16 Şubat 2025, Pazar
spot_img
Ana SayfaTHY EUROLEAGUEÇok yazık oldu / Gökhan Türe

Çok yazık oldu / Gökhan Türe

Fenerbahçe BEKO, Euroleague’deki 6 maçlık yenilmezliğini Atina’da dramatik bir sonla kaybetti.

Gerçekten de sezonun en keyifli, en heyecan dolu, en çekişmeli maçlarından biriydi dün akşamki mücadele… Oyun defalarca iki tarafa da geldi, gitti. Sonunda daha az hata yapan taraf kazanacaktı, öyle de oldu.

Panathinaikos’un, daha geniş bir rotasyonla son dönemde kendisinden daha iyi basketbol oynayan  Fenerbahçe’yi yenebilmesi için sıra dışı birkaç detaya ihtiyacı vardı. Kırılma anlarında oyunun içinde kalmak ve o anlarda da Sloukas&Nunn ikilisinin mucizevi yaratıcılığını tekrar açığa çıkarmak… İkisi de oldu; ne yazık ki…

Aslında Fenerbahçe BEKO, savunma kalitesi anlamında standartlarının altında kalsa da hücumdaki verimliliği ile OAKA’daki zor atmosferde oyunu istediği kıvama getirmiş, son çeyrekte McCollum ve Devon Hall ile ‘can yakan’ sayılarla Panathinaikos’un seyircisiyle birlikte yarattığı baskı ve kaosa fazlasıyla göğüs germişti, germesine… Ancak üçüncü çeyrekte Hernangomez’in ayakta tuttuğu, bir nevi Fenerbahçe’nin vurup gitmesini engellediği Yeşil-Beyazlılar, üçüncü çeyreğin başında 4. faulü alıp kenara giden ve son periyoda 4 sayı ile giren Nunn’ın da devreye girmesiyle o müthiş baskıyı kurdu Fenerbahçe üzerinde… Sarı-Lacivertliler, buna karşın geri adım atmadan, Guduric, Nigel Hayes ve son olarak da Tarık’la PAO’nun yaptığı her hamleye cevap verdi ve son dakikaya 88-88 eşitlikle girildi. 39.17’de Nigel Hayes’in OAKA’da buz gibi hava estiren basketi sonrası Nunn’ın bu kez kaçan ‘zorlama’ üçlüğü sonrası hücum sırası yine Fenerbahçe’deydi. Top da Guduric’in ellerinde… Bitime 30 saniye vardı… Hücumda çok da üretken bir gece geçirmiyordu aslında ama oyuna yön vermek için direksiyondaydı. Süre erirken ve belki de Panathinaikos çaresizlik içinde tam faul yapmaya hazırlanırken, Guduric top kaybı yaptı…

Ardından da topu kapan Sloukas’a Melli’nin faulü geldi. Yunan guard çizgiden kaçırmadı ve maça bitime 17 saniye kala eşitlik geldi. Fenerbahçe molasının ardından topu kenardan oyuna sokan Sarı-Lacivertliler, saniyeler kala tepede Nigel Hayes ile buluşturdu topu… ABD’li yıldız, belki solunda boşta bekleyen Guduric’i görmedi ve el üstünden yolladığı üçlüğü kaçırdı.

Ardından dönen topla buluşan Nunn, orta sahayı geçip şutu kullanmak için hareketlenmişti ki, şutu kaçıran Nigel Hayes’in istem dışı faulü geldi. Kısacası ‘kötü senaryo’ devreye girmiş ve kader bu maç için ağlarını örmüştü bir kere… Deneyimli guard Nunn da kendisine ve takımına sunulan bu fırsatı geri çevirmedi ve ilk atışta isabeti bulup, ikinciyi kaçırdı. 1.1 saniye kala kendi pota dibinden topu savuran Hall’un bu denemesi sonuçsuz kaldı ve Fenerbahçe BEKO’nun 6 maçlık galibiyet serisi OAKA’da son buldu.

Kazanan için büyük, kaybeden için ise yürek yaralayan bir maçtı dünkü… Aynı sonu Panathinaikos da yaşayabilirdi. Ama bu maçtaki mücadelesi ve savaşımı için onlar da elbette kazanmış kadar takdir toplayacaktı… Fenerbahçe BEKO için de aynı şey geçerli… OAKA’da yenilmesi zor bir rakibe ‘kıl payı’ kaybetti Sarı-Lacivertliler… Takımdaki kilit isimler üzerine düşeni yine yaptılar elbette… Ama Hall ve McCollum’un çabasına ve gösterdiği performansa yazık oldu… Bardağın dolu tarafından bakacak olursak bu oyun kalitesi ve sahip olduğu kapasite – ki Jilson Bango da ekibe dahil oldu – Fenerbahçe’yi çok daha ileriye taşıyabilecek nitelikte olduğunu özellikle şu son 7 maçta ispat etti. Böylesine kora kor geçen maçlarda ufak tefek hataları siz yaptığınızda kaybediyorsunuz, rakip yaptığında ise kazanan siz oluyorsunuz… Özde ‘rakibini hataya ya da hatalara zorlayan’ taraf kazanıyor. Bu maçtan çıkarılacak ders budur… Maçın sonuna ‘konforla girme ve kazanma’ konusunda rüştünü çoktan ispat etti Fener… Artık büyük maçlarda kırılma anlarında skor eşitken rakibi hataya zorlayıp, hatasız oynayabilen taraf olmaktır yeni hedef…

Böyle bir kaybın ardından Real Madrid’e karşı oynamak, bu üzücü yenilgiyi unutup o maça çıkmak ve kendi standartlarını tutturmak elbette kolay değil… Ama bu seviyede, hele de hedefe emin adımlarla ilerlerken profesyonelliğin, duygusallığı yenmesi de şart…

ANADOLU EFES ‘VARIM’ DEDİ

Anadolu Efes, çift maç haftasının ilk ayağında BGM’de ağırladığı Real Madrid karşısında yine gel-gitlerle dolu bir 40 dakika sonunda olsa da bu kez savunmada, özellikle da son çeyrekte rotaya koyduğu eforla fark yaratıp kazanmayı başardı. Lacivert-Beyazlılar, beklendiği gibi dominant bir başlangıç yapsa ve ilk periyotta 8 sayı öne geçse de sonraki 2 çeyrekte momentum hep Real’in elindeydi. Lacivert-Beyazlılar, 3 sayı çizgisinden 6/27 gibi (% 22,2) kötü bir yüzde tutturmuş olsalar da Poirier’nin eski takımına karşı tecrübe ve kalitesini konuşturması, Bryant’ın özellikle son periyotta sorumluluk alıp sürekli potaya giderek ürettiği sayılarla maça ağırlığını koydu son periyotta… 9-0’lık çeyrek başlangıcı ile yaktığı kazanma ateşini oyunun sonuna kadar söndürmedi Lacivert-Beyazlılar…

Ancak esas olan, Real’i bu çeyrekte 12 sayıda sınırlamaktı ki o noktada P.J. Dozier’ın da kilit rol oynadığını söylemekte fayda var… Larkin’in yokluğunda oyunun iki yönünde de ciddi katkı verdi yine Bryant’la birlikte… Ve Efes, zorlu Panathinaikos deplasmanına moralli gitme şansını da yakalamış oldu. Eğer oradan da sürpriz bir galibiyet gelirse ki mümkün, o zaman kalan 8 maç finale dönüşür…

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler