Anadolu Efes’te hücum bir süredir alarm veriyor. Dünün hikayesi değil bu. Yarı sahada Farmar ve Gordon’un bire bir, Kerem Tunçeri’nin ikili oyunları dışında takımın güvenebileceği çok az düzen var.
Zalgiris karşısına çok büyük bir ikilemle çıktı Efes. Hücum bu haldeyken hangi yoldan gitmek gerek? Yüksek tempo ve açık alan yarı sahada zorlanan takım için önemli bir çıkış yolu. Ancak bir Litvanya takımına karşı yüksek tempo oynamak da büyük bir risk.
MAÇA pota altında Barac ve Semih çok iyi başlayınca bu tempolu oyun uzun süredir görmediğimiz kadar rahat bir skor üretimi sağladı. 10 dakikada 27 sayı buldu Efes. Ancak sonrası biraz karanlık. Bir daha hiçbir çeyrekte 20 sayıya ulaşamadı lacivert-beyazlılar. İlk 8 dakikada 10 sayı atan Semih’in maçı 13’le bitirmesi ondan daha çok hücumun ne kadar değiştiği ile alakalı.
KAYBEDİLEN BİR ŞEY YOK
Yüksek tempo hücumu ateşlese de bu aynı zamanda Zalgiris’e sevdiği ortamı yarattı. Efes devre sonuna kadar önde kaldı ama bu ortamda daha verimli olan Zalgiris kontrolü ele alacaktı ve 3. çeyreğe 17-3 girip bunu başardılar.
Efes oradan sonra oyunu değiştirmeye çalıştı. Doğuş-Kerem Gönlüm ikilisi ile savunmaya sırtını dayadı. Oyunu değiştirdi de… 5 dakika sayı yemedi. Ama bu 5’in de skor üretme sorunu var.
Atanlarla tutanlar arasındaki dengeyi kaybetmiş durumda Efes. Hele ki en önemli atan Farmar sezonun en zayıf maçını çıkarınca denge tamamen bozuluyor. 5 dakika sayı yemeyen 5, aynı sürede 8 sayı atabildi. Farkı eritti ama yetişemedi. Efes grupta bir şey kaybetmedi bu yenilgiyle. Sadece avantajının bir kısmını verdi. Ama hücum bu çözümsüzlük döngüsüne girmişken tehlike gruptaki sıralamadan daha büyük.
