Doğu Konferansı’nda zirveye aday takımlar arasında büyük fark yok. Rekabetin Batı’ya oranla daha yüksek olacağını düşünüyorum. Bucks, Celtics, Heat, Nets ve Sixers’dan herhangi biri normal sezonu 1. sırada da tamamlasa 4. sırada da tamamlasa şaşırtıcı olmaz. Cleveland, Knicks ve Pistons Konferans’ın zayıf halkası durumunda.
Milwaukee Bucks: Bucks yönetimi transfer döneminde inişli çıkışlı bir grafik çizdi ama sonunda süperstarı Giannis Antetokounmpo ile 5 yıllık süpermax kontrat yenileyerek derin bir “oh” çekti. Pelicans’dan Jrue Holiday’ı alarak ilk hamlesini yapan Bucks, Bogdan Bogdanovic’i almaya çok yaklaştı ama başaramadı. Holiday’ın şahsında oyunun iki tarafında etkili olan, gereğinde sorumluluk alabilen oyun kurucuya kavuşan Milwaukee böylece Giannis ve Khris Middleton’ın yanına uygun eklemeyi yapmış oldu. Gidenlerden George Hill dışında eksikliği hissedilecek isim yok. Bu sene daha dar bir rotasyonla mücadele edecek Bucks’da Koç Mike Budenholzer’ın değişmesini bekliyordum ama bu gerçekleşmedi. Özellikle play-off’larda yetersiz kalan, hamle yapamayan Budenholzer için bu sezon son şans olabilir. Bucks bu sene de normal sezonu zirvede tamamlamaya aday. Ancak play-off’larda işleri geçen senelerden daha zor olacak.
Boston Celtics: İyi bir takım kimyasına, oyuncularından yüksek verim alabilen bir koça sahip olan Celtics şampiyonluk potansiyeli taşıyan bir takım. Hem sistem içinde kalabilen hem de bireysel anlamda takıma liderlik edebilen Jason Tatum ve ona yakın bir performans sergileyen Jaylen Brown’a sahipler. Ancak geçtiğimiz sezon Doğu Finali’nde kaybetmelerine neden olan dar rotasyon ve pota altında zayıf kalma sorunlarına transfer dönemimde çare bulamadılar. Bu yolda kullanabilecekleri draft hakları ve çok sayıda genç oyuncu var ama GM Danny Ainge bu konuda çok cimri davrandığı için buna yanaşmıyor. Bu duruma rağmen normal sezonda Celtics sorun yaşamaz. Çünkü Koç Brad Stevens, kalitesi ne olursa olsun oyuncularından kapasite üzerinde verim almayı başarıyor. Ancak savunmaların sertleştiği, deneyimin ön plana çıktığı play-off’larda dar rotasyon ve uzunların şut atarak alan açamama, çemberi kapatamama sorunu net hissediliyor. Gordon Hayward takasından gelen 28 milyon dolarlık takas istisnası bu sorunların bazılarının çözümünü sağlayabilir. Bakalım Ainge bu hamleyi yapacak mı?
Miami Heat: Heat için sezonun sorusu, geçen yıl play-off’larda çıktıkları seviyeyi koruyup, koruyamamaları olacak. Ben normal sezonu düşük viteste geçip, play-off’larda çıkışa geçeceklerini düşünüyorum. Sisteme uygun ekleme yaptılar. Mo Harkless ve Avery Bradley oyunun iki yönünde katkı verecek oyuncular. Çember altında Bam Adebayo dışında savunma sertliği getirebilecek bir oyuncu yok. Harkless özellikle play-off’larda bu sertliği sağlayabilecek oyuncu. Normal sezonda Bam Adebayo’nun sakatlık riski gibi tehlikeler nedeniyle biraz düşük tempoda kalabilirler. Ligin saygın koçlarından Eric Spoelstra’nın varlığı ve yıllardır süregelen istikrar Miami Heat’i Doğu’nun zirve adaylarından biri yapıyor.
