Ege Arar'ı altyapılardan itibaren keyifle izledim, diğer genç oyuncular gibi hep daha iyisini yapmasını istedim, aldığı ribaundlar, verdiği mücadele ile takdir ettim.
Kendisiyle ilk kez konuştum. Karşımda son derece özgüvenli, kararlı, ne istediğini bilen bir genç buldum.
Konuşmamızın çerçevesi daha çok jenerasyonunun yaşadığı sıkıntılarla ilgiliydi. Geçen sezon Pertevniyal'de başlayıp, Galatasaray'da sürdürdüğü performansla bir yerlere geldi ama O'nun da diğerleri gibi kayıp yılları oldu.
Söz Ege Arar'da…
* Avrupa Şampiyonlukları yaşadıktan sonraki süreç çok zor geçti. Genç Takımımız şampiyonu olmuştu, diğer Avrupalılar'dan iyiydik ama bu kadroya giren giremeyen 20 kişi adeta duvara çarptık.
* Karşımızdaki duvar yabancılardı. Koçlar ve takımlar bırakın gençleri, iyi yerli oyuncuları dahi düşünmüyorlar. Belki onlar da yönetimin baskısı altında.
* Sonuçta çok üzgündük. Avrupalı yaşıtlarımız, yendiğimiz oyuncular liglerinde oynuyordu. Biz ise benche bile çıkmakta zorlanıyorduk. Bu jenerasyondan birkaç kişi şans buldu ama pek çoğu sert bir fren yapmak durumunda kaldı.
* (Yerli oyuncuların ücretlerinin yüksek olması ile ilgili kulüp şikayetleri konusundaki soru üzerine) Türkiye'de büyük sponsorlar var. Dolayısıyla hem yerli, hem yabancıların fiyatları yüksek. Piyasa bu şekilde oluşmuş. Önemli olan oyuncunun ne istediği.
* Bu işin içine giren herkes elbette para kazanmak istiyor ama şunun kararını vermeliyiz: Süre mi, para mı? Bu yaşta süre alamazsak ileride para da kazanamayız. Bu nedenle ben gelecek sezon nerede oynayacaksam orada olmak isterim. Galatasaray'la 3 yıllık kontratım var ve tabii ki kalmak da isterim ama asıl önemli olan ne kadar süre alabileceğimi bilmek.
* Herşey oyuncuda bitiyor. Kararı menajer değil oyuncu vermeli. Menajer elbette yol gösterir, alternatifler sunar ama son karar oyuncunun olmalı. Sonuçta biz menajerin müşterisiyiz.
* İstek, arzu, enerji, ribaundlar konusunda iyi olduğumu düşünüyorum ama çabukluk, şut ve diğer birçok konuda kendimi geliştirmem gerekiyor.
Kaynak: Basketfaul