Bu hafta sizlere ‘yorum’ yerine ‘çeviri’ yapacağım çünkü ‘L’Equipe’ gazetesindeki Erman Kunter analizi ülkemizde (ne yazık ki) ‘pas’ geçildi. Tam olarak iletilmedi Fransızca bimeyenlere.
Oysa…
Tüm gazeteler, ‘Erman Kunter Fransa’da yılın basketbol adamı seçildi’ haberine boy boy yer verdiler sayfalarında. Sonrası gelmedi: Başlığın altı boş bırakıldı. Bekledim bir hafta. Sonra… ‘Kurda neden ensen kalın demişler…’ sözü geldi aklıma. Kendi işimi kendim yapmaya karar verdim. Saint Joseph Fransızcamın kalıntılarıyla, sizler için çevirmeye çalışacağım bu ‘başarı öyküsü’nü…
İşte ara başlık: ‘O, Fransa’da yılın basketbol adamı. Ve bu seçim tam yerine oturdu. Cholet’yi Pro A’nın zirvesine oturtan ve Fransızların yüzünü THY Euroleague’de yeniden güldüren Türk, Erman Kunter bu yıl Fransız pasaportunu da aldı’ demişler ve bu başarı öyküsünü üç ana başlık altında toplayarak, bir anlamda ‘başarı için yol haritası’nın analizini yapmışlar.
‘Deneyim’ başlığı altında 54 yaşındaki Erman’ın ‘bu alanda birçok yaşamı olduğunu’ vurgulamışlar. ‘O öncelikle ünlü bir oyuncu ve ülkesinde bir rekortmendi’ diyerek 213 kez milli olduğunu parantez içerisinde vermişler. ‘Ancak o bugünü yaşar ve oyunculuk günlerinden pek söz etmez’ demiş Erman’ın eski yardımcısı Nelhomme…
Erman’ın ulusal takım teknik direktörü olduğu (1997-2000) yıllarda ‘Hidayet Türkoğlu’nun da içinde bulunduğu tüm bir jenerasyonu takıma monte ettiğini’ anımsatmış Fransız bir gazeteci (Florent de Lamberterie). Ve Erman’ın, Fransa’da pek bulunmayan yüksek düzeyde uluslararası deneyim sahibi bir koç olduğunu vurgulamış. Bu bölümün sonunda Cholet, Asvel ve yeniden Cholet ile Fransa’daki koçluk sürecini anlatmışlar. Ve ‘O şu anda zirvede’ demiş Nelhomme.
Öf! Zormuş yahu birebir çeviri yapmak. Bu nedenle.. Ben, ‘metot’ ve ‘insani sıcaklık’ başlığı altında toplanan analizleri özetleyeceğim. ‘Mot a mot’ çeviriyi spor servislerindeki genç arkadaşlar yapsınlar.
Metot başlığı altında Erman’ın çalıştırdığı bir takımın, oynadığı ‘sürekli saldırgan savunma’sından tanındığını vurgulamışlar ve bunun sembolünün de Rendall Falker olduğunu söylemişler. ‘Falker belki en yetenekli oyuncu değil ama Erman’ın sistemi içerisinde başarılı oluyor’ yorumunu yapmışlar.
Ve… İşte can alıcı nokta: Erman çok çalışır, çok çalıştırırmış. (Vay vay vay! Eski dostumuz Fransa’da pek değişmiş anlaşılan. Oyuncuyken ‘kaytarmaya’ bayılan ama bu farkı müthiş yeteneğiyle kapatan Erman, Fransızlara ‘yeterince çalışmıyorsunuz’ mesajları veriyormuş. Güzeeel! Ahmet Kurt) Antrenmanlarda faul düdüklerini Erman çalarmış. (Cık,cık! Eski numaradır bu. Büyük bir olasılıkla Erman’ın çalışmalarında kan gövdeyi götürüyordur.. A.K) ‘İşte bu nedenle Erman’ın oyuncuları maçlarda bıçak ağızda oynar’ demiş eski bir oyuncusu (Tchicamboud). Bu agresivitenin çok oyuncu değiştirme gereksinimi doğurduğunu da vurgulayıp Erman’ın bu açığı transferle değil, kendi ‘yarattığı’ oyuncularla doldurduğunun örneği olarak da Nando De Colo’yu göstermişler. Eski oyuncusu Erman için şu yorumu yapmış: ‘O, sizi kısıtlamaz, dilediğinizi yaparsınız ancak başarılı olmazsanız doğrudan yedek sırasına gidersiniz.’ (Yaşşa Erman! A.K.)
İnsanlık kısmında tıraş fazla. ‘O benim babam gibidir, onu her zaman arayabilirsiniz yoksa mutlaka o sizi arar’ geyiklerini bir tarafa bırakırsak Erman’ın öğrenmeye hep aç olduğunu, dinleyen ve öğrendiklerini paylaşan biri olduğunu, onunla şakalaşabileceğinizi, bunun herkesin yapabileceği bir şey olmadığını falan anlatıp Erman’ın ‘odun dilli’ biri olmadığını söylemiş eski bir oyuncusu. (Yani Erman rahatlıkla konuşan, rahatlıkla eleştiren biriymiş ona göre.)
Yazıyı Fransız usulü bitirmiş L’Equipe gazetesi: ‘Il est Francophone, Francophile et maintenant Francais’ demiş. Çevirisi şöyle: ‘O Fransız ekolünden gelen (Fransızca konuşan) Fransızsever biriydi, şimdi ise o bir Fransız’ diyerek noktayı koymuş…
Ben de bu ıstıraplı yazıya noktayı koyuyor ve başta www.basketdergisi.com’ dakiler olmak üzere tüm basketbol medyasına sevgilerimi (!) yolluyorum…
e-posta: info@
basketdergisi.com