarak çok iyi bir şutör olmasa da takımını hücumda çok iyi organize eden Jovic’in savunması da oldukça iyi. Jovic Defensive Win Share istatistiğinde (oyuncunun savunma katkısı ile takımına kazandırdığı galibiyet sayısı) de 1.2 ile ligin yedincisi. Onun önünde olanlar arasında gard oynayan tek oyuncu ise Nick Calathes. Benzer şekilde Jovic Defensive Rating’de (100 pozisyon başına yenen sayı) ligin sekizincisi. (Bu istatistiğin Kızılyıldız’ın bir takım olarak çok iyi savunma yaptığı gerçekliğiyle beraber okunması faydalı olacaktır.)
Jovic’in tüm bunları yaparken atletik veya yetenekli forvetler – uzunlar ile oynamadığını hatırlatalım. Kızılyıldız’ın temposuz oyunu Jovic’in toplam istatistiklerinin daha da yukarılarda olmasını engelliyor olabilir ama Jovic’in tarz olarak yarı saha basketboluna daha uygun olduğu da aşikar. Fakat bu durum Jovic’in tempolu bir takıma ayak uyduramayacağı veya büyük bir takımı yönetemeyeceği anlamına gelmiyor. Bu nedenle topu paylaşmayı seven ve bir gardın performans olarak pik yaptığı döneme yaklaşan (28-33 yaş) Jovic’i gelecek sene, bir Avrupa devinde görebiliriz. Sonuçta popüler olan “Bir tane Yunan/Sırp gard şart!” söylemine uygun şekilde gelecek sezon transfer olması en muhtemel oyunculardan biri Stefan Jovic’tir diyebiliriz.
YAZI: TOGAN KARATAŞ