Geçen sene EuroLeague’de final-four’u son maçta kaçıran fakat ardından ligde tel tel dökülen Efes yine bir arayışa giderek Brown ve Dunston hariç tüm yabancılarını yolladı. Dahası Furkan ve Cedi’nin NBA yapması ile kadrodaki Türk oyuncu sayısı da azaldı. Bu çerçevede yapılanmaya çalışan Efes’in bu yaz yaptığı yabancı oyuncu transferlerini inceleyelim.
Ricky Ledo
Efes’in ilk transferi şutör guard Ledo’yu Giresun’dan tanıyoruz aslında. 2013’te başlayan NBA macerasının ardından Porto Riko’ya giden, oradan da Giresun’a gelen 1992 doğumlu Amerikalı Ledo, takımının bir numaralı skor opsiyonu olarak başarılı maçlar çıkarınca Baskonia’nın dikkatini çekti ve sezonu orada tamamladı. Bir takımın temel opsiyonu olmakla, büyük bir takımda bir rolü oynamak çok farklı olgular olsa da Ledo Baskonia’da fena iş çıkarmadı ve ortalama 15 dakika süre alıp, yüzdeli de oynayarak 9-2-2 gibi bir istatistik tutturmayı başardı. Ledo yayda şut tehdidi de olan atlet bir oyuncu ve bire birleriyle oyun sıkıştığında skor üretebilme potansiyeline sahip. Ayrıca hırçınlığıyla hem hücum ribaundlarında hem de ters cut’larda etkili olabilir. Oyun yapısıyla, tempoyu seven Perasoviç için, Ledo’nun sahayı hızlıca katederek bir tür kısa Derrick Brown gibi de rol alması da mümkün. Bununla beraber Efes’in yay savunmasının lideri olmaması için hiçbir neden yok. Ledo iki metreyi aşan boyuyla rahatlıkla değişmeli savunmada da verimli olabilir. Bu özelliklere rağmen Ledo riskler barındıran bir transfer. EuroLeague seviyesinde test edilmese bile başarıya aç bir oyuncu olması ve düşük maliyetiyle Ledo alınabilecek bir risk diyebiliriz.
Josh Adams
Efes’in 1 numaraya transfer ettiği 1993 doğumlu Josh Adams, üniversitedeki son senesinde kendi konferansında MVP olarak potansiyelini ispat etmişti. Fakat mezun olduktan sonra 2016’da draft edilmedi ve Yaz Ligi’nde de istediği kontratı kapamayınca soluğu geçen sene Avtodor’da aldı. Bu dönemde bir trafik kazası geçiren Adams ölümün eşiğinden döndükten sonra Ocak 2017’de basketbola döndü ve çok iyi bir sezon geçirdi. VTB’de 13 maçta ortalama 27 dakikada 13-2-4’lük bir ortalama tutturan Adams, oldukça atletik ve patlayıcı gücü yüksek bir oyuncu. İlk adımı çok hızlı ve savunulması zor olan Adams yayda hem penetresi (delicilik) hem de şutuyla tehlike yaratma potansiyeline sahip ve EuroLeague seviyesinde test edilmeye hazır. Efes taraftarına spektaküler hareketler izletmesi muhtemel olan Adams’ın savunmada ise eksiklikleri var. Savunmayı üst seviyede yapacak fiziksel yeterliliği (ayak çabukluğu, çeviklik, sıçrama vb.) mevcut fakat pozisyon bilgisi çok yeterli değil. Dahası aklı daha çok hücumda olduğu için savunmayı bazen ikinci plana atabiliyor. Efes için tercih edilebilecek bir oyuncu olmakla birlikte takımı oynatma özelliği çok gelişmemiş olan ve savunması bir soru işareti olan Adams’ın performansını oldukça merak ediyorum.
