Anadolu Efes’in, Alba Berlin’e yenilgisi, “takım oyununun bireyselliğe kurduğu üstünlük” olarak da değerlendirilebilir…
Elbette doğrusu ve uzun vadede fayda getireni “takımca katkı” olsa da hedefe giden yolda bireysellik de çoğu zaman işinize yarayan, kilidi açan bir faktör olabiliyor… Tıpkı Efes’in son 3-4 sezona damga vuran formasyonunda olduğu gibi…
Ama gel gör ki yanında “destekleyici unsur” savunma olmayınca, sadece bireysel yeteneklere dayalı formatla sonuca gitmek mümkün olmayabiliyor…
Coach Ergin Ataman’a katılıyorum… Dünkü maç, Efes için tüm sezonun “kırpılmış” özeti gibiydi… Maç içinde yaşanan gel-gitler, berbat savunma, maç sonunu kötü oynamak gibi bu yıl başını ağrıtan ne varsa yine “mini bir film” gibi gözler önüne serdi Efes… Sürekli aynı isimlerin üzerine binen yük, yıpranmışlık ise cabası… Düşünün; gözler, sakatlanan 36’lık Dunston’ı aradı (!) dün… Bu yüzden Ataman’ın bu açıklamasını, dibe vuran takımını ayağa kaldırmak için bir motivasyon aracı olarak “son bir hamle” niteliğinde olduğuna inanıyorum. Yoksa tabii ki hala Play-Off şansı var Efes’in…
Fenerbahçe BEKO’ya da yeri geldiğinde benzer eleştirileri yapıyoruz; ki Sarı-Lacivertliler’de Metecan başta olmak üzere Melih, Şehmus, Tarık gibi isimlerin ciddi süreler alsa da bunu yeterli görmüyoruz… Ancak, altyapısı ile Türk basketbolunu bir dönem ayakta tutan, oyuncusuyla coachuyla Türkiye’ye yaptığı “servisle” “Türk basketbolunu kalkındıran kulüp olarak” tarihteki yerini alan Anadolu Efes’in dün (sezonun büyük bölümünde de) süre alan 9 yabancısının yanında “zerre kadar sorumluluk alacak bir Türk oyuncusu yoksa sahada”, bunun adı “tükenmişliktir!” Bu sadece dünün konusu ya da Buğrahan’ın şu aşamada bu süreleri alabilecek “yegane” oyuncu olması ile ilgili değil… Efes gerçeklerinin zaman içinde nereden nereye savrulduğu ile ilgili… Yazık…
Alba Berlin, tartışmasız hücumda “topun en çok ve en çabuk el değiştirdiği” takım… Dün asistlerde Efes’i ikiye katlayarak (26-13), özellikle üçüncü çeyreğin başında pas trafiğini görkemli bir şova dönüştürdüler. Ancak rotasyon devreye girince, genç bir takım olmanın da getirisiyle Efes’in Bryant bazlı baskısına karşı çok basit top kayıpları yapıp temsilcimize yakalandılar. Yine de, kapasite olarak Euroleague’in en donanımlı kısa rotasyonuna sahip rakibe karşı Jaleen Smith’in kritik anlarda bulduğu uzak mesafeli müthiş üçlüklerle maçı tekrar geri getirip, takımın en deneyimli ismi Sikma ile de Efes’e ağır bir darbe vurdular.
Tüm olumsuzluklara, sahaya yansıyan “yavan” görüntüye rağmen, Efes’in matematiksel şansı hala sürüyor…
İstanbul’daki 4 maçın en az 3’ünü, hatta belki duruma göre 4’ünü de kazanmış olmaları gerekebilir Play-Off için… İpler hala ellerinde