29 Aralık 2025, Pazartesi
spot_img
Ana SayfaDİĞERARŞİVElveda Westwood'un Sihirbazı / MURAT MURATHANOĞLU

Elveda Westwood'un Sihirbazı / MURAT MURATHANOĞLU

UCLA Bruins Üniversitesinin efsane coach’u, NCAA basketbol tarihinin en başarılı ismi John Wooden vefat etti. “Westwood’un Sihirbazı” lakaplı, ki bu lakaptan nefret ederdi, Wooden sadece NCAA tarihinin en başarılı teknik adamı olarak değil, 1975 yılında emekli olduktan sonra bir kitaplarıyla, panelleriyle, konuşmalarıyla bir çok kişinin hayat hocasıda oldu. Wooden’ın “Başarının Piramidi” motivasyon programını bir çok politikacı, şirket sahibi, öğretmen ve lider kullandı. Gerçek bir Amerikan ikonu olan Wooden’ın düşünceleri ve felsefeleri “Woodenizm” olarak tanımlandı.

Wooden’ın 1967 UCLA takımını izlerken, özel bir takım izlediğimi o yaşta bile hissettim. Wooden UCLA’de 27 sezon görev yaptı, toplam 10 NCAA şampiyonluğu kazandı (En yakın takipçilerinden altı şampiyonluk fazla), yedisi artarda, 88 maçlık galibiyet serisi, 38 maçlık play-off galibiyet serisi 10 şampiyonluğu kadar ulaşılmaz rekorlardır. Wooden’ın seveni de çoktu, kıskananıda! Onun için hep en iyi oyuncular hep ondaydı, ondan o hep kazandı diyenlerin sayısı hiç de az değildi. İyi oyuncular olmadan şampiyonb olmak mümkün değildir. Ancak NBA tarihinin en iyi 50 oyuncusu listesine baktığımızda sadece iki UCLA mezunu görüyoruz; Lew Alcindor (Kareem Abdul Jabbar) ve Bill Walton. Halbuki North Carolina Tar Heels Üniversitesinden (Billy “The Kangroo Kid” Cunningham, Michael Jordan, James Worthy), Houston Cougars Üniversiteisnden (Elvin “Big E” Hayes, Hakeem “The Dream” Olajuwon, Clyde “The Glide” Drexler), ve LSU Tigers Üniversitesinden (Bob Pettit, Pistol Pete Maravich, Shaquille O’Neal) üçer oyuncu o listeye girmiş. Ohio State Buckeys Üniversitesinin de (John Havlicek ve Jerry Lucas) o listede iki oyuncusu var. Bu okulların toplam şampiyonluk sayısı Wooden’ın kazandıklarının yarısı etmiyor.

John Wooden’ın başarısının sırrını anlamak için daha sonra “Woodenizm” adı verilen bazı inançlarını ve felsefelerini anlamak lazım. Wooden’ın en büyük ayrıcalığı takımlarının maç öncesi hazırlıkları müthiş detaylara dayanan ve titiz çalışma ile tekrar gerektiren türdendi. “Sihirbaz” bir çok maçta yerinden bile kalkmaz, elinde rulo haline getirdiği maç programıyla ayak ayak üstüne atarak maçı seyrederdi. Çünkü o herşeyin hazırlığını daha önce yapmıştı. O yıllarda şimdiki gibi internet yok, yüzlerce televizyon yayını yok. Takımlara hizmet veren “scouting” firmaları var. Rakiplerinin maçlarını izleyerek, filme alan ve onlarla ilgili rapor hazırlayan firmalar. Bu firmalardan en az scout edinmesi istenen takımların başında UCLA gelirdi. Çünkü herkes Wooden’ın takımlarının ne yapacağını bilirdi. Orada sürpriz olmazdı, sadece mükemmel uygulama.

