Anadolu Efes, Barcelona galibiyetinin ardından Real Madrid karşısında kendisine ivme kazandıracak önemli bir fırsatı elinin tersiyle itti.
Evindeki dokuzuncu maçta altıncı yenilgisini aldı Lacivert-Beyazlılar… Son yedi maçta da beşinci… Efes’in geçen hafta Barça’yı geriden gelip yenerken, yarıda kalan sezonda kopardığı fırtınadan esintiler sunmuştu. Real karşısında da bu çıkışını sürdüreceğini düşünmüştük; ama olmadı. Bunun en önemli sebebi üç sayı çizgisinin gerisinden Lacivert-Beyazlılar’ın sezon ortalamalarının oldukça altında kalan bir performansa (7/31 % 22,6) imza atmalarıydı. Efes’in, takımı sürükleyen iki ana unsur, Shane Larkin ve Vasilije Micic’in üç sayı çizgisinin gerisinden 0/12 isabetle oynadığı bir maçı kazanması, değil Real Madrid, sıradan bir rakibe karşı bile çok zordu; olmadı. İki oyuncunun da “karavana” attığı gecede ilginç olan, bu şutların çoğunun el üzerinden değil de “bomboş” kaçmış olmasıydı.
Ancak daha da ilginci, Real’in, sezon başından beri ana rotasyonda önemli sorumluluk alan iki ismi Campazzo’yu NBA’e yolcu etmiş ve Randolph’u da sakatlığa kurban vermiş olmasının yanında maçın başında Deck, son çeyrekte de Llull’un sakatlanıp devre dışı kalmasına karşın ‘kazanacak yolu bulmada’ gösterdiği beceriydi. Efes, son periyodun büyük bölümünü 4 faulle oynayan ve takımını ayakta tutan Tavares’e beşinci faulü yaptırmayı başaramadı. Rakip ‘mecburen’ dört kısaya dönmüşken, tıkanan oyunu açmak için dış atışlara bel bağlamak, potaya gitmek yerine ‘o gün işlerin yolunda gitmediği’ üç sayı çizgisinin gerisini ‘zorlamak’ doğru bir yaklaşım değildi. Real Madrid zaten elindeki silahları itibarıyla çizgi gerisini fazlasıyla forse eden bir takım. Bu maçta da boyalı alan ve çevresinden kullandıkları top adedi (13/34) yine 3 sayı bölgesinden (14/35) kullandıklarının altındaydı. Ama Efes’in, biraz da Real’in zorunluluktan dolayı dış atışları riske ettiği mücadelede oyuna gelip, elde Dunston ve Sertaç gibi kalıplı iki uzun varken, kötü yaptığı şeyde ısrar etmesi ve boyalı alanı yeterince kullanmaması da (15/31 2 sayı) – (7/31 3 sayı) bu önemli kaybın en önemli nedeniydi.
Bu arada şu detayı da es geçmemek gerek… Rakibin momentumu ele geçirdiği süreçte, son periyotta oyuna girip üst üste bulduğu üçlükler ve bir de kritik blokla takımına hayat veren Beaubois’nın, bu istatistiğinin hemen ardından oyundan alınıp bir daha sahaya sürülmemesi de akıl alır gibi değildi. Rakip, Causeur ve Carroll’ü sahaya sürüp bu iki oyuncunun kritik üçlükleriyle maçı alırken, gecenin üç sayı çizgisinin gerisinden ‘yegane’ sıcak eli (3/4 isabet) Beaubois’yı kenarda yanınızda oturtursanız, fazla şikayet etmeye de hakkınız kalmıyor.
Bir parantez de Larkin’e açmalı… ABD asıllı milli guardın geçen yılki istikrarı, eğer pandemi araya girmese belki de Anadolu Efes’e şampiyonluğa giden yolu açacaktı. Bu seneki istikrarsızlığı da Efes’i bu hedeften uzaklaştıran en önemli detay olacak gibi görünüyor. Umarım yanılırız. İşin üzücü tarafı, takımın kaderinin bir oyuncunun eline bakıyor olması… Bu sezon Efes açısından şu ana kadarki görüntünün özeti bu…