Erick McCollum
Galatasaray’dan tanıdığımız ve Portland’daki CJ’in ağabeyi olan 1988 doğumlu McCollum Efes’in muhtemelen guard pozisyonuna yaptığı son transfer oldu. Üst düzey bir skorer olan ve combo-guard olarak 1,5 numara tanımını dolduran McCollum, önemli bir hücum gücü ve Ataman’ın geçen sezon onu geri almasının da temel nedeni bu. Üniversiteden mezun olduğu yıl olan 2010’dan beri sürekli kulüp gezen McCollum EuroLeague’de belli bir yapısı olan takımlar için harika bir kısa alternatifi. Hem penetresi hem de şutuyla tehlikeli olan ve bire birde savunulması güç olan McCollum momentumun devamı için Efes’e aradığı katkıyı verecektir. Fakat zaman zaman hücumun anahtarı olabilecek McCollum’un veriminin artması için yanında onun savunma ve organizasyon eksikliğini kapatacak oyuncular gerekli. Yani Zisis gibi bir organizatörün varlığıyla onun verimi daha da artar. (Efes bunu Simon’la yapabilir.) Bu arada McCollum sanıldığı kadar kötü bir savunmacı değil ancak ince fiziki yapısı ve oyun aklının büyük ölçüde hücuma odaklanması nedeniyle o da üst düzey bir savunmacı profili çizmiyor.
Krunoslav Simon
EuroLeague sitesinde Simon için forvet yazıyor ama aslında Simon bir guard. 1985 doğumlu tecrübeli Simon, son sezonlarda Milan’da da Hırvatistan Milli Takımı’nda da takımın oyun kurucusu olarak oynadı. Milan’daki EuroLeague macerasını ortalama 11-4-4 ile kapatan Simon oyunun her alanına katkı verebilen ve takımı bir arada tutabilen bir oyuncu. Yapıştırıcı vasfıyla öne çıkan ve basketbol IQ’su yüksek olan Simon, Efes’in 1 numaraları organizasyon sorunu yaşadığında imdada yetişecektir. Hatta muhtemelen o sahadayken Perasovic, onun yarı sahadaki (hem tepede hem kanatta) ikili oyunları ve topa doğru yön vermesiyle sorun çözmeye çalışacaktır. Bu açıdan Simon Efes’e bir çeşitlilik getirdi diyebiliriz. Çünkü geçen sene yarı sahada sorun çözme noktasında pek becerikli olamayan ve tempo düşünce tek yönlülüğünün sıkıntılarını yaşayan Efes, Simon’un basketbol IQ’sunu verimli kullanmasına ve bazen ceza şutlarını net sokmasına oldukça ihtiyaç duyacak. Savunma cephesine dönersek yine elit olmayan bir savunmacıyla karşı karşıyayız. 3 numaradan geldiğinde 1.97 boyuyla ve atletizm eksikliğiyle sorun yaşayan Simon pozisyon bilgisi ve doğru adımlamasıyla bir savunma tabanına sahip. Fakat yırtıcı-atlet ve penetreci 3 numaraları savunması çok zor. Bu noktada o sahadayken yayda Ledo ile adam paylaşımı yapması ve hücum gücü düşük oyuncuyu alması onun verimini ve oyun konsanstrasyonunu artıracaktır.
Brock Motum
1990’lı uzun forvet Motum’un transfer dedikoduları başladığı an “Düşük bütçelerin Nicolo Melli’si olur.” demiştim. Sanırım Motum’u en iyi böyle tanımlayabiliriz. Öncelikle çok iyi bir ribaundçu veya elit bir savunmacı değil. Bunlar Motum’un hanesine eksi olarak yazılıyor. Fakat modern 4 numaranın hücumda yapması gereken her şeyi yapıyor. 2016 Olimpiyatlarını iyi geçiren ve geçen sene ortalama 11 sayı 3,5 ribaundla oynayarak Zalgiris’te seviye atlayan Motum müthiş bir atlet olmamasına rağmen aklıyla oynayabilen bir uzun. Özellikle Sariç gittikten sonra yayda tehlike yaratacak uzun oyuncusu olmayan Efes için aranan kan olabilir. Zira rakip dört numara onu yayda savunurken gömülme riski alamaz ve böylece guardların penetreleri için de ekstra alan açılır. (Motum EuroLeague’de geçen sene %46 ile üçlük attı.) Dahası ikili oyun yeteneği de düşük değil. “Spacing” dediğimiz ve günümüz basketbolunun temelini oluşturan yapının en önemli halkası olan şutör 4 numara için mevcut bütçe dahilinde hiç de fena olmayan bir seçim olan Motum, geçen sene Perasoviç’in saha lideri olan Brown’dan formayı alırsa da şaşırmam. Özellikle ribaund yeteneğini ve algısını da geliştirirse Motum çok çok faydalı olur.
Kadronun mevcut hali üzerine son notlar:
Boston Celtics koçu Brad Stevens modern basketbolda artık beş değil üç pozisyon olduğunu ve bunların da top hakimiyeti olan oyuncular, kanat oyuncuları ve uzunlar şeklinde ayrıldığını söylemişti. Buradan bakarsak bireysel olarak Efes’in transfer tercihleri mantıklı. Fakat iş yapı kurmaya geldiğinde takımın şu an üç eksiği var ve üçü de temel eksiklikler.
Birincisi, takımın saf bir oyun kurucusu yok. Saf oyun kurucu bulmak kolay iş değil, hele bütçe 10 milyon Avro’nun altındaysa oldukça zor, farkındayım. Ama başarı isteniyorsa takımda en azından bir tane tabanı belli olan, düzeni kuracak, oyuncular arası bağlantıyı sağlayacak ve oyunu iki yönlü oynayabilen oyun kurucu (Markoviç, Joviç veya Sloukas gibi) şart. Bu oyuncu takımın ağırlık merkezi olacağı için her oyuncunun verimi biraz da ona bağlı. Adams da McCollum da Doğuş da bu tip oyuncular değil. Ayrıca bir bütün olarak 1 numara savunması temelde Adams ve McCollum’a kalacaksa Perasoviç’in zaman zaman oyuncularını saklayacak bir savunma kurgusu yaratması gerekebilir. Bu nedenle Mantzaris gibi bir oyuncu (McCollum’dan daha az yetenekli olsa da) aranacaktır. Bununla beraber Adams, McCollum, Ledo ve Simon topu eline isteyen oyuncular olmakla birlikte işin organizasyon tarafını sadece Simon yapabilir gibi duruyor. (Hatta Brown, alçak postta oyun kurma kabiliyetini geliştirerek kısalara daha fazla yardım etmek zorunda.)
İkinci temel eksiklik, geçen sene forvet enflasyonu yaşayan Efes’in bu sene kısa forvette hem atletizm hem de keskin şutör eksikliği yaşaması. Simon pozisyonuna göre fiziksel olarak sorun yaşabilir. Birkan’ın da istikrarsızlığı malum. Dahası ikili oyun sonrası ters forvette net şut tehdidi yaratacak Lojeski gibi bir oyuncu da yok. Bu nedenle Efes kanatta problem yaşayabilir. Bu bölge için muhtemelen yabancı hakkı da kullanılmayacağı için Efes, elindeki Onuralp veya Muhaymin gibi gençlere şans vermek ya da tek mantıklı dış alternatif Tolga Geçim’le anlaşmak durumunda. (Tolga gelirse çok yönlülüğüyle önemli katkı verir.)
Üçüncüsü, Dunston yedeklenebilmiş değil. Kadroda şu an yedi yabancı var ve eğer sekizinci yabancı gelirse bu Dunston’ın yedeği olmak zorunda, zira Türk oyuncu havuzunda Efes’in EuroLeague + ligdeki minimum 60 normal sezon maçını çıkarmaya uygun herhangi bir uzun yok.
Özetle, Efes 7-8 tane Amerikalı almak yerine bu sene farklı bir deneme yaparak bir mental gelişme gösterdiğini ortaya koydu. Fakat kadronun mevcut hali takım mühendisliği açısından bir başarı sağlandığını henüz göstermiyor. Kadronun hücum potansiyeli yüksek ama bu kadroyla iyi savunma yapmanın yegane yolu olağanüstü bir kolektif çabayla oynamak olacaktır. Yine de nihai kararı vermek için, kadronun son halini, Perasoviç’in kuracağı yapıyı ve parkedeki oyunu görmek şart.
TOGAN KARATAŞ