Philadelphia Sixers: Sixers’da yeni GM Darryl Morey beklenildiği gibi takaslar yaparak, daha uyumlu bir takım oluşturmanın adımlarını attı. Yeni isimler Danny Green ve Seth Curry 3 sayının gerisindeki etkisizliğe çare olabilecek isimler. Morey hem finansal açıdan hem de kadro yapılanması açısından başarılı bir transfer dönemi geçirdi. James Harden’ı da takaslamak için temasları sürdürüyor. Bunu başarırsa Sixers için başka bir hikâye başlar. Eldekilere bakacak olursam; Philadelhia Ben Simmons ve Joel Embiid’e çok daha uygun bir takım haline geldi. Zaten iyi savunma takımı olan Sixers, böylece hücumda da seviye atladı. Temsilcimiz Furkan Korkmaz’a gelince; bu sene 20 dakika süre bulması zor. Bulacağı her dakikayı, her şansı iyi değerlendirmeli. Bu sene işi zor. Ancak bu eşiği aşarsa arzu ettiği uzun süreli kontratı bulabilir.
Brooklyn Nets: Kevin Durant’ın dönmesiyle ikinci süperstarına kavuşan Nets’in sezonunun Kyrie Irving’ın tavrı belirleyecek. Hücumda çok sayıda alternatife sahip olan Brooklyn’in sorunu Irving’in topu domine ederek takım arkadaşlarını oyundan düşürmesi. Geçen seneki tavır bu sene de sürerse Nets parlak istatistiklere sahip ortalama bir takım olur. Irving’in tek başına takımı sürükleyecek bir oyuncu olmadığını hatırlayıp, topu paylaşarak kritik anlarda sorumluluğu alması Nets’i şampiyonluğun adayı yapar. Çünkü takımda topu eline isteyen oyuncu sayısı çok ama Dinwidde, LaVert, Durant başta olmak üzere topsuz oyunda da skor üretebilirler. Yeter ki Irving basketbolun aynı zamanda bir takım olduğu gerçeğini kabul etsin. Uyumlu bir karakter olan Kevin Durant’ın varlığı ve yeni Koç Steve Nash, Irving’i bu konuda ikna etmeyi başarabilir.
Toronto Raptors: NBA’in taktik yönü en zengin, oyuncularından verim almayı başaran bir koç olan Nick Nurse’ın varlığı Toronto’yu bu sene de play-off için şanslı kılıyor. Transfer döneminde pota altında önemli değişim yaşadılar. Ibaka ve Gasol takımdan ayrıldı, yerine takıma çok uygun biri olan Aron Baynes geldi. Chris Boucher’in de süresi artacak. Sert savunma yapan, topu iyi paylaşan Raptors normal sezonda sorun yaşamaz. Ancak play-off için kadro kalitesi ve rotasyon darlığı baş ağrıtabilir.
Indiana Pacers: Pacers sezonu biraz sancılı açtı. Takımın yeni koçu Nate Bjorkgren daha tempolu bir basketbol ve geçtiğimiz yılların aksine hücumda daha yaratıcı bir oyun anlayışını takımına benimsetmek istiyor. Ayrıca birçok takas senaryosunda adı geçen ve sakatlık sonrası eski formumun çok uzağında görüntü sergileyen Victor Oladipo’nun durumu koçu bekleyen diğer zorluk. Bjorgren kafasındaki sistemi sahaya yansıtabilirse Indiana önceki yıllardaki gibi “play-off’a kalır ancak 1. Turda elenir” ezberinden uzaklaştırır. Pacers ilk 6 için güçlü aday, en kötü senaryoda 7 ve 8. sıradan play-inn oynayarak play-off’lara kalırlar.
Atlanta Hawks: Transfer döneminde genç çekirdeğe tecrübeli hücum oyuncularını ekleyen Hawks, ofansif bir takım oluşturdu. Bogdan Bogdanovic, Danilo Gallinari, Rajon Rondo Trae Young’ın üzerindeki baskıyı azaltacak isimler. Ayrıca bu isimlerin oyun bilgisinin üst düzey olması Trae Young’un asist ortalamasının artacağını işaret edebilir. Takımın en önemli sorunu savunmada zayıf kalmaları. Khris Dunn, John Collins ve Clint Capella, Atlanta savunmasını yukarıya çekmeye çalışacak. Genç çekirdeği ile harmanladığı kadrosuyla seyir sevki yüksek bir takım olan Hawks, play-off yarışının içinde olacaktır.
Orlando Magic: Orlando Magic belli bir seviyeyi aşamayan kadronun getirdiği dezavantajı disiplin, devamlılık ve iyi savunma ile örtmeye çalışan bir takım. Bu sene genç uzunları Jonathan Isaac’tan sakatlığı nedeniyle yararlanamayacak olmaları önemli handikap. Geçtiğimiz yıl aşama kaydeden Markelle Fultz bu sene çıkışını sürdürebilir. Orlando’nun play-inn aşamasına kalacağını hatta buradan play-off yapacağını düşünüyorum. Ancak 1. turdan ötesi zor.
Washington Wizards: Wizards önemli bir değişiklikle başladı sezona. Çok kötü kontrata sahip oyun kurucusunu John Wall’ı aynı kontratlı ancak bir ölçü daha bir oyuncuyla takas ederek yenilenme yaşadı. Bu hamlenin artı eksi bir dolu sonuçları yaşanacak sezon boyu. En önemli soru işareti Westbrook’un takımın skoreri Bradley Beal ile top paylaşımı konusunda sorun yaşama riski. Wizards’ın artı yönü çok iyi bir hücum takımı olması. Savunmada ise durum tam tersi; neredeyse hiç savunma yapmıyorlar. Bu sene de çok atan, çok yiyen bir performanslar bekliyorum. Ligin elit skorerleri arasına girme yolunda adımlar atan Bradley Beal’in varlığı ve Doğu’daki zayıf takımların çok olması gibi nedenler Wizards’ı bütün bu kaotik yapısına karşın play-inn yarışının içinde tutar.
Charlotte Hornets: La Melo Ball ve Gordon Hayward gibi takım yapısına uygun iki top yönlendirici eklediler. Hayward’a yılda 30 milyon dolardan 4 senelik çılgın bir kontrat verilse de önceki yıllarda yaşadığı sakatlıklardan uzak bir sezon geçirirse takımın ihtiyacı olan lider karakter olur. Bu iki katkıya rağmen Hornets vasatın biraz üzerinde bir takım. Play-inn yarışı içinde kalırlar. Buradan play-off bile yapabilirler. Ancak gelebilecekleri maksimum nokta burası. Daha ileri gidemezler.
Chicago Bulls: Transfer dönemini sessiz geçiren Bulls buna rağmen geçen seneden daha iyi durumda. Bunun temel nedeni hızlı oynamaya uygun takımını düşük tempoda oynatan ve oyuncuların tabir yerindeyse “nefret” ettiği Jim Boylan yerine Billy Donovan’ın koç olarak takımın başına gelmesi. Bu motivasyon genç Bulls kadrosunu play-inn yarışının içinde tutar.
New York Knicks: NBA’in en büyük pazarlarından biri olmasına karşın çok kötü yönetildiği için başarıya hasret kalan Knicks, bir kez daha potansiyel olarak NBA’in en kötü takımlarından biri olarak sezona başlayacak. Takımı 5 yıllığına değeri düşen ve genç oyuncuları geliştirmesi soru işareti olan Koç Tom Thibodeau’ya emanet ederek kötü gidişin bir süre daha devam etmesine yönelik hamle yaptılar. Bardağın dolu tarafına bakarsak; uzun süreli kötü kontratlar vermediler ve drafttan seçtikleri Obi Toppin önemli potansiyel. Şut atamayan oyunculardan dolu kadrosuyla play-in niçin bile şansı olmayan Knicks’te RJ Barret’ın aşama kaydetmesi, Mitchell Robinson’un şutunu geliştirmesi sezonun kazancı olur.
Cleveland Cavaliers: Temsilcimiz Cedi Osman’ın takımı Doğu’nun en kötü 3 ekibinden biri. Cedi için bir diğer kötü haber drafttan forvet Isaac Okoro’yu almış olmaları. Savunmacı bir oyuncu olan Okoro, Cedi’nin dakikalarının azalmasına neden olabilir. Hücumda belli bir kapasitesi olan Cleveland savunmada ise ligin en kötülerinde biri.
Detroit Pistons: Pistons’un sezon öncesi hamlelerini anlatmak için “ne istediğini bilememek” tanımı yerinde olur. Kadroyu sıfırlayıp, geleceğe yönelik bir takım kurmayı hedefleyen Pistons, Jerami Grant gibi belli bir sistemin içinde başarılı olan bir oyuncuya 20 milyon dolarlık kontrat verdi. Takımı kapasitesi sınırlı uzunlarla doldurdu. Kadroya baktığımızda Derrick Rose dışında ne vereceğini tahmin edebileceğimiz isim yok. Rose’un da sezon içinde şampiyonluk adayı bir takıma takaslanması yüksek ihtimal.
İsmail Durlanık