THY Euroleague CEO'su Jordi Bertomeu beIN SPORTS'ta Murat Murtahanoğlu'nun sorularını yanıtladı.
Bu röportaj için teşekkür ederim, İstanbul'a yeniden hoşgeldiniz.
Teşekkürler.
Nasılsınız?
Çok iyiyim.
Başlayalım, çünkü soracak çok sorumuz var. Öncelikle bu sezon yürürlüğe giren yeni formatla başlamak istiyorum. 16 takımlı kapalı bir lig. İlk sekiz takım, beş maçlık bir playoff serisi oynuyorlar. Sonrasında Final Four var, İstanbul'daki. Euroleague tarihinde ilk kez her takım birbiriyle oynadı. Beş kez de haftada iki maç yapıldı. Size geri dönüşler nasıldı? Kulüpler, antrenörler, oyuncular, taraftarlar?
Kulüplerden geri dönüşleri topladık. Sezon ortasında bir toplantı yapıp sistemi analiz ettik. Geri dönüşler çok olumluydu. Normal sezon bittikten sonra da bir araya geldik. Tüm kulüpler yeni sisteme geçmenin çok çok iyi bir karar olduğunda hemfikirdiler. Oyuncular ve antrenörlerle henüz konuşma fırsatı bulamadık, en azından grup halinde. Bireysel olarak çok sohbetimiz oldu ve herkes iyi konuşuyor. Yine de her sezon yaptığımız gibi Haziran ayında oyuncularla ve antrenörlerle bir toplantı yapacağız. Temel olarak başarının anahtarı bu format. Tüm izleyicilerin her takımı izlemeleri, benim fikrime göre bu işin temelindeki değişiklikti ve bu yüzden bu sezon çok başarılıyız.
Taraftarların çok mutlu olduğunu düşünüyorum. Daha çok heyecan, daha çok maç… Her takım birbiriyle oynuyor. Bizim kendi televizyon kanalımızda aldığımız geri dönüşler hep çok olumlu. Haftada iki maç olmasıyla ilgili ufak şikayetler var ama diğer bütün geri dönüşler mükemmel.
Bizim için en önemli bakış açısı, izleyicilerinki. Kulüpler, oyuncular, antrenörler bu yeni sisteme adapte olmakta bazı zorluklar yaşadılar, bilhassa haftada iki maç yaptığımız dönemde ama bu normal. En önemli şey taraftarımız. Yaptığımız her şey onlar için. Kulüplerin, oyuncuların, antrenörlerin, hakemlerin yaptığı her şey taraftar için. Taraftarsız hiçbir şeyin anlamı yok. Eğer izleyiciler memnunsa sorun yok. Kilit nokta, onların mutlu olup olmadığını nasıl ölçeceğimiz. Bu noktada elimizdeki tüm veriler, salonlardaki izleyici sayısı, televizyon reytingleri, sosyal medya reytingleri çok etkileyici biçimde yukarı çıkıyor. Yani cevap orada. Cevap olumlu. Herkes mutlu olmalı.
Yeni formatın THY Euroleague'in popülerliğini artırdığını söylemek mümkün. Maddi açıdan durum nasıl? Sponsorlar, televizyon gelirleri… Önemli bir artış var mı?
Çok büyük bir gelişme var. Sıfırdan başlamadığımızı göz önünde bulundurmalıyız, devam eden bazı kontratlarımız vardı. Bazılarını yeniledik. Yine de genelde iş açısından Euroleague bu sene, geçen sezona oranla %65 oranında büyüdü. Bu inanılmaz bir gelişme. Yani son 10 yılda sekiz, 10-12 gibi oranlardan buralara geldik. Geçen yıldan bu yana, yeni formatla birlikte %65 oranında bir gelişme yaşadık. Bu noktada da mutluyuz.
Şimdi Final Four başlıyor. Bir Türk, bir Rus, bir Yunan ve bir İspanyol takımı var. 2015'te Madrid'deki takımlarla aynı. Sizin bu Final Four için hissiyatınız nedir? Tarihin en başarılısı mı olacak?
Öyle olmalı. Bu bizim görevimiz. Her sezon taraftarımız, ortaklarımız, yayıncılarımız ve sponsorlarımız için daha iyi bir organizasyon sunmalıyız. Elimizden geleni yapmak istiyoruz. Berlin ve Madrid'e oranla daha iyi iş çıkarmalıyız. Elimizdeki temel malzemeler çok iyi bir salon ve heyecan verici izleyiciler. Türk seyirciler çok tutkulu ve bize Final Four'da benzersiz bir atmosfer sunacaklar. Final Four'da en önemli şey kalite. Şüphesiz ki bütün sezon Euroleague'in en iyi dört takımıydı ve burada olmayı hak ediyorlar. Sezon boyunca yaptıkları ortada. Parkede o dört takımla tarihin en iyi Final Four'unu sunacağımıza eminim.
Türk seyircilerin satın aldığı bilet sayısı beni çok etkiledi. Fiyatlar Türk standartlarına göre ucuz değil ve ekonomide bazı sorunlar var. Buna rağmen dokuz bin bilet Türk seyirciler tarafından satın alınmış.
Evet, tüm biletlerin %70'ini Türkler aldı. Biletleri satışa çıkardığımız ilk bir buçuk saatte önemli miktarı satıldı. Bu bize etkinliğin ne kadar cezbedici olduğunu gösteriyor. Çünkü biletler satışa çıktığında, Final Four'da hangi takımların olacağını kimse bilmiyordu. Takımları bilmeden, biletleri bir buçuk saatte sattık.
Belki takımlarına güveniyorlardı. Basketbolu seviyorlardı.
Evet, bir taraftan basketbolu seviyorlar. Final Four'a kalacak takımları bilmeseler de, kalitenin yüksek olduğunu biliyorlar. Her sene olduğu gibi. Diğer taraftan da takımlarına güveniyorlar.
Hayal kırıklığı yaratacak bir konu, 2019 Dünya Kupası elemeleri. Elemeler 20-28 Kasım ve 19-27 Şubat tarihlerinde. Tam Euroleague sezonunun ortasında. Neler olacak? Hiçbir NBA oyuncusu burada olmayacak. Siz de bunu yapacak mısınız? Bu ilk kez karşı karşıya olduğumuz bir durum.
Bu sorunun varlığı herkes tarafından biliniyor, çünkü bu karar 2012 yılında alındı. O günden bu yana sorun yokmuş gibi davranmaya ve alternatif yaratmaya çalıştık. En başından itibaren bu organizasyonun iyi olmayacağını, çünkü en kritik parçanın, en iyi oyuncuların orada yer almayacağını söyledik. Anlamamız gereken durum şu, bu izleyiciler için doğru bir organizasyon mu, yoksa değişiklik mi yapmamız gerek? Biz bazı değişiklikler öneriyoruz, ancak proje ortada. 2017-18 sezonunda başlayacak. Kulüpler ve liglerle birlikte organizasyonla aynı fikirde olmadığımızı açıkladık. Kendi takvimimizi koruyacağımızın kararını verdik. NBA de öyle. Gelecek temmuz ayında bir genel kurulumuz var. Neler yapabileceğimizi göreceğiz. Eurocup'ta biraz daha esnek olabiliriz ve o takvimi ayarlayabiliriz. Fakat Euroleague için bunun çok daha zor olduğunu anlamamız lazım. Bu noktada Temmuz'daki genel kurula kadar “bizim takvimimiz aynı kalacak” demekten başka çaremiz yok.
FIBA ile iletişim kapıları kapandı mı?
Bizim kapılarımız hep açık. Ancak iletişim kurmak için bazı şeyleri değiştirmeye hazır olmalısınız. Eğer hep aynı konuşmayı yapıyorsanız, o konuşma bir yere gitmez. Bazı alternatifler için fırsatımız vardı, ancak şimdi muhtemelen çok geç. Eğer bu istekleri varsa, esnek olabileceklerini düşünüyorlarsa, biz de Eurocup'ta yapacağımız üzere yardımcı olmaya çalışırız. Ancak iki taraf da fedakârlık yapmaya hazır olmalı. Öbür türlü, 2012'den bu yana yaptığımız gibi, aynı argümanları birbirimize karşı tekrarlarız. Bu konuşmayı yapmamızın anlamı yok.
NBA oyuncuları gelmez ve Euroleague oyuncuları da katılmazsa, Dünya Kupası Elemeleri'nin basketbol kalitesi çok düşecek. Sizce bu Avrupa basketbolunu olumsuz etkilemeyecek mi? Çünkü Euroleague ile Milli Takımları izleyen seyirciler aynı insanlar.
Biz kendi organizasyonumuzla ilgili değerlendirme yaparken, hep taraftarın tepkilerine göre bir ölçüm yaparız. Burada da aynısı olacak. En iyi oyuncular katılmadan yapılan Eurobasket ve Dünya Kupası elemeleri, başka bir değere sahip olacak. Sadece basketbol kalitesi açısından değil, sonuçlar da adil olmayacak. En iyi kadrolara sahip, güçlü milli takımlar, en iyi oyuncularını kullanamadıkları için elenecekler belki de. Yani bir Euroleague takımının tüm sezon gençlerle oynayıp, Final Four'da yer almak istemesi gibi… Muhtemelen o örnekteki takım da Final Four'a kalamayacaktır. Bu sistemin hiçbir mantığı yok, adaletsiz. En kötüsü de, izleyicilerimizin hak ettiği şeyi onlara veremiyoruz. Yüksek kalitede bir ürün. Yüksek kalite, en iyi oyuncuların sahada olması demek. Milli takım organizasyonları da birinci sınıf organizasyonlar. Ve bunun organize edenler de, taraftarın beklentilerini karşılamakla yükümlü. En iyi oyuncular sahada olmalı.
FIBA Şampiyonlar Ligi şampiyonu bu sene bir milyon Euro kazandı. Bu, Euroleague'den olmasa da, sizce Eurocup'tan takımların oraya gitmesine sebep olabilir mi?
Sanmıyorum ama bu alanda yarışmayacağız. Çünkü bizim kulüplerimize suduğumuz şey, gelecek vizyonu. Biz bir noktada profesyonellik sunuyoruz. Avrupa'nın en büyüğü olma hırsına ve projesine sahip takımlar için doğru adres Euroleague. Euroleague için de adres Eurocup. Biz bu tip bir yarışmaya girmeyeceğiz. İşin ilginç tarafı, yıllardır Euroleague spor yerine daha çok para odaklı olmakla suçlanırken, geldikleri nokta bambaşka. Şimdi FIBA da işi paraya döküyor. Biz bu noktada rekabet etmeyeceğiz, istemiyoruz çünkü. Basketbol için iyi olan her şey, iyi bir Şampiyonlar Ligi de hepimiz için güzel. Buna karşı değiliz. Ancak bizim vizyonumuzu düşününce, çok büyük bir etki yaratacağını sanmıyorum. Gelecek, Euroleague'de.
Sanırım Mart ayındaki röportajınızda yakın gelecekte THY Euroleague'in 18 takıma çıkacağını ve uzak gelecekte 20 takım olacağını söylemiştiniz. Aynı format devam ederse neredeyse 40 maç ediyor bir sezon.
Evet, 38 maç.
Beş haftada çift maç oynandı. Bu format devam eder ve Euroleague genişlerse sezonu oturtmak için 10-12 hafta çift maç mı oynanacak? Bu gelecekte takımları Euroleague ve yerel lig arasında seçim yapmaya zorlayacak mı? Bazı İspanyol takımların sadece Euroleague'de oynamayı tercih ettiğini duydum. Bu tüm Euroleague takımları için geçerli olacak mı?
Hayır. Sanmıyorum. Bizim görüşümüz, genişleme yönünde. 16 takım, son sayı değil. Tabii ki sistem ve format aynı kalacak. Bu yüzden bu genişlemeyi 18 ya da 20 takım için uygun şartlar oluşunda yapmak isteriz. Senin de çok doğru şekilde söylediğin gibi, her takım için daha fazla maç demek.
Taraftarın istediği şey bu.
Kesinlikle. Bu bizim için temel şey. Eğer herkes kendi çıkarlarını düşünür ve seyircileri düşünmezse, kötü iş yapıyoruz demektir. Yani bizim işimiz, taraftarın ne istediğini anlamak. Aynı zamanda yerel liglerin ne kadar önemli olduğunun da farkındayız. Alacağımız bir karar, yerel ligleri zor duruma sokmamalı. Bu sezon yaptığımız değişikliği biz üstlendik. Hiçbir yerel ligin takvimiyle oynamadık. Gelecekteki felsefemiz de bu olacak. İspanya'da yaşanan şey, Euroleague takımlarının fikstüde daha esneklik talep etmesiydi. Çünkü tüm Avrupa'da kulüplere esneklik göstermeyen tek lig, İspanya. Euroleague takımları bazı sorunlar yaşadılar bu sezon. Ancak bu yerel ligde oynamak istemedikleri anlamına gelmiyor. Daha düşük bir formatta oynamak istiyorlar, çünkü İspanya Ligi de çok rekabetçi bir lig. Kulüpler de, organizasyona hak ettiği değeri vermek için zaman rahatlığı istiyorlar.
Takım sayısı artınca, belki de A Lisansı sayısı da artacak. Potansiyel A Lisansı takımlarında ne tip standartlar arıyorsunuz?
Biz öncelikle var olmadığımız, ya da varlığımızı artırmamız gereken pazarlara odaklanmalıyız. Tabii ki Almanya, Fransa ve Büyük Britanya bizim için stratejik önemi yüksek yerler. Ancak Euroleague'e kalite getirecek başka pazarlara da açılmalıyız. Eurocup bu projede kritik bir rol oynayacak. Eurocup'tan Euroleague'e yükselecek takım sayısını artırmak istiyoruz. Eğer iyi iş çıkarıyorlarsa, orada kalmalarını da sağlamalıyız. Gelecekte karar vermemiz gereken şey, genişleme için doğru zamanın ne olacağı, hangi pazarlara açılmamız gerektiği ve o pazarların bu seviyelere hazır olup olmadığı. Kapasite, yapı ve kulüplerin ekonomik istikrarından bahsediyorum. Yine de, temelde hangi pazarlara hitap ettiği var.
Bu sezon Türk pazarında gördüklerinizden memnun musunuz? Çünkü Euroleague tarihinde ilk kez Türkiye dört takımla temsil edildi.
Evet, çok iyi. Final Four'da bir Türk takımı var. Bir takım neredeyse Final Four'a kalmıştı. Bir takım da, Euroleague'deki ikinci sezonunda playoff oynadı. Ve tabii ki Galatasaray var. Sezon başında rekabete adapte olmakta zorlandılar ama ikinci yarıda çok daha iyilerdi. Yani genel olarak her takımın iyi iş çıkardığını düşünüyorum. Bu da Türkiye'deki basketbolun geliştiğini gösteriyor. Son birkaç sezonda Türkiye'deki ligin seviyesi gelişiyor. Bu iyi sonuçlar da Türkiye'deki basketbol için doğru zamanlama olduğunu gösteriyor.
Tribüne gelen insan sayısı, televizyon reytingleri, Türkiye'deki genel bakış açısı sizi tatmin ediyor.
Evet. Bence hepsi ortalama ya da ortalamanın üstünde. Bu gayet iyi.
IMG ile 10 yıllık bir sözleşme imzaladınız. İlk sezonunuz geride kaldı. Bu dünyada yayın hakları ve pazarlaması üzerine kurulmuş bir şirket. Çaylak sezonunuza bakınca, nasıl değerlendirirsiniz? Eminim geliştirilmesi gereken bazı şeyler vardır ama genelde mutlu musunuz? Beklentilerinizi karşıladı mı? Üstüne mi çıktı?
Bence ilk sezon beklenenden daha kolay oldu. Çünkü birlikte iş yapmaya başlayınca, her zaman birbirinizden öğreneceğiniz şeyler olur. Ancak çok çok kolaydı. Muhtemelen IMG'nin son yıllarda bizimle başka alanlarda da çalışmasından dolayı birbirimizi tanıyorduk. Bize özellikle ticari konularda çok yardımcı oldular. Özellikle medya tarafında IMG gibi büyük bir şirketin potansiyeliyle yaptığı şeyler çok iyi. Standart seviyemiz çok yukarı çıktı. Bence onlar ne kadar önemli olduğunun farkındalar. Çünkü birinin yeni bir işe gelip, ilk günden her şeyi anlaması kolay değil. Onlar yeni formülü kavradılar. Bu ortaklıktan keyif alıyoruz. Hedeflerimiz çok açık ve önceliklerimizi biliyoruz. Ne yapmak istediğimizi, ikinci aşamada nerelere gitmek istediğimizi biliyoruz. Üç sene sonrasında nereye gideceğimizi iyi biliyorlar. Her konudan bahsediyoruz, ligin genişlemesi konusu da onlardan biri. Euroleague ve iş tarafıyla ilgili her şeyi birlikte konuşuyoruz. Yani bu noktada söylemem gereken şey, ilk yılda beklediğimizden çok daha iyi olduğumuz.
Bu sene Euroleague maçları 200'den fazla ülkede yayınlandı. Doğru mu? Beş bin saatten fazla Euroleague yayını oldu.
25 bin.
25 bin… Yani 20 takım olunca ne olacak?
Bu da bir sorumluluk.
Sanırım Avrupa'yı genişletmeniz gerekecek. Herkesin bu kadar basketbolu izleyeceğini düşünüyor musunuz? 25 bin saat çok fazla. 20 takım, 40 maç olunca çok daha fazla olacak. IMG ile bu açıdan planlarınız da var, değil mi?
Evet. Muhtemelen önceliğimiz bunları konuşmak değil. Dürüstçe söylüyorum, bu bizim için yeni bir meydan okuma. Ve biz meydan okumaları severiz. Bu yüzleşmemiz gereken bir başlık ve güzel de bir konu. Dünyada basketbolu ne kadar geliştirebilirsek, bizim için o kadar iyi.
Euroleague'in birçok Türk sponsoru var. THY ile başlayıp, son üyeniz SEK ile devam eden birçok şirket. Buna rağmen, Spor Toto Basketbol Süper Ligi'nin şampiyonu Fenerbahçe ya da Efes değilse, Euroleague'e katılamayacak. Bana göre bu lig, ACB ile birlikte ilk iki sırada. Sanırım birçok kişi Avrupa'da ilk üç sırada olduğunu düşünür. Bunu düzeltmeniz gerekiyor mu? Fenerbahçe ve Efes haricinde bir takım kazanırsa, Euroleague'e katılmaları gerektiğini düşünüyor musunuz?
Daha önce söylediğim gibi Spor Toto Basketbol Süper Ligi geçen sezon çok gelişti. Büyümekten bahsederken, sadece iyi sonuçlardan söz etmiyorum. Yapı ve takımların sürekliliğinden söz ediyorum. Aslında tarihimizde şampiyon olarak gelen hiç Türk takımı olmadı. Bu gelişme trendi devam ederse, bunu konuşmanın zamanı da gelir. Öte yandan, bu sohbet yine ligdeki takım sayısının artmasına gidecek. Bu da bizim hangi pazarlara yöneleceğimiz konusunu açacak. Bu açıdan birçok etkisi olacak. Bence ligin konsolide olup olmadığını görmemiz lazım. Türkiye Basketbol Federasyonu'nun yeni yönetimiyle yaptığımız görüşmeler sonrasında çok iyimserim. İnancım, bu taze yönetim kurulu ve federasyonu yöneten bu genç insanlar hepimize iyi haberleri getirecek. Çok iyimserim, Türk basketbolu için gelecek çok parlak.
Yani Türkiye'deki ligi, bu Final Four'u takip ettiğiniz kadar yakından takip ediyorsunuz.
Muhtemelen o kadar da değil.
Umarım çok iyi bir final four geçiririz. İstanbul'da basketbol son yıllarda bir patlama yaşadı. Satılan bilet sayısı da bunun bir göstergesi. Reytingler de çok iyi.
Bu başka bir nokta. Basketbolun aşması gereken engellerden biri, çoğunlukla İstanbul'da olması. Düzeltmemiz ve Türkiye'ye yaymamız gerekiyor. İstanbul'dan dört takım, pazar payı açısından düşününce çok zor. Türkiye'deki basketbol açısından bunun dağılması daha iyi olacak.
Karşıyaka Euroleague'deyken seyahatle ilgili sorunlar yaşanmadı değil mi?
Hayır. Hayır.
İzmir çok büyük ve modern bir şehir.
Hayır, bir sorun yaşamadık.
Zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Bu hafta sonu için bol şans. Sizin için yorucu olacağını biliyorum. Umarım her şey yoluna girer.
Biz heyecanlıyız. Heyecanlı ve yaptığımız işi seviyoruz. Sorun yok.
Teşekkürler.
Rica ederim.