Anadolu Efes, saha avantajı Armani Milano’da başlayan seriyi rakip sahadaki “altın vuruşun” avantajını İstanbul’daki iki maçta da kullanarak Final-Four’un yolunu üçüncü kez tuttu.

Efes’in, maçın başlangıç çeyreğindeki “Pleiss bazlı” hücum performansı, İtalyan ekibinin boş dış atışları kaçırmasıyla birleşince, maçın hücum performansı ile kazanılabileceği “yanılgısı” ortaya çıktı.

İkinci çeyrekte bu refleksle maça yön vermeye çalışan Lacivert-Beyazlılar, oyunu akışına bırakınca, sadece 11 sayı yediği ilk periyodun ardından ikinci 10 dakikalık dilimde potasında 32 sayı birden gördü.

Bu “soğuk duşun” ardından devre arası soyunma odasında ana temanın “savunma” olduğundan hiç şüphemiz yok… Öyle ki Lacivert-Beyazlılar, bu seriyi savunmadan bitirmenin olanaksız olduğunun bilinciyle ağırlıklı olarak atmaktan çok tutmaya odaklanmışlardı tüm ikinci yarı boyunca… Serinin ilk ve üçüncü maçlarında olduğu gibi, özüne aykırı olsa da “enerjisini savunmadan alan takım” kimliğine büründüler… Milano böyle bir rakipti ve onlarla baş etmenin yolunun “kabuk değiştirmeyi” gerektirdiği bilinciyle doğrusunu yaptılar.

İkinci periyoda 32 sayı sığdıran Milano, koca ikinci yarıda 25 sayıda tıkandı… Dünün X faktörü Pleiss’tı. Alman pivot, Efes’in uzunlardan alması gereken katkıyı dün tek başına sırtladı. Sen periyodun ilk 5 dakikasındaki 10-2’lik Milano serisine rağmen paniklemedi Efes… Bu da, bu seviyedeki deneyimin ve direksiyonda Micic ve Larkin gibi iki “kurtarıcının” olmasının artısıydı. Pleiss’ın açtığı yoldan bu ikili devam edip, kırılma anlarında yine gerekeni yaptı. Penetre ile sürekli potaya gidip, Milano’nun direncini kırıp, çizgiden buldukları sayılarla bir kez daha ve bu kez “şampiyon” unvanını korumak için Belgrad biletini cebine koydu Lacivert-Beyazlılar…

TAŞIMA SEYİRCİDEN, KAPALI GİŞEYE!

Bir zamanlar tribünlere seyirci çekebilmek için “bedava bilet”, “otobüs seferleri” gibi yöntemlere başvuran Anadolu Efes’in, son 3-4 yıl içinde “seyirci hasılatından gelir elde eden ve seyirci rekorları kıran kulüp” haline gelmesi tesadüf değil… Bu bağlamda, ekonomik krize rağmen geri adım atmadan yatırıma devam eden Anadolu Efes’in Başkanı Tuncay Özilhan’a, Genel Direktör olarak göreve geldiği günden beri kulübün çehresini değiştiren Alper Yılmaz’a ve tabii ki en önemlisi, “saha içindeki başarının mimarı” Ergin Ataman’a kucak dolusu tebrikler… Final-Four’da yolun açık olsun; sonu yine kupa olsun Efes…