Takımı tanıyamadan koca bir sezonu içerde dışarda heba eden “Koç Perasoviç derhal gitmeli” diyordum.
Ayak sürüdü, onun yüzünden gereksiz yenilgiler alındı, oyuncular moral motivasyonlarını, öz güvenlerini yitirdiler. Sonunda kaderden kaçılamadı ve geç de olsa operasyon gerçekleşti. Sezon sonuna kadar Ufuk Sarıca ile devam edilerek gelecek yıl için radikal kararlar alınması için zamana oynanması da son derece normal ve Efes'e yakışan bir çözüm.
Üzerinde kafa patlatmaya çok vaktimiz olan radikal kararların altını çizme sürecine girmeden önce Genel Menajer Engin Özerhun üzerinde kopartılan karalama kampanyalarının açıklığa kavuşturulması için “Efes gerçeğini” nasıl dingin ve tutarlı bir takım olduğunu irdelemek gerek.
Efes Pilsen basketbolumuzun içindeki kirliliğin dışında, balkonda kalabildiyse bunu büyük ölçüde çok iyi bir ikinci adam, İsmet Paşa olan Özerhun'a borçludur. Kuşkusuz tek patron takımı olan Efes dedikodudan uzakta, kendi doğrularını bildiğince uygulayabildiyse bu ülkenin tek final dörtlü görmüş genel manajeri sayesinde olmuştur.
Olması gereken, küçük çıkar hesaplarından uzak, seviyeli basketbol ortamının mihenk taşı, adeta tarifi olmuştur Efes Pilsen. Saha içi başarı veya başarısızlıklar sahada kalmış, transferler üzerinde binbir dedikodunun döndüğü spor ortamımızda, Efes'in koç ve/veya oyuncu seçimlerinde konuşulan sadece ve sadece onların saha içi performansları olmuştur.
Camia desteğinden yoksun Efes'in otuz küsür yıllık bu “yalnız ve cesur” yolculuğunda yolcular çoktur ama hanı bekleyen, Avrupa Kulüpler Birliği (ULEB) lig komitesinde yer alarak kendi kulübünün saygınlığı yanısıra ülke çıkarlarını kollayan üst düzey yönetici Özerhun olmuştur. Avrupa çapındaki ikinci büyüğümüz ÜLKER üç parçaya bölünürken Efes tek parça ve marka kalmayı başarmayı bilmiştir.
Efes Pilsen'in koç seçimi ve oyuncu kullanımı gibi teknik yönetimsel hatalarını vurgulayarak yerden yere vuran benim bunları söylemem garip gelebilir ama “yiğidi öldürecek fakat hakkını teslim edeceksiniz”. Tuncay beyin yıllara sari dirayet ve ekibine güvenme kararlılığı olmasa, simsarların elinde her yıl kapanıp açılan kulüplerden farkı kalmazdı Efes'in.
Demem o ki kimse Efes'i kendi küçük hesaplarının çıkmazına çekmeğe çalışmasın. Onlar kendi prensipleri doğrultusunda saha içi performanslarını yükseltecek yolları bulacak, gelecek yılların Avrupa'da final oynayacak takımlarını kuracaklardır.
Bir Efes'imiz var nafile kendinize benzetmeye çalışmayın.