Fenerbahçe BEKO için yakın geçmişte, özellikle de düne kadar oynadığı 15 maçın 13’ünü kazanırken “bir galibiyetten fazlası” diye nitelenebilecek bir çok maçı galibiyetle noktaladığına şahit olmuştuk…
Dünkü Barcelona mağlubiyeti de ne yazık ki her şey yolunda giderken “bir yenilgiden fazlası” oldu Sarı-Lacivertliler için…
Yine kaybedebilirdi Fenerbahçe… Sonuçta başa güreşecek iki takım çıkaracak kadar geniş ve kapasiteli bir kadro yapısına sahip, bunun da ötesinde Final-Four’u kazanmak için getirdiği NBA, hatta Dünya yıldızı Pau Gasol’ün henüz süre bile almadığı Barcelona ligin en büyük favorilerinden birisi… Önceki gün AX Armani Milano’nun Panathinaikos’a kaybetmesiyle son maç öncesi zaten böyle bir kredisi de doğmuştu… Ama Kanarya için en büyük kayıp – ki hala sakatlıklarının ciddi olmamasını umut ediyoruz – Jan Vesely ve Nando De Colo’nun yaşadığı sakatlıklar olsa gerek… Vesely’nin, daha 7. dakikada ayak bileğinin burkulup soyunma odasına gitmesi, De Colo’nun da kırılma anlarında dizine aldığı darbeyle oyunu bırakmak zorunda kalması herhalde bir takımın böylesine önemli bir süreçte başına gelebilecek en büyük talihsizlikler… Guduric’in maç boyunca yüzüne, dizine, kasığına aldığı darbeler ve seke seke oynaması ise cabası!.. Bu üç ismin, yukarıda belirttiğimiz 13 galibiyette en büyük pay sahibi olduklarını düşündüğümüzde, haftaya oynanacak hayati Real Madrid mücadelesi öncesinde “pişmiş tavuğun başına gelmeyecek” şanssızlıklar yine Fenerbahçe BEKO’yu buldu!..
Bundan iki yıl önce tozu dumana katarken, şampiyonluğa doğru doludizgin koşarken de yine Vesely, Datome ve Kalinic’in sakatlıklarıyla sarsılmıştı Kanarya… Umarım bu defa korktuğumuz olmaz ve Sarı-Lacivertliler bu süreci en az hasarla atlatır. Vesely’de de De Colo’da da Guduric’te de ciddi sakatlık sıkıntıları yoktur ve Real Madrid maçına kadar iyileşirler.
Normal şartlarda dün Barcelona’nın takım halinde Euroleague standartlarını aşan düzeyde savunma sertliği cezasız kaldı. Vesely’nin ve De Colo’nun pozisyonu için şanssızlıktan bahsedilebilir ancak özellikle Guduric ve Pierre sahada resmen dayak yediler. Yaklaşık 1 yıldır sakatlıktan geri dönebilmek için mücadele veren Claver’in, Guduric’e yaptığı savunmaya (!) kick boksta hücum deniyor!.. Sanki onu Guduric sakatlamış gibi sahada “rastgele intikam” peşindeydi Claver… Keza Hanga ve Bolmaro da sertliğin dozajını fazlasıyla aştılar hep…
RESMEN DAYAK YEDİLER!
Vesely’nin yokluğunda Kyle O’Quinn ve Barthel’e ön plana çıkmak için fırsat doğmuştu. Zaten önceki maçlarda kenardan gelip takıma ciddi katkı veren O’Quinn elinden geleni fazlasıyla yaptı sahada… Ama Danilo Barthel ne 4 ne de 5 numarada üretkenlik sağlayamadı yine… Ulanovas’tan sonra sezonun en büyük 2. hayal kırıklığı olmaya devam etti… Kaptan Melih, Brown, Eddie, Kenan, Tarık ve Ahmet’in skora katkısı 8 sayıyla sınırlı kalınca, yük yine De Colo, Guduric, O’Quinn ve Pierre’in üzerine bindi. Yine de Sarı-Lacivertli takımın sahada tıpkı önceki maçlarda olduğu gibi mücadele etmesi, direniş göstermesi, durum ve şartlar ne olursa olsun pes etmemesi takdir edilmeli… Barcelona, F.Bahçe’den tam 15 ribaund fazla topladı. Bu da onların ikinci hatta üçüncü şans toplarıyla fark yaratmasına olanak sağladı. Bunda Mirotic ve Davies’in payı büyüktü.
PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK?
Fenerbahçe BEKO, önümüzdeki hafta Real Madrid’le İstanbul’da oynayacağı maçı kazanırsa, Anadolu Efes’in de AX Armani Milano’yu deplasmanda yenmesi halinde sezonu 4. sırada, yani saha avantajını cebine koyarak tamamlayacak. Kaybetmesi halinde ise, çoklu averaj (4’lü, 5’li) olasılıkları devreye girerse büyük olasılıkla 6. sırayı alacak. Ve bu durumda yine büyük olasılıkla ligi 3. sırada bitirmesi muhtemel Anadolu Efes’le Play-Off’ta eşleşecek. İlk senaryonun gerçekleşmesi, yani Fenerbahçe’nin Real’i yenmesi durumunda, ligi birinci bitirmesi büyük ihtimal olan Barcelona, Play-Off’ta büyük ihtimal ezeli rakibi Real Madrid’le oynayacak. Dileriz ilk olasılık gerçekleşir ve iki temsilcimiz de birbiriyle oynamaz.