*Woodenizm diyor ki; “Etkin olmak ile etkili olmayı karıştırmayın”
*Woodenizm diyor ki; “Kazanmak için yetenek gerek, sürekli kazanmak içim ise karakter”
*Woodenizm diyor ki; “Ne yaptığın önemli değil, esas nasıl yaptığın önemlidir”

Wooden’ın antrenmanları inanılmaz organize ve son derece her adımı düşünülmüş bir ders gibiydi. Wooden’ın bence en önemli özelliği ise elindeki oyuncuların yapısını ve yeteneklerine göre oynattığı basketboldu. Onun ilk şampiyon olan 1963-64 takımında 1.96 metrenin üzerinde oyuncusu yoktu. Evet, şaka değil, en uzun oyuncusu 1.96 metreydi ve “Bruins saldırısı”, Wooden’ın tam saha alan baskısı ve iki yıldız guardı Walt Hazzard ve Gail Goodrich ile namağlup finale kadar geldiler ve finalde de Duke Üniversitesini 98-83 yenerek Wooden’a ilk şampiyonluğunu getirdiler. Wooden kısa takımlarla kazandı, uzun takımlarla kazandı, birden fazla süper yıldızı olan takımlarla kazandı, hiç süper yıldızı olmayan takımlarla kazandı. O asla ”Benim basketbol felsefem bu, herkes buna uyacak” demedi. Yenilik denemekten korkmadı, ama ana prensipleri de hiç değişmedi. Sonuçta Wooden kazandı ve kazanırken de bir duruşu vardı. Bir klası vardı. Oyuncuların adları, özellikleri, boyları ve fizikleri ne olursa olsun, Wooden’ın UCLA takımları hep takım gibi oynadılar. İyi işleyen bir makine gibiydiler. Birbirini tamamlayan parçaların yer aldığı, seyretmeye doyulmayan muhteşem bir bütündüler.

*Woodenizm diyor ki; Hata yapmıyorsan, hiçbir şey yapmıyorsun demektir. Bir şeyi başaracaksan, hata yapacaksın.”

*Woodenizm diyor ki; “Eğitici, öğretmen, coach kırmadan, içerlemeye neden olmadan, yanlışları düzelttirebilendir.”

*Woodeniz diyor ki; “Nasıl bir insan olduğunuz, nasıl bir basketbolcu olduğunuzdan çok daha fazla önem taşıyor.”

Wooden muhteşem bir coach’du, ama en büyük özelliği muhteşem bir hayat hocasıydı. Klasik Amerika'nın orta sınıf bir ailesinde yetişmiş olmasına rağmen özellikle de Vietnam savaşı döneminde, ABD gençliğinin uyuşturuyu keşfetme süreçlerinde, başka bir deyişle hippy harekatı sırasında Wooden gerçek büyüklüğünü gösterdi. Zencilerin eşitlik mücadelesi verdiği yıllarda takımın en önemli iki ismi asilik özellikleri olan iki siyahi oyuncu Alcindor ve Lucious Allen’dı. İkiside üniversitede ikinci yıllarında okulu bırakıp başka bir okula transfer olmayı kafaya koymuşlardı. Wooden onlara hiç baskı yapmadan, tehdit savurmadan onlara önlerindeki tüm seçenekleri anlatarak kalmaya ikna etti. Ancak şüphesiz Wooden’ı en çok zorlayan oyuncu Walton oldu. Hippy kültürünü benimseyen Walton’a UCLA’de uygulanan bir çok kural yanlış geliyordu. Wooden’ın saçların uzunluğu ile ilgili kuralları vardı, sakal yasaktı. Bıyık yasaktı. Favoriler uzun olamazdı. Wooden’ın en önemli kuralı ise takımın malzemecisi için geçerli olan kural, takımın süper yıldızı içinde geçerliydi. 88 maçlık galibiyet serisinin ortasında, Walton bir yaz tatilinde saç, sakal birbirine karışmış, at kuyruğu ve bandanılı bir şekilde ilk antrenmana gelir. Wooden şöyle bir bakar ve hemen durumu kavrar. Galibiyet serisinin önemini ve devamını, Walton Wooden’ın kurallarına karşı test edecek. Sakin bir şekilde Walton’a döner ve “Hoş geldin Bill, nedir bu halin?” der. Walton’da “Coach sen bize her zaman inandığınız şeyler için dik durun, geri adım atmayın dersiniz. Benim de inancım bu.” der. Wooden ise cevabı çabuk yapıştırır, “Aferin Bill, seninle gurur duyuyorum. Tabii ki inanadıklarından vazgeçmeni istemiyorum, ama benim antrenman sahamda ve benim takımım da bu duruşu sergileyemezsin.” der. Walton hemen soyunma odasına gider, alır makası ve jileti ne saç kalır, ne de sakal. Bugün Jabbar da, Walton’da hayatlarındaki en önemli kişinin Wooden olduğunu söylerler. Tabii bu arada kendilerini keşfederken, Wooden’ı sevmedikleri, ona kızdıkları önemli bir dönemde yok değil. Hatta belki nefret bile ettikleri bir dönem. Walton’ın 1978 yılında “Bill Walton: On The Road With The Portland Trailblazers” adlı kitapta Wooden’ın canını yakacak çok sayıda açıklama var. Bunlardan en önemlisi ise UCLA taraftarı Sam “Sam Baba” Gilbert ile ilgili. Gilbert kimine göre ilk servestini uyusturucu baronları için para aklayarak yapmış, daha sonra da inşaat işlerinde servetine servet katmış birisi. Onun görevi Walton’a göre, oyuncuların ihtiyaçlarını karşılamak. Bu da UCLA’i lise oyuncuları için cazip bir hale getiriyor. Tamamiyle NCAA kurallarına karşı, ancak Gilbert’ın okul veya Wooden ile direk bir bağlantısı olmadığından (UCLA mezunu bile değil) NCAA bir şey yapmıyor, veya yapamıyor. Sonunda ise Wooden emekliye ayrıldıktan sanra okulu oyuncularının hiçbir şekilde Gilbert ile temas etmemesi konusunda uyarıyor ve cezalandırıyor. Gilbert’dan “kıyak” veya “destek” gören oyuncuların hemen, hemen hepsi Wooden’ın böyle bir ilişkiden haberi olmadığını belritiyor, ancak Walton’ın daha sonra yazdığından pişmanlık duyduğu bu kitabı Wooden efsanesinin üzerini biraz olsun gölgeliyor.

*Woodenizm diyor ki; “Bana ne yapabileceğinizi anlatmayın, bana ne yapabileceğinizi gösterin.”
*Woodenizm diyor ki; “Çabuk oynayın ama acele etmeyin.”
* Woodenizm diyor ki; “Uzun olup olmamanız önemli değil, uzun oynamanız önemli.”

John Wooden artık nesli tükenmekte olan eğitici üniversite coach’larının en önemlisiydi. Onun takımında yer alanlar sadece basketbolu değil, hayatı, yaşamayı, iyi insan olmayı da öğrendi. Wooden 99 yaşında öldü. Allah John Wooden’ı bu dünyaya önemli bir görev için göndermiş. Öyleki iki kez hayatını ona bağışladı. İkinci Dünya Savaşında Wooden USS Franklin gemisiyle Güney Pasifik de göreve çıkacak. Bir gece önce apandiksi patlıyor. Bir gün sonra arkadaşları göreve çıkarken, o hastanede yatıyor. Bir kamikazi uçağı USS Franklin’ı batırıyor ve 724 mürettebat ölüyor. İkincisi yıllar sonra Wooden Atlanta’dan uçakla Raleigh’e gidecek. Son anda işi çıkıyor gecikiyor ve koltuğu olmasına rağmen uçağa binmiyor. Uçak ise düşüyor ve uçaktaki herkes ölüyor. John Wooden bunları şans olarak değerlendirdi. Belki de lakabındaki “Sihirbaz” bölümünü ondan sevmezdi. Ancak 99 yaşına kadar yaşadı ve çabuk yaşadı ancak hiç acele etmedi. 2008 Aralık’da Los Angeles’ın göbeğindeki Nokia Tiyatrosunda 90 dakika boyunca televizyonda canlı yayınlanan bir sohbette spor yazarı T.J Simers’ın sorularını cevapladı ve tiyatro tıklım, tıklım doluydu. 97 yaşındaki birisi 90 dakika soruları cevaplamak için binlerce kişiye bilet aldırabiliyorsa, o hakikaten bir sihirbaz. Ne basketbol sihirbazı, ne hayat sihirbazı, sadece bir sihirbaz.

Woodenizm diyor ki; “Tanrının verdiği yeteneklerini zorlayarak olabileceğinin en iyisi olmayı başarmısşan, senden daha büyüğü yoktur.”
Woodenizm diyor ki; “Spor yapmak insanın karakterini geliştirmez, spor yapmak insanın karakterini ortaya çıkarır.”
Woodenizm diyor ki; “Herkes tavsiyelerde bulunabilir. Ancak herkes karar alamaz.”

Nur içinde yat Wizard Of Westwood.

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler