Susun beyler! Lütfen susun! Çünkü.. Her ağzınızı açtığınızda dünya ikinciliğinden bir parça koparıp götürüyorsunuz. Sevincimizi kursağımızda bırakıyorsunuz… Size mi kaldı Türkiye’nin referandumu konusunda fikir yürütmek? Sporcusunuz siz. Bu ülkenin dünya finalisti basketbolcularısınız; o günlerin gözbebeğisiniz. Evet veya hayır. Size ne! Türkiye’nin tamamı sizi sevmek isterken, bir kelimeyle yaklaşık yarısının kalbini kırıyorsunuz. Ama.. İmam cemaat hikâyesi galiba bu. Bizim Turgay, “İnşallah 12 Eylül’de iki bayramı birlikte kutlayacağız” diyerek Başbakan’a yağ çekmeye çalışırsa, Hido da böyle konuşur, Mido da…
Ah! “Turgay” dedim de aklıma geldi: Eşine söyleyeyim de onun ağızına biber sürsün. Yoksa.. Ben süreceğim… Be adam! Neden aşağılıyorsun haltercileri? Neden polemiğe giriyorsun Naim Süleymanoğlu ile? Onlar ‘Dev adam’larımızsa, Naim de bu ülkenin ‘Cep herkülü’dür. Defalarca Olimpiyat ve Dünya şampiyonu olmuş; ulusal marşımızı söyletmiş, dinletmiş, bayrağımızı dalgalandırmış bir sporcumuzdur. Sen mi kapak oldun ‘Time’ Dergisi’ne? Sen mi anımsattın bütün dünyaya ‘Türk gibi güçlü’ sözünü? Bence.. Adam ne dese haklı. Bu nedenle.. “Kapat çeneni” diyorum sana.
Basketbolcularımıza verilen ödülün büyüklüğü tartışılıyor olabilir ama bunun savunması başka sporları ve başka sporcuları aşağılayarak yapılmaz. Sen kendi başarından söz et. Gerisine karışma… Ne demek “Kaç kişi izler halteri” Naim Süleymanoğlu ilk olimpiyat madalyasını aldığı gün hepimiz sokaklara dökülmedik mi? Sen onu unutursan, senin başarıların da unutulup gider. Önümüzde Olimpiyat elemeleri var. Eğer orayı geçemezsek, Dünya Şampiyonası’nda aldığımız ikinciliğin de anlamı kalmaz. ‘Rastlantı’ deyip geçer giderler…
Biz, “Bu büyük başarının altını nasıl doldururuz” diye düşünürken sen, gevezelik yaparak gümüş madalyanın içini boşaltıyorsun. Senin görevin basketbolu yüceltmek, gündemde tutmak, gazete sayfalarında daha geniş yer almasını sağlamakken, Türkiye’nin en büyük gazetelerinden birinin spor müdürüne hakaret ediyorsun. Olacak şey mi bu? Zaten Dünya Şampiyonası sırasında yaptıklarınla, eline fırsat geçtiğinde, ne kadar ‘kötü kalpli’ olabileceğini basketbol ailesine (bir kez daha) gösterdin: Biletleri cebinde tutup, düşman bildiklerine su bile vermedin. Basketbola ‘İrlandalılar’ı monte ettin. İşi gücü bırakıp futbol federasyonu ile kavgaya tutuştun… Daha onlarcasını sayabileceğimiz ‘basketbolu bölücü’ gaflar yaptın ama artık yeter. Sus biraz!
AHMET KURT
e-posta: info@basketdergisi.com