Bir sporcu bir sporcuyla evlenirse ne olur? Ortalık süt liman olur.
Hürriyet Pazar /
Galatasaray Liv Hospital’ın milli basketbolcusu Cenk Akyol (26) ile Vakıfbank ve milli takımın yıldızı voleybolcu Naz Aydemir (23) geçen yaz evlenip Türkiye’nin en gözde sporcu çifti oldular. Evlilik sonrası yaşamları bol maçlı ve de bol deplasmanlı geçiyor. Biri eve dönüyor, diğeri yola çıkyor. Çiftle evlilik sonrası ilk röportajı yaptık
Sizi yeniden evlendiğiniz mekâna getirdik. Ne kadar geçti düğünden bu yana?
Cenk Akyol: Üç buçuk ay.
Nasıl gidiyor?
C: Güzel.
Nasıl tanıştınız?
Naz Aydemir Akyol: Okul yıllarından tanışıyoruz. Bahçeşehir Koleji’nden. Tabii Cenk benden üç sınıf büyüktü.
C: Birbirimizi tanıyorduk. Sonra spor camiasının içinde devam ettik. Sonra ilişki başladı. Ben Naz’a daha ilişkinin başında, ilk birkaç ayında söylemiştim. Yavaş yavaş işledim bu konuyu. Niyet olarak aramızda hep konuşuyorduk. Planlıydık yani.
İlişki kaç yıllık?
C-N: (Aynı anda) İki buçuk yıl!
N: Aynı anda doğru söyledik. Yoksa sıkıntı yaşanabilir!
Hele iddialı bir takımda oynuyorsa 20-30 yaşları arasında bir sporcunun çok yoğun bir yaşamı var: Antrenmanlar, yurtiçi ve yurtdışı deplasmanlar… İki sporcunun evliliği bir anlayış sağlıyor mu?
N: Birbirimizi kolay anlıyoruz. Sezon içinde bazen 10 gün görüşmediğimiz oluyor. Böyle bir durumda erkek sporcuysa ilişki belki daha normal gidiyor ama kadının 10 gün evden ayrılması başka işte çalışan erkek için zor bir şey. Cenk bana demiyor ki “yemek hazır olsun, bu hazır olsun”. Ama gelenekselleşmiş erkek profilinde bu tarz beklentiler doğabilir.
C: Birbirimizi anlama açısından kesinlikle daha kolay. Eve geldiğimizde ben yorgunum, Naz yorgun. En azından rahat rahat oturabiliyoruz.
Evde bir görev paylaşımı var mı?
C: Kim idmanını bitirip eve önce giderse yemekleri o ısıtıyor. Genelde ben daha erken eve varıyorum. Ve dolaptan yemekleri çıkarıyorum. Aynı anda kahvaltı ediyorsak yumurtayı ben yapıyorum. Aslında şu ana kadar “Bugün de oturup kahvaltı edelim. Kahvemizi içelim. Oradan da idmana gidelim” dediğimiz bir gün olmadı henüz.
GEÇ GELDİN DİYE KIZIYOR
Belki sezon öncesi daha zor sizin için değil mi?
N: Hazırlık kampları çok uzun. Sezon içini bir şekilde hallediyoruz. En fazla üç günlük deplasmana gidiyoruz. Yazın milli takım ve hazırlık kampları en zorlu dönemler.
C: Haftada zaten bir gün iznimiz var.
N: İzinlerimiz denk gelirse en mutlu günümüz! Genelde pazartesi olabiliyor. Takımlarımızın hafta sonu maç durumuna bağlı. Bazen Cenk’in maçı cumartesi, benimki pazar oynanıyor. Maçtan çıkınca “yemeğe gidelim” diyor. Benim ertesi gün maçım var, gidemiyorum.
Bu tempoda balayı yapabildiniz mi?
C: Yaptık.
N: Aslında bal günleri oldu.
Evlendikten sonra 10 gün karşılaşmadığınız bir örnek oldu mu?
N: Oldu. Evlendik, hemen ardından ben Avrupa Şampiyonası’na gittim. Ben döndüm sonra bu kez Cenk takımıyla hazırlık kampı için İtalya’ya gitti. 20 güne yakın görüşmedik.
C: Şu daha kötü bence: Tam ben eve dönüyorum. Ertesi sabah uyanıyorum, bakıyorum Naz Almanya’ya gitmiş mesela. O dönüyor, bu kez ben ertesi sabah İzmir’e gidiyorum.
N: Bazen yolda telefonla konuşuyoruz. “Neredesin?” diyorum. “Havaalanındayım, maça gidiyorum” diyor. “Nasıl yani!” diye şaşırıyorum. O kadar karışıyor ki program.
Hiç havalimanında karşılaştınız mı?
C: Henüz karşılaşmadık. Ama bir gün bu da başımıza gelecek. Buna inanıyorum. “Hadi görüşürüz” deyip ayrılacağız orada.
Birbirinizin maçına gitmeyi seviyor musunuz?
C: Bazen Naz’ın maçında salona 2-3 sayı geç giriyorum. Yine geç geldin diye kızıyor bana! “Olur mu? Oradaydım” diyorum. “Gördüm, geç kaldın!” diyor. Voleybol izlemeyi seviyorum. Aileden gelen bir gelenek zaten. Alışığım izlemeye.
Basketbol nasıl?
N: Keyifli bence. Son ana kadar heyecanlı. Ben herhangi bir maçı izlerken heyecanlanıyorum. Hele Cenk oynarken iyice heyecanlanıyorum. Maç izlerken normal kalamıyorum.
C: Ben sadece geçen yıl Naz’ın şampiyonlar ligi finalinde heyecanlandım.
N: İlk 10 sayıda herhalde?
C: O da ilk 10 sayı. Sonra rahatladık. Öyle rahat kazanıyorlar ki… Mola aldıklarında “Allah Allah ne gerek vardı ki? Nasılsa seti kazanacaklar” diye bakıyorum.
HALAY TAKIMI
Takım arkadaşlarıyla ilişkide değişiklik oluyor mu?
C: Artık şöyle durum: Takım içinde yemek organizasyonu oluyor… Ben eve gidiyorum. Eşli yemek organize edilirse tamam. Galatasaray basketbol takımında da oyuncuların daha büyük kısmı evli. Sporcularda erken evlilik var. Ben de evlendiğimizden beri idman bitsin eve gideyim diye düşünüyorum. Bir yere yemeğe gidelim, gezelim, tozalım yok. Doğrudan eve gitmek en çekicisi. Eve gideyim de oturayım diyorum hemen.
Sizde evli oranı nasıl?
N: Bu yaz çok halay çektik düğünlerde! Yabancılar bekâr, Türklerin büyük bölümü evli. Ben, Gizem, Güldeniz, Gözde, Bahar evliler arasında. Dört oyuncu bu yaz evlendi.
Böyle yoğun bir yaşamda sporun dışında nelere zaman kalıyor?
N: Puzzle yapıyoruz. 5-6 tane yaptık. Biri bitiyor, diğeri başlıyor.
1500 parçalıklar var. Yani rahat yapıp kafamızı dağıtacağımız sayı.
C: Benim en sevdiğim 500’lük aslında. Çabuk bitiyor, bizi fazla strese sokmuyor.
N: Genelde ben yapıyorum, o düzeltiyor.
C: Bazen bir parçayı yanlış yere monte etme ısrarı var. Bitirdiklerinizin akıbeti nedir?
N: Duvara asılıyor. Kahveli, şaraplı, biralı puzzle’ları bir odamız var oraya asıyoruz.
C: En son 500’lük puzzle’ın siyah çerçevesi öyle uzadı ki…
Öyle uzamasına imkân yok. Bir yerden dönmesi lazım.
Evde spor konuşmayı sevmiyoruz
Cenk Akyol: Şimdi Nazlar hiç kaybetmiyor da… Biz maç kaybettiğimizde daha içime kapanabiliyorum. O zaman da hiç takılmıyor, rahat bırakıyor beni. Moralsizim. Biliyor bunu ve “niye böylesin?” gibi sorularla kurcalamıyor. En kötü üç saat sonra hayat normale dönüyor. Gidip odama kapanma gibi bir halim yok. Zaten dışarıda pek spor konuşmuyoruz.
Gezi olaylarına yorum yok
Tam da Gezi olayları sırasında Galatasaray basketbol takımı şampiyon oldu. Şampiyonluk maçından sonra Cenk Akyol protesto amacıyla NTVSpor’un mikrofonunu yere attı. Milli takıma alınmamasında bunun payı olduğu iddia edildi. Naz Aydemir aynı dönemde güreşçi Rıza Kayaalp’in tweet’lerine maruz kaldı. İki sporcu bu konuyla ilgili yorum yapmak istemediler.