18 Kasım 2024, Pazartesi
spot_img
Ana SayfaMEDYADA BASKETBOLBaşarı yok teselli var! / ÜMİT AVCI

Başarı yok teselli var! / ÜMİT AVCI

Milliler, Çin’de çok ilginç bir Dünya Kupası oynadı. Art arda gelen talihsizlikler nedeniyle ABD’ye hediye edilen maçtan sonra büyük düşüş yaşayan ay-yıldızlı ekip, kalan süreçte beklentilerin uzağındaydı. Şimdi hataları değerlendirip, ders çıkarma zamanı.

A Milli Basketbol Takımımız, Dünya Kupası’nı 22. sırada tamamladı. Kağıt üzerinde ilk hedef olarak gözüken Olmpiyat Elemeleri hakkı kazanılmış olsa da tabii ki ABD maçı ve Karadağ karşılaşmasının son 5 dakikası hariç beklentilerimizin uzağında bir takım vardı. Eleme oynama hakkı bir teselli olabilir bizler için ama bunu başarı gibi kabul etmek hatadır, yapılmamalı.
Tabii ki teşekkür edelim oyuncularımıza, iyi niyetle mücadele ettiler, istediler. Ancak istediklerimizi elde edemediysek bunların nedenlerini düşünmeliyiz. İmkanlar demişken, Çin’e hava ve saat değişimine alışmak için en erken giden takımız. Hazırlık turnuvasına katıldığımız Suzhou da dahil, seyahatin başından sonuna kadar kendi aşçısını yanında götüren, yemek malzemelerini getiren bir ülke olarak diğerlerinden farklıydık.

TAKIM KURGUSU
Maalesef bazen şans da yanınızda olacak. Coach Ufuk Sarıca’nın bu turnuvadaki kadro seçiminde iki kritik kararı da yanlış çıktı. Semih’in hazırlık sürecinin büyük kısmını sakat geçirmiş olması nedeniyle 5 numarada sıkıntı yaşayabileceği düşüncesiyle Ege’yi kadroya aldı mesela… Ama savunmada tel tel döküldüğümüz Çekya maçında 1 dakika bile süre alamayan Ege, Yeni Zelanda maçında ise 1.25 saniyede 3 faul yaparak hazır olmadığını gösterdi. Çekya maçında denemediğimiz Ege yerine Berkan’ı kadroda tutsaydık, Ersan sakatlandıktan sonra 4 numarasız kalmazdık. Melih’in şut sokamama ihtimaline karşı Yiğit kadrodaydı, Göksenin dışarıda kaldı. Göksenin, Çekya maçında onların hızını kesebilecek belki de tek isimdi. Çünkü bu kadrodaki forvet hattında ne yazık ki savunmasıyla öne çıkan bir ismimiz yok. Ömer Onan’dan sonra da olmadı. Göksenin bu açığı kapatmak için kadroda tutulmalıydı… Bir de sakatlıkların canımızı yaktığını ekleyelim. Özellikle Tolga bu takımda büyük rol oynardı.

OYNAMA SÜRELERİ
Oyuncularımızın süreleri artmalı. Bunun için federasyon üzerine düşeni yaptı, yabancı sayısını azalttı. Ancak oyuncularımızın artık doğru kararlar vermesi lazım. Metecan ve Buğrahan örneği var önümüzde. Bu iki isim, iyi bir sezon geçirdikten sonra hemen soluğu Anadolu Efes’te almamalı. Biraz daha sahada kalmayı seçmeli. Metecan bu sezon Karşıyaka’ya gitti. Eminim ki seneye daha hazır halde gelecek. Berkan, TOFAŞ’ta kalırken verdiği cesur karar örnek olmalı. Ama genel olarak şunu da belirtmek lazım; ligimizde oynayan oyuncularımız Avrupa’ya gitmeleri durumunda asla alamayacakları paraları kazanıyor. Önlerinde de önemli bir fırsat bulunuyor. Milli takımın her pozisyonda önemli eksikleri var. Bunları doldurmak onların elinde. Bu fırsatları kaybetmemek için canla başla çalışmalılar, yarışa girmeliler ve formayı almalılar.

KAZANIMLAR
Her ne kadar takım olarak beklentilerin altında kalsak da bireysel anlamda göze batan isimler vardı. Cedi zaten beklediğimiz isimdi. Ancak asıl sıçrama bence Melih’ti. Müthiş bir özgüvenle, skorer gibi oynadı. ABD maçı da dahil, takımın en güvenilir eliydi, iyi işler yaptı. Çekya maçını bile çevirecekti ama iki şutu çemberi turlayıp dışarı çıktı. Ersan ABD maçının yıldızıydı ama orada kaldı. Zaten son maçlarda da sakatlığı nedeniyle oynamadı. Bir kez daha yazalım; artık devşirme hakkımızı 4-5 oynatabilecek bir uzundan yana kullanmalı.

BAŞKAN GELMELİYDİ
TBF Başkanı Hidayet Türkoğlu, Çin’de takımının yanında bulunmadı. Aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Spor Danışmanı olan ülkemizin NBA efsanesi, belki de ününün fazla olduğu Çin’de olsa göreceği ilgiyle oyunculara moral ve örnek olabilirdi. Ancak önem verdiği, her türlü imkanı seferber ettiği, cesaretle hareket edip şartlarını düzelttiği, sorunlarını çözdüğü ve en iyi imkanları sunduğu takımının yanında olamadı. Kendisinin bu takıma bakışını bildiğim için mutlaka geçerli bir nedeni vardır diye düşünüyorum ama “keşke orada olsaydı, ABD maçından sonra ‘hadi ayağa kalkın’ konuşmasını o yapsaydı” demekten kendimi alamıyorum.

MENTÖRÜMÜZ OLMALI
Kadromuz, imkanlarımız, ekibimiz… Bunları konuşuyoruz ama sonuçta bir de gerçek var. ABD maçını kazansaydık, bambaşka noktadaydık. Ufuk Sarıca, ABD’yi deviren coach olacaktı, ‘kahraman’ ilan edeceğimiz oyuncularımız, belki de çeyrek final hazırlığı yapacaktı. Sporda psikoloji önemli. Yine net biçimde ortaya çıktı. O zaman bu takımda bir de mentör bulunmalı. Nasıl ki diyetisyenimiz var ve yediklerimizi planlıyoruz, yaşanan bir hayalkırıklığını atlatmak için de profesyonel yardım almalıyız. ABD maçını 20 sayıyla kaybetseydik etkilenmezdik düşüncesi ne kadar acı. Biz ABD’yi yenmiştik aslında, art arda yaşanan kötü mucizeler nedeniyle salondan, uzatma sonunda üzgün ayrıldık. Bunu özgüvene çevirip, Çekya maçına daha kararlı çıkacakken, yıkılmıştık. Bu duygusal çöküşleri kaderimiz olmaktan çıkarmalıyız.


Kaynak:
milliyet

Kaynakmilliyet
BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler