11 Temmuz 2009 Cumartesi
F.Bahçe Ülker'in müthiş transferi ilk yazılı röportajını Cumhuriyet Spor Eki'nden editörümüz Can İşbakan'a verdi.
F.Bahçe Dereağzı tesislerinde her zamanki gibi bir gün… Hava puslu, soğuk ve karanlık… Ders saatini tamamlamış olan öğrenciler sporculuk gelecekleri adına Sarı – Lacivert eşofmanlarıyla koşuşturuyorlar tesiste… Derken demir turnikelerden bir yıldız giriyor içeri. Kim bilir belki de Türkiye sınırları içinde basketbol oynamış en büyük kariyer o… Ya da en iyisi… Yıllarca Avrupa’da ve NBA’de hep el üstünde tutulmuş bir isim; Gordan Giricek…
Ama o sanki basketbola yeni başlamış gibi… Elinde küçük çantası, meyve suyu, sakızı, F.Bahçe Ülker eşofmanı üzerine giydiği kalın montu… Göz teması kurduğu her yere sevecenlik ve alçakgönüllülük saçıyor. Kişiliği, saygınlığı ve insan sevgisi Gordan Giricek’i kesinlikle ayrı bir yere koyuyor. Tanjevic’in Hırvat oyuncu için söylediği şeyin gerçekten çok doğru olduğuna tanık oluyoruz: “Giricek kendini yıldız gibi hissetmeyen büyük bir oyuncu…”
Ne yazık ki onu sakatlığı nedeniyle göremedik alıcı gözüyle. Cumhurbaşkanlığı Kupası maçında biraz olsun göstermişti oysa ki kendisini… Şutör, penetre eden, ribauntlara elini sokan, gerektiğinde savunmada rol alan bir oyuncu. Ama hiçbir zaman, “Ben yıldızım, yerdeki topa gençler atlasın” diye bir düşüncesi olmadı Giricek’in… Mücadelesi, inatçlığı ve azmi diğer apoletleridir onun.
Kısa bir süre sonra yeniden F.Bahçe Ülker formasını üzerine giyip coşturacak taraftarı, o kesin… Biraz daha bekleyelim Giricek’in tam olarak forma girmesini, belki onun gibi kariyerli ve kişilikli bir yıldız gelmez bir daha Türk basketboluna…
– İlk olarak NBA’i konuşalım… ABD’den bu yaz sizin de içinde bulunduğunuz yıldızlar Avrupa’ya gelmeyi seçti. Neden?
GORDAN GIRICEK: Bilemiyorum, sanırım takımlar oyunculara beklediklerini veremiyor. Birçok neden var aslında ama ben kendim için konuşabilirim. NBA’de kalabilirdim ama bana sürekli ‘bekle’ dediler. Takımlar da henüz ne yapacaklarını bilmiyordu ve bu belirsiz durum benim canımı sıkmaya başlamıştı. Ben, bana ihtiyaç duyulan bir yerde basketbol oynamak istiyordum. Yeteneklerime güvenilen, beni taktir eden bir kulübe gitmeye karar vermiştim ki bu sırada F.Bahçe Ülker’in teklifi geldi. Açıkçası maddi olarak en güçlüsü değildi. Ama Euroleague’de oynamaları, Türkiye’nin köklü bir ekibi ve en çok taraftara sahip olması nedeniyle İstanbul’a gelmeyi seçtim.
– Avrupa’ya gelmeden önce aklınızda soru işaretleri oldu mu? NBA’de yıllarca oynadıktan sonra Avrupa basketboluna yeniden adapte olmak bir süreç isteyebilir…
G.G: Aslında aklımda her zaman geri dönmek vardı. Zaten Yunanistan, Türkiye gibi Doğu Avrupa ülkelerinin stilini biliyordum. Bu atmosferi seviyorum. Buradaki baskı ve beklentiler benim daha iyi oynamamı sağlayacaktır. Kendimi yeniden basketbol oynuyormuş gibi hissediyorum.
– F.Bahçe Ülker beklentilerinizi karşıladı mı?
G.G: Gerçekten çok potansiyeli olan, iyi bir takıma geldiğimi gördüm. Bunu röportaj yapıyoruz diye değil, gerçekten hissetiğim için söylüyorum. Euroleague’in daha başındayız; zaman zaman kötü oynadığımız maçlar da olacaktır ama gücümüzü sahaya yansıttığımız zaman herkesi yenebileceğimize eminim. Bizi mağlup etmek zor. ‘Bundan sonra ne bekliyorsun’ diye sorarsan gerçekten bilmiyorum. En son 2001’de CSKA Moskova’da oynamıştım. Avrupa basketboluna çok uzak kaldım. Kimse NBA’in stiline çok yakın olamaz ama bu yönde adımlar atılıyor. Mesela biz de salonumuzu yapıyoruz. Bundan daha iyisini bekleyemezdim